Şimdi bir ülke düşünün bütün üretim kaynakları söndürülmüş, Ana neredeyse üretip satacağı hiç bir şey bırakılmamış. Ürettiğinizi sizi tanıyan tek ülke Türkiye’ye bile ihraç edemiyorsunuz
Yer altı ve yer üstü kaynaklarınız, Devletlere ait olması gereken kurumlarınızın özelleşmesi ile ekonomik ve sosyal kalkınmanızı emreden paketler
Ver baba gitsin zihniyeti ile yönetilen bir rejim.
Ne yapsın hükümetler maaşları küçültüp Devlet gelirlerini artırmak için Harçlara bindir babam bindir. Fonlara yüklen babam yüklen hep ne için? Aylık gelir açığını kapatıp daha az dış kaynak ihtiyacı için.
Çalışanın cebindeki parayı küçültüp ekonomik kalkınmayı sağlayan ülke mi var yeryüzünde?
Meselenin esası yani KKTC ekonomisinin düzelmemesinin nedeni bunlar değildir aslında. Kıbrıs Türkü kendilerine Besleme dedirtecek kadar da beceriksiz ve tembel da değildir.
Burada Türkiye yetkililerine bir soru yöneltmek isterim.
Seksen milyon nüfusunuz var size yüz altmış milyon Çinli göndersek. Üretimi yasaklasak, ihracatı engellesek. Bu gelen Çinlilere ev, arazi ve iş yeri dağıtsak karşılığında hiç bir şey ödemeseler. Bunları eğitim ve sağlık gibi alınması gereken hizmetleri onlara verebilmek için devler kadrolarınızı, Öğretmen. Doktor, hemşire ve diğer çalışanları üç katına çıkartarak bu hizmetleri verecek olsak. Türkiye kaç yılda kalkınır? Veya kaç yılda çöker?
İşte bizdeki tablo da budur.
Bu yazacaklarımı Türkiye kökenli vatandaşlarımızı aşağılamak veya incitmek için yazmayacağım. Sadece Türkiye'nin bize besleme demesini ve de ekonomimizin çökmesini anlatmak için yazacağım. Neden bu haldeyiz?
Adaya nüfusunun iki katını aşan nüfus gelmiştir. Başımızın üstünde yeri vardır diyelim. Bu nüfusa yaşamları için gerekli ev. Arazi ve diğer şeyler Devlet tarafından karşılıksız verilmiştir. Eğitim ve sağlık ve sosyal güvenceleri için her türlü harcama KKTC tarafından karşılanmıştır. Bu hizmetleri karşılamak için üç kat Doktor, üç kat Öğretmen Üç kat Memur velhasıl her alanda üç katı personele ihtiyacınız doğmuştur
Bütün bu hizmetleri karşılamak için üretip satmak için her şey elinizden alınmıştır.
Kuzeyde kalan 162 fabrika artık yoktur. İhracatın lokomotifi Narenciye yarıdan fazla kurutulmuştur. ABAT kararları ile ihracatınız engellenmiştir.
Turizm ve diğer bacasız fabrika sayılan sektörleriniz sizin değildir.
Bu kadar olmayan ve elinizden alınan argümanlara karşı size balık tutmamak şartı ile bütçenizin beşte biri oranında borç verilecek ve siz besleme olacaksınız ve de kalkınmayı sağlayamayan garibanlar.
İşte bizi bu duruma 43 yıldır sırf koltuklarda oturmak ve eldeki imkânları kendilerine ve de yandaşlarına dağıtmak uğruna her talimata evet diyen Hükümetlerimiz getirmişlerdir.
Biz bu yönetimler ile üç kat nüfusu dik duramadığımız için Besleme yaptık.
Türkiye mi? Onlara seksen milyon Çinli göndermeye gerek yok. Üç milyon Suriyeli ile baş edemiyorlar.