Bir polis aracına, hız tespit radarı montajı yapılmış. Bu araç, hem seyir halinde iken, sürat limitlerinin üzerinde kendisini gelip geçen araçları, hem de sabit olarak durduğu yerde sürat limitleri üzerinde seyreden araçları fotoğraf çekerek tespit etme özelliğine sahipmiş. Böyle bir yöntemin kullanılacak olması, süratten dolayı meydana gelen ölümlü kazaları azaltacağı için çok sevindim. Ancak, kafamda bazı soru işaretleri de yok değil. Örneğin, bir tek araç, nerede ne kadar bulunabilecek? Bunu, yapılanı eleştirmek için söylemiyorum. Böylesi önemli konuya bütçe ayrılmamasını, kabul edemiyorum. Polis, yaptığı açıklamada; Söz konusu araç ile 1 Şubat tarihinden itibaren ülke genelinde, genellikle trafiğin yoğun olduğu anayollarda sürat denetimlerine başlanacağını ve sürat limitlerini aşan sürücüler aleyhinde cezai işleme gidileceğini söylüyor. İyi de öncelikle, bir günde, ülkenin genelini kaç kez turlayabilecek? Ülkedeki alışkanlıklar da göz önüne alınırsa, tek araç ne kadar başarılı olabilecek. Mesela, araç Mağusa’da kontroldeyken, anında, sosyal medyada yer alacak ve insanlar bir birini uyaracak. Bu durumda da, Lefke’deki rahatlıkla hız yapabilecek. Oysa, her ilçede bir yada birkaç tane olsa, böyle bir sorun yaşanmaz. Böylece, amaca da ulaşılır. Dolayısıyla, Hükümet, ivedilikle bu konuyu ele almalı ve bütçe takviyesi yapmalı. Bütçenin ayrıldığı hiçbir kısım, insan hayatından daha önemli değil. Yapılan açıklamada, kafama takılan ikinci kısım da, genelde, süratten dolayı meydana gelen ölümler, trafiğin yoğun olduğu yerlerde ve trafiğin yoğun olduğu saatlerde meydana gelmiyor; dolayısıyla, yoğunluğun olmadığı yerlerde denetim nasıl yapılacak? Bu uygulama ile ilgili, kafama takılan en önemli kısım ise, polisin, tespit ettiği hız limiti aşımının, zamanında kişilere bildirilip, bildirilmeyeceği konusudur. Zira, sabit kamera cezaları, nerdeyse senesi dolunca ulaşıyor insanlara. Dolayısıyla da, hem caydırıcılığı kalmıyor; hem de, kişiler olayı unuttukları için, gönderilen cezaya şüphe ile bakıyor. Umarım, bu araçların tespit ettiği ve cezalandırdığı, süratler, en kısa sürede, hız yapana ulaşır. Tabi yine umarım ki; diğer trafik cezalarında olduğu gibi, bunda da, ceza kişiye özel muamele görmez ve bazı kayıtlar silinmez. Zira son birkaç yılda, süratten dolayı meydana gelen ölümlü kazaların hiç birisi, kafamızdan, yüreğimizden ve anılarımızdan silinmedi. Kaldı ki; bir sonraki kurbanın, cezayı silip, yanlış yapanları yüreklendirenin olmayacağı ne malum. Ne yazık ki, ülkede yaşadıklarımız bizi; hem güvensiz hem de inançsız yaptı. O yüzden de, yapılan iş ne denli yararlı olursa olsun, kuşku ile bakar olduk. Örneğin, umarım bu araç da, gerçekten, “sürat yapmama” alışkanlığı kazandırmak için kullanılır. Sadece ceza kesip, ülke kasasına yeni bir gelir kaynağı yaratmak için değil. Zira 1 tek araçla bu işi yapmaya çalışmaları, böyle bir kuşkuyu akla getiriyor.