Su Temin Projesi’nde kamuoyuna yansımayan ve büyük tartışma yaratan birçok konu yeni yeni su yüzüne çıkmaya başlıyor. KKTC ve TC arasında protokol imzalandı, Çerçeve Yasası hazırlandı, Meclis onay verdi, Resmi Gazete’de yayınlandı, kötü kokular ise 3 yıl sonra ortaya çıkıyor.
MADDELER SAKLANDI
Cumhuriyet Meclisi’nin 20 Şubat 2012 tarihli Otuz altıncı Birleşiminde Oyçokluğuyla kabul olunan “KKTC ile TC Arasında KKTC’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler arası Çerçeve Andlaşması’nın Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasası” tam 3 yıl önce yürürlüğe girdi. Yasa, KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve TC Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek arasında 27 Temmuz 2010 tarihinde imzalanan 8 maddelik protokolde vatandaşın gündemine getirilmeyen ve toplumdan tepki görecek birçok madde bulunuyor.
MÜLKİYET 30 YILLIĞINA TC’NİN
KKTC Başbakanı İrsen Küçük ve TC Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek arasında imzalanan protokole göre, proje kapsamında ülkemizde boru hattının ve su tesislerinin geçtiği yerlerin mülkiyeti Türkiye Cumhuriyetine geçmiş durumda. Meclisin de onayladığı ve yürürlüğe giren bu anlaşma ise 30 yıllık yani 2042 yılına kadar olan süreyi kapsıyor.
[caption id="attachment_64828" align="alignleft" width="139"]
Oshan SABIRLI
Türkiye’den ülkemize borularla getirilecek su projesinde geri sayım devam ediyor. Mersin’den ülkemize tatlı su ulaştıracak “KKTC Su Temin Projesi” kapsamında Türkiye’de Alaköprü Barajı, Kıbrıs’ta Geçitköy Barajı, 66,5 kilometrelik deniz geçiş isale hattı tamamlandı. Ülkenin muhtelif noktalarında ise su borusu döşemeleri büyük oranda son bulurken, Türkiye'den pompalanan su Geçitköy Barajı’na düşmeye başladı.
5 YIL SONRA ORTAYA ÇIKTI
MECLİSTEN ONAY
KKTC ile TC arasında “KKTC’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler Arası Çerçeve Antlaşması” 27 Temmuz 2010 yılında imzalandı. Bu antlaşmaya KKTC adına Başbakan İrsen Küçük imza koyarken, TC adına ise Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek imza koydu. Protokol 20 Şubat 2012 tarihinde yine İrsen Küçük hükümeti döneminde yani protokolün onaylanmasından tam 20 ay sonra mecliste tartışmalara sahne olmuş ve oy çokluğu ile kabul edilmişti. Protokol kapsamında bulunan boruların geçtiği yerlerin mülkiyetinin TC’ye verileceği görüşü o toplantıda dikkat çekmezken özellikle suyun dağıtımın nasıl olacağı gündem olmuştu. Gazeteniz Detay'ın bugünkü sayısında o Çerçeve Anlaşması'nın ilgili maddelerini de yayınlıyoruz.
30 YILLIĞINA YÜRÜRLÜKTE
Cumhuriyet Meclisi’nin 20 Şubat 2012 tarihli Otuz altıncı Birleşiminde Oyçokluğuyla kabul olunan “KKTC ile TC Arasında KKTC’nin Su İhtiyacının Karşılanmasına İlişkin Hükümetler arası Çerçeve Adlaşması’nın Uygun Bulunmasına İlişkin (Onay) Yasası” tam 3 yıl önce yürürlüğe girdi. Resmi Gazete’de yayınlanan ve bu yasa ile onaylanan antlaşma kuralları ise devrede. Resmi gazetede yasanın Yürürlüğe Giriş
ve yürürlük süresi ise 30 yıl süre ile yürürlükte kalacak.
Hükümetler arası çerçeve anlaşması çerçevesinde su boru hattına dair yapılan yapılar ve boru hattının geçtiği tüm noktalar TC’nin mülkiyetine geçmiş oldu. Çerçeve anlaşmasının 2. maddesi uyarınca “Proje kapsamında Türkiye Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapıları, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti tarafında yer alan kara yapıları ile boru hattı vasıtasıyla gerçekleştirilecek deniz geçişinin inşası Türkiye Cumhuriyeti tarafından yapılacaktır. Söz konusu kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının ve Proje kapsamında inşa edilen tüm tesislerin mülkiyeti, inşasına başlandığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olacaktır." Maddesi dikkat çekiyor.
Öte yandan ayni madde uyarınca “Türkiye kaynaklı olan ve boru hattı yoluyla Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ticari koşullarla arz edilecek su, satış noktasına (Geçitköy Barajı’na) kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetinde olacaktır” ibaresi de su altyapısının KKTC’de bulunan baraja giriş noktasına kadar TC’nin mülkiyetinde olduğu bir kez daha garanti altına alınmış durumda. Su geçiş hattının KKTC Münhasır Ekonomik Bölgesinde veya KKTC kara sahasında bulunması da boru hattında 30 yıl boyunca Kıbrıslı Türklerin söz sahibi olamayacağı da hem çerçeve anlaşması hem de Resmi Gazete’de yayınlanan yasa ile de vurgulanmış durumda.
Türkiye’den gelecek suyun yine bu boru hattı ve Geçitköy Barajı yardımı ile Kıbrıs’ın güneyine de, Türkiye adına satılması da, KKTC Cumhuriyet Meclisi’nin onayı ile sağlanmış oldu. İlgili madde ise “Türkiye Cumhuriyeti Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne karşı işbu Antlaşma uyarınca üstlenmiş olduğu yükümlülüklerine helal getirmeksizin üçüncü ülke/ülkelere su satma hakkını saklı tutar. Üçüncü ülkelere su satışı haline KKTC topraklarının ve isale hattının kullanımı konusunda KKTC tarafı ile gerekli istişare yapılır” şeklinde İrsen Küçük ve Cemil Çiçek tarafından çerçeve antlaşmasında onaylanarak sonrasındaki yasallaşma süreci ile de garanti altına alındı.
KKTC’DE RESMİ TÜRKİYE TOPRAĞI
Meclis’in onay verdiği anlaşma ile yasallaşan TC’nin KKTC’deki resmi mülkiyet miktarı vatandaşa açıklanmayarak saklandı. Yasa ile boru hattı ile ilgili kara yapıları ile deniz geçişli boru hattının ve Proje kapsamında inşa edilen Geçitköy Barajı da dahil tüm tesislerin mülkiyeti, inşasına başlandığı andan itibaren Türkiye Cumhuriyeti’ne ait oldu. Bu çerçevede 3,7 KM’den oluşan denizden Geçitköy Barajı’na kadar olan bölüm , 67 KM’den meydana gelen Geçitköy Terfi İstasyonu-Arıtma Tesisi- Lefkoşa Arası İsale Hattı’nın bulunduğu güzergahın en az 1.5 metre genişliği, 161 km uzunluğundaki Girne Bölgesi İçmesuyu İsale Hattı, 154 km uzunluğundaki Gazimağusa Bölgesi İçmesuyu İsale Hattı, 96 km uzunluğundaki Dipkarpaz Bölgesi İçmesuyu İsale Hattı’nın bulunduğu bölgedeki en az 1.5 metre genişlikteki tüm araziler TC toprağı halini aldı.
Mevcut planlama ile KKTC’de 478 KM uzunluğunda TC toprağı resmen bulunuyor.
İlgili yasa çerçevesinde bu 478 KM uzunluğundaki boru hattı bölgesinde KKTC yetkililerinin herhangi bir çalışma yapması TC’den alınacak izne tabi. Türkiye Devlet Su İşleri’nin onaylamadığı ve izin vermediği hiçbir durumda KKTC yetkililerinin herhangi bir çalışma yapması da mümkün değil.
DAĞITIM SORUNU
Türkiye’nin projenin idame ettirilebilmesi için bu konuda uzman mühendisler yetiştirdiği ve suyun bu kişiler tarafından yönetilmesini istediği öğrenildi. Ülkemizde ise halkın özelleştirmeye sıcak bakmadığı biliniyor. 2012 yılında Türkiye ile KKTC devleti arasında imzalanan Ekonomik Programda suyun yönetimine ilişkin, yap-işlet-devret, yap-işlet ve kamu özel ortaklığı modelleri öngörülmüştü. Türkiye kanadı bu maddeyi göz önünde bulundurarak suyu özel bir şirketin yönetmesini talep ediyor.
PROJEDE SONA DOĞRU
Mersin’deki Alaköprü Barajı’nda tutulan suyu ülkemize geçtiğimiz haftalarda ulaştı. Proje çerçevesinde, 66,5 kilometrelik deniz geçiş isale hattı tamamlandı ve sistemin ilk testleri yapıldı. Mersin Alaköprü Barajı, KKTC Geçitköy Barajı, 24 kilometrelik Türkiye tarafı kara yapıları, 3,7 kilometrelik KKTC tarafı kara yapıları, 67 kilometrelik Geçitköy Terfi İstasyonu-Arıtma Tesisi-Lefkoşa arasındaki isale hattı tamamlandı.
Ülkemizde içme suyu arıtma tesisi ile Girne, Gazimağusa ve Dipkarpaz bölgeleri içme suyu isale hatlarının yapımı ise sürdürülüyor. Proje sonunda Alaköprü Barajı’ndan yıllık 75 milyon metreküp su alınacak, 106 kilometrelik (Türkiye tarafı 23 kilometre, deniz geçişi 80 kilometre, KKTC tarafı 3 kilometre) boru hattıyla KKTC’deki Geçitköy Barajı’na aktarılacak. İletilecek suyun yaklaşık 38 milyon metreküpünün içme, 37 milyon metreküpünün ise sulama amaçlı kullanılması planlanıyor. Proje kapsamında gerek içme, gerekse sulama amaçlı 50 yıllık su ihtiyacını karşılaması ve özellikle sulama suyunun ülkenin zirai gelirlerini artırması hedefleniyor.