Su kadar aziz olmak…

Kıvanç BUHARA

Kuzey sahilinde, iki gündür sarı sıcak biraz kırıldı! Akdeniz dalgalı, hırçın bir at gibi şahlanıp duruyor… İnanmak isterdim rahmetli dedemin altmış yıl önce söylediklerine… “ – Ağustosun yarısı yaz, yarısı kıştır!” Mazide kaldı Ağustosun kışı… Şimdi; Eylül’e tembeller yazı deniyor nedense? Ve Ekimde artık çiftçiler toprağı ekmiyor! Kasımda birkaç traktör, tozun toprağın içinde, susuz toprağa tohum saçar Mesarya’da… Aralıkta kış başlar mı? Yarısı yaz, yarısı kış bundan böyle Aralık ayı için geçerlidir! *** Şimdi; Ülkemin kadersiz, yılgın insanlarına Anadolu’dan su verilecek! Mesarya yeşerecek diyorlar! Yılda üç defa ürün alınacakmış… Patates, soğan, kolokas, bullez, pırasa… Börülce, taze fasulye! “ – Domates, biber, patlıcan “ Elma, ayva, kiraz… Belki; fındık, fıstık az biraz! Karpuzların her biri yirmi kilo, kavunlar parfüm kokulu… Suyun gelişi ile mevsimler değişecek ya; Mesaryayı yağmur ormanları kaplayacak… Ve çok eski çağlarda olduğu gibi, ceylanlar, geyikler, karacalar dolaşacak ormanlarımızda! *** Şu mübarek su, hele bir aksın, görelim! Bana göre, borunun bir tanesi, Beşparmakların en yüksek yerinden, Selvili Tepeden mesela, Mesarya’ya doğru akıtılmalıdır! Akarsuya hasret kaldık ya… Yükseklerden gümbür gümbür akan bir dere olsun isterim! Kıyısında oturup ayaklarımı soğuk sularına daldırmak isterim… Beton şehirlerde bunalan binlerce insan için adeta “ hidroterapi (*) “ olur şırıl şırıl akarsa… Ve rüyalarımıza giren Baf’ın dereleri belki unutulur o zaman! *** Unutulur mu çocukken donsuz yıkandığımız ve alabalık avladığımız derelerimiz… Kumlu kıyılarına fıstık ekerdik… İzmir’in kavaklarından çok uzundu bizim kavaklarımız… Ve dünyanın en uzun, dalları gökyüzüne değen ceviz ağaçları bizimdi! Anadolu’dan gelecek su, hasretlerimizi söndürür mü, dersiniz? *** Ancak; Bir gün eğer, “ önce canınızı kurtardık, şimdi de canınıza can katan su verdik size! Daha ne istersiniz” diyen çıkarsa… Yani başımıza kakılırsa, gözümüze sokulursa, bilinsin ki; ağulu su daha şifalı olur! Zehir zıkkım olur ozaman… *** Şimdilerde, gelecek suyu “ kim yönetecek”  kavgası başladı! Ya parası? Su bedavaydı, beleşti bir zamanlar! Ve “ –su kadar aziz ol “ denirdi bir kadeh su için… Düşünüyorum; Kim satar, kimler zengin olur su ticaretinden?