Süreç referanduma gitmeyebilir !

AB Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Erel, Kıbrıs müzakerelerinde garantiler ve toprak konusunun aslında masada olmadığını, bunları çözmek için de bir sürecin başlamadığını savundu

Deniz ABİDİN

AB Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Ali Erel, devam eden Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde tarafların kendilerini hapsettikleri kırmızı çizgilerden dolayı anlaşmadan çok umutlu olmadığını belirtti. Erel, Newyork zirvesi sonrasında umut kırıklıkları yaşandığına dikkat çekerek, görüşmecilerin kendilerinde de bunun açık bir şekilde göründüğünü kaydetti. Erel, liderlerin temel konuları konuşmadıkları sürece Kıbrıs'ta kalıcı bir çözüme ulaşmanın mümkün olmadığını söyledi. Erel, temel meselelerden birinin garantiler konusu olduğunu ifade ederek, bunu tazminatlar ve söz konusu anlaşmanın uygulanabilirliği izlediğini söyledi. Erel, garantiler ve toprak konusunun aslında masada olmadığını, çözmek için de bir müzakere süreci başlamadığını savundu.

"Garantiler, toprak ve mülkiyet Türkiye ile ilgili olan meseleler"

Erel, garantiler, toprak ve mülkiyet konularının Türkiye ile ilgili  olduğunu söyleyerek, tazminatların ödenmesinin önemli olduğunu, ancak bunu kimin ödeyeceğinin belli olmadığını vurguladı.

Erel, şunları söyledi, "AİHM kararları bellidir. Mal Tazmin Komisyonu,  Türkiye'nin tazminatları ödeyeceğinin kabulünün bir neticesidir. Varılacak olan bir anlaşmada Kıbrıs'taki  yabancı orduların  ayrılması gündeme gelecektir. Kıbrıs'tan yabancı ordular ayrılmaya başlamazsa anlaşmanın uygulanması da mümkün görünmez. Dolayısıyla tüm bunlar açıkta dururken bir taraftan da Türk politikası 'Garantiler bizim kırmızı çizgimizdir', 'Türkiye bizim sığınabileceğimiz son limandır', tazminatlar konusunda da çözümden sonra kişilerin kimden nasıl tazminat alacağını bilmesi gerekir. Bugün  bunlar üzerinde belirginlik yok"

"İki tarafın birinden hayır çıkması muhtemel"

Erel, "Kıbrıs müzakerelerinde referanduma gidilmesi durumunda, garantileri içeren bir anlaşma kesinlikle onay görmeyecektir"diye konuştu. Erel, tazminatları, kimin, ne zaman, hangi şartlarda ödeyeceğinin belli olmadığını dile getirerek, bu konuda da anlaşmanın onay görmeyeceğini vurguladı. Erel, "Ben anlaşma referanduma gitmeyecek diye düşünüyorum. Uluslararası camianın dili geçen sefer zaten yandı. İki taraftan herhangi birinden hayır çıkması muhtemel bir konunun referanduma gideceğini düşünmüyorum. Bana göre Kıbrıs Türk tarafının yapması gereken Türkiye'yi ilgilendiren konularda öncelikle Anastasiadis ile değil, Türkiye ile müzakere etmeleridir. Türkiye, garanti anlaşmasından vazgeçmem, askeri de çekmem diyorsa buna masada devam etmek doğru değildir. Görüşmeler tam da bu nedenlerden çıkmaza girer"dedi.

"Başarısızlıkları gizlemek için hedef şaşırtması yapılıyor"

Erel, müzakerecilerin başarısızlıkları gizlemek için hedef şaşırtması yaptıklarını kaydetti. Erel, kalan zamanın kısa olduğunu söylemenin mümkün olmadığını belirterek, yıl sonuna kadar kalan 80 veya 90 günün tüm konuların tamamlanması için yeterli bir süre olduğunu ifade etti. Erel, Kıbrıs Türk toplumuna,  'garantiler sizin güvenliğinizdir' diye söylenmekten vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizdi.

"Garanti anlaşmasında Kıbrıslı Türklerin güvenliği yoktur"

Erel, şöyle devam etti, "Garanti sisteminde, Kıbrıslı Türklerin güvenliği üzerine hiçbir şey yoktur. Garanti anlaşması toprak ve anayasal bütünlüğü garanti etmek içindir. Kısacası İngiliz üslerinin garantisidir. Yıllar içinde bu durum Kıbrıslı Türklere, garanti anlaşmasının olmazsa olmaz güvenliğiyle ilgili olduğu empoze edildi. Kıbrıslı Türklerin güvenlik sorunu varsa, bunun konuşulması gerekir. Garanti anlaşması güvenliğin çözümü değildir. Bütün bunları yan yana koyduğumuzda olası bir çözümü ben yakın görmüyorum"

"Dört özgürlüğün serbestçe kullanılmasını Türk tarafı kabul etmiyor"

Erel, liderlerin AB konusunda anlaştıklarını söylemelerinin abes bir durum olduğunu dile getirerek, "Zaten Federal Kıbrıs AB'ye girecektir" dedi. Ali Erel, dört özgürlüğün serbestçe kullanılacağını Türk politikasının henüz kabul etmediğini, hatta bunu Akıncı'nın dillendirmediğini kaydetti. Erel, bu konuların aslında çözüldüğünü, ancak sorunun garantiler, tazminatlar ve ne zaman uygulanacağı konusu olduğunu vurguladı.

Erel, bu tarz konuların New york'ta görüşülmesinin bir anlamı olmadığını, Kıbrıs'ta da görüşülebileceğini belirterek, halka sızmasın diye görüşme yapılmasının doğru olmadığını söyledi. Erel, Kıbrıs müzakere sürecinin şeffaf olması gerektiğini belirterek, halktan birşey saklanmaması gerektiğini kaydetti. Erel, "Umutlu olmak için elimizde somut birşey yok" dedi.

"Rum tarafı Uluslararası Hukuk dışında taleplerde bulunamaz"

Ali Erel, Kıbrıs Rum tarafının genel itibarıyla Uluslararası Hukuk dışında talepler masaya koymasının mümkün olmadığını belirterek, bazı yaptırımlarla karşı karşıya kalma risklerinin doğacağını kaydetti. Erel, bu süreçte, Kıbrıslı Rumların sütten çıkmış ak kaşık olmadıklarını ifade ederek, bugün itibarıyla söz konusu olan konularda süreci bloke edenin Rum tarafı olmadığını belirtti. Rum tarafının hala daha devam eden geçmişten kalma günahları olduğunu söyleyen Erel, müzakere masasında getirebilecekleri önerilerin sınırlı olduğunu kaydetti. Uluslararası hukuk ve AB kuralları dışında hareket etme yeteneğinin sadece Türk politikasında olduğuna vurgu yapan Erel, çünkü Türk tarafının bu konularda herhangi bir bağımlılıkları olmadığını belirtti.

"Liderler  popülizm yapacaktır"

Erel, "Bugün Cumhurbaşkanı çıkıp televizyonlarda şunu diyebilir, 'Bizim sorunumuz Kıbrıslı Rumlarladır'. Bunu söylediğiniz zaman AB değerlerinden haberiniz yok demektir. Dolayısıyla Anastasiadis'in kendi seçimleri vardır. Maalesef Kıbrıs sorununun çözümsüzlüğünün ana nedenlerinden biri yeniden seçilmek isteyen siyasiler tarafından müzakere ediliyor olmasıdır. Dolayısıyla popülizime açıktır. Her iki tarafın liderleri de popülizm yapacaktır. Ancak, ana unsurlarda Türk tarafının Uluslararası Hukuk dışında taleplerde bulunmasının benzeri bir şekilde Rum tarafında da görülmesi mümkün değil"diye konuştu.