Şovla gündem değiştirmeyin beyler!!!

Ayşegül Garabli

Mecliste yaşanan  tutuklama ile ilgili, tekrar yazı yazma niyetinde değildim. Ancak görüyorum ki, konu amacından saptırılıp, gündem değiştiriliyor. Konu adeta, Şenel Elcil ve CTP Şovuna dönüştürüldü. Oysa asıl konu, 2008 sonrasında işe alınan  ve bundan sonra işe girecek olan gençlere, yaşam hakkı tanınmaması konusudur. Mademki bu gençlerin durumu, bütün içerisinde kaybedilmeye çalışılıp, eylemleri,gölgede bırakılıyor; İş, paslaşılarak şova dönüştürülüyor;öyleyse biz de sorunu, madde madde yazalım; belki daha dikkate alınır.

  • Bu gençler, asgari ücret civarında ücret alıyorlar.

Bunun da anlamı ;gerek kamuda, gerekse özel sektörde çalışan tüm gençler, açlık sınırı altında ücret almaya mahkum edilmiş demektir.

  • Ancak birden fazla yerde görev yapmayı kabul ederlerse işe alınabiliyorlar.

Yani, karın tokluğuna bile çalışmayı kabul eden bu gençler, haftada birkaç ayrı bölgede çalışmayı kabul ederlerse işe alınırlar. Örneğin bir öğretmen, çift kadro denilen insanlık dışı bir uygulama ile, hem Karpaz’a  hem de Lefke’ye, hatta bazen üçüncü bir görev yeri olarak,  Mağusa ya da herhangi bir yere gönderilebiliyor. Vazgeçtim aralarında mekik dokudukları bu iş yerlerine gidiş gelişlerinde harcadıkları yol paralarını, her gün yollarda can pazarı yaşanıyor. Onca yolu gidip gelirken yaşanan yorgunluktan dolayı, iş veriminin düşmesi bir tarafa, o yorgunluğun yarattığı dikkatsizlikle kullanılan arabaların yaratacağı sonuçları varın siz düşünün artık.

  • Emeklilikte verilen emekli ikramiyesi / kıdem tazminatı hakkı bu gençlerin elinden alındı.

Yani şu demek oluyor ki; bu gençler, çalıştıkları süre boyunca karın tokluğuna çalıştıkları için başlarını sokacakları bir evleri bile olmayacağı gibi, emekliliklerinde bırakın bir ev almayı hayal etmelerini, kiralarını dahi ödeyemeyecekler.

  • Çalışanları, kendi aralarında sınıflara ayırarak, bu gençleri, tabiri caizse; alt tabaka haline getirdiler.

Aynı iş yerinde çalışıp, aynı işi yapanlar, aralarında uçurum olan ücret alıyor mesela. Birisi, 6, 7 hatta 10 bin TL alırken; bu gençler, 1200, 1300 bilemediniz 1600 ya da 1800TL  alıyorlar. Dolayısıyla,  çalışanlar arasında çatışmalar ve ötekileştirmeler yaşanıyor. Kısacası, İngiliz’in “böl- yönet” taktiği ile; Pir Sultan Abdal’ın dediği gibi aç ile toku bir birine kırdırıyorlar.. Kaldı ki, en yüksek ücreti alanlar da, aldıkları para ile geçinemeyen çocuklarına yardım etmek zorunda kaldıkları için,  “adam gibi” yaşayamıyorlar. İşin özü şu ki;  gençlerin, ekmekleri, alınlarına silah olarak dayatılmış. Liyakatın olmadığı, torpilin tavan yaptığı bu sistemde gençler, bulabildikleri işte, verildiği kadar ücretle çalışmaya, ya da göç edip gitmeye mahkum edilmişler. Aslında, bu konuda yazılacak çok şey var daha ; ama gerek yok. Çünkü zaten, şu an bu durumun yaşanmadığı ev yok. Yaşanmayan ev yok da, bu gençleri duyan; ellerinden tutan da yok. İyi de, sen, ben, sahip çıkmazsak; bu gençler  ne yapsın? Göç yollarına mı düşsünler? Yoksa, siyasilerin murat ettikleri gibi, köleliği kabullenip karın tokluğuna, can pazarı yollarda , yaşıyor gibi mi yapsınlar?