Ekinoks olayı ilkbaharın başlangıcı ve havaların ısınması olarak da bilinmektedir. 21 Mart’ta Kuzey ve Güney Yarım Küre, Güneş ışınları öğle vakti Ekvator’a 90°'lik açı ile düşüyor. Her yerde gece ve gündüzler eşit oluyor, bu duruma ekinoks (Gün-tün eşitliği) deniyor. Bu tarih Güney Yarım Küre’de Sonbahar, Kuzey Yarım Küre’de İlkbahar başlangıcıdır. Bu sefer gerçekten bahar geliyor! Bu tarihten sonra gündüzler uzarken, geceler ise kısalmaya başlar. 21 marttaki ekinokstan sonra da her yıl Mart ayının 3. haftasında, sırasıyla Dünya Orman (21 Mart), Dünya Su (22 Mart) günleri kutlanıyor.
BM Genel Kurulu, gerçekte Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta çok uzun yıllardan beri Ağaç Bayramı olarak kutlanan 21 Mart’ı, 2012 yılında Uluslararası Ormanlar Günü olarak ilan etti. Gün, tüm orman türlerinin ve ekosistemlerinin önemi konusunda farkındalık yaratmayı amaçlıyor. BM, 2022 yılının orman temasını “Gelecek İçin İlham Verin – Sürdürülebilir Üretim ve Tüketimin Sağlanmasında Ormanların Rolü” olarak kabul etti.
Ormanlar, 60 binden fazla ağaç türüyle yerkürenin karasal biyolojik çeşitliliğinin yaklaşık % 80’ine ev sahipliği yapıyor. Dünya’daki tatlı suyun %75’i karasal alanın sadece %30’unu teşkil eden ormanlardan geliyor. Yaklaşık 1.6 milyar insan gıda, barınak, enerji, ilaç ve gelir için doğrudan ormanlara bağımlı. Ne yazık ki Dünya her yıl -yaklaşık İzlanda büyüklüğünde- 10 milyon hektar ormanı kaybediyor. Dünya Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre son 5 yılda dakikada yaklaşık 20 futbol sahası büyüklüğünde orman alanı tahrip ediliyor.
Ormanlar yeryüzündeki yaşamın sürekliliği açısından hayli önemlidir. Ormanların atmosferdeki gazların dengesinin korunmasında önemli etkileri vardır. Ağaçlar güneş ışığı yardımıyla suyu ve karbondioksidi fotosentez sonucu besine (örneğin glikoza) dönüştürürken atmosfere oksijen salar. Yetişkin bir çam ağacı 40 insanın bir saatte havaya verdiği karbondioksidi bir saatte oksijene dönüştürebilir. Dünyamız için oksijen kaynağı olan ormanlar aynı zamanda iklim üzerinde düzenleyici etkiye sahiptir. Sadece bulundukları bölgenin havasını temizlemez, aynı zamanda bol yağış almasını da sağlarlar. Ayrıca ormanlardaki ağaçların kökleri toprağı tutarak erozyonu ve sel baskınlarını da önler.
Orman Haftası günlerinden 22 Mart’ta, Dünya Su Günü de kutlanıyor. İlk kez 1992'de Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Konferansı'nda önerilen "Dünya Su Günü", dünya ülkelerinin giderek büyüyen temiz su kaynakları sorununa dikkat çekmek, içilebilir su kaynaklarının korunması ve çoğaltılması konusunda somut adımlar atılmasına adanıyor. 2022 yılının teması “Yeraltı Suyunu(görünmeyeni) Görünür Yapmak” olarak belirlenmiştir. Su, tüm canlıların ve ekosistemlerin varlığı için vazgeçilmezdir. Yerkürenin 3/4’ü sularla kaplı olmasına rağmen kullanılabilir su miktarı %2,5, içilebilir su miktarı ise %1’den daha azdır. Giderek kentleşmenin arttığı dünyamızda su temini olmaksızın sürdürülebilir kent yaşamı mümkün değildir. Kentsel nüfusun her saniyede iki kişi arttığı dünyada su varlığının; nüfus artışı, çevre kirliliği baskısı ve iklim değişikliği nedeniyle ilerleyen zamanlarda çok daha kritik bir konuma geleceği görülüyor.
Güvenli suya erişim sağlık için vazgeçilmezdir. Buna karşın günümüzde 2,2 milyar insan güvenli suya erişememektedir. Suyun nitelik ya da nicelik olarak yetersizliği sanitasyon ve hijyen sorunlarını da beraberinde getirmekte, bu da pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır. Mikrobiyolojik açıdan kirli suların neden olduğu ishalli hastalıklar nedeniyle her yıl 485 000 ölüm gerçekleşmektedir. İshalli hastalıklar küresel hastalık yükünün yaklaşık %3,6’sını oluşturmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde hastalıkların %80’inden fazlası yetersiz içme suyu ve sanitasyon ile ilişkilidir.
Ezcümle:
Ormanlar insanlar için hayati önem taşıyan kıymetli ekosistemlerdir. İnsan var olduğu ilk günden bu yana kendisine yaşam veren her şeyi doğadan alıyor. Aldığımız temiz havayı, içtiğimiz suyu doğa “sessizce” üretiyor. Bu yüzden gelecek kuşaklara yaşanabilecek bir dünya bırakabilmek için her birimiz ormanlarımızı korumalı ve ağaçlandırmaya gerekli önemi vermeliyiz yani ülkemizin orman zenginliğini daha da genişletmek için elimizden geleni yapmalıyız.
Suyu kıt bir kaynak olarak ele almalı; Sulak alanlar ve ormanlar gibi suları doğal olarak toplayan, filtreleyen, depolayan ve serbest bırakan ekosistemlerin korunması ve restorasyonunun su kıtlığına karşı mücadelede ön önemli unsurlardan olduğunun farkına varmalı ve eyleme geçmeliyiz.
Hastalıkları önlemek ve kontrol altına almak için güvenli suya ve sanitasyona erişimin ne kadar önemli olduğu COVID-19 pandemisinde bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Küresel bir salgının gölgesinde geçirdiğimiz son iki yıl doğal kaynakların ne denli önemli olduğunu ve sürdürebilir bir gelecek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini hatırlattı. Dünya Orman Haftası ve Su Günü kapsamlarında, koronavirüs salgınının insan sağlığı ile gezegenimizin sağlığı arasındaki ilişkiyi daha açık hale getirdiğini düşünmek ve umut etmek istiyorum.
Zira 2050'li yıllarda dünyada su savaşlarının tabiri caizse doğa savaşlarının çıkacağı bile öngörülüyor. Hadi siz de gelin, elinizi taşın altına koyun, sesi insanlar tarafından duyulmayan doğanın sesi olun !
Dr Gülizar Eroğlu
Karpaz Dostları Derneği Başkanı
Kaynakça:
https://hasuder.org.tr/su-varsa-yasam-var/
https://www.iklimhaber.org/dunya-orman-gunu-2022-yilinda-ne-anlama-geliyor/