İSTANBUL Suriye'ye askeri müdahale tartışmaları, Arap ülkelerini bu konuda 3'e böldü. Körfez ülkelerinin çoğu muhtemel müdahaleyi desteklerken, Mısır ve Cezayir gibi askeri yönetimlerin etkin olduğu ülkeler ile benzer bir müdahale sonucu iktidarın el değiştirdiği Irak, buna karşı çıkıyor. Bazı Arap ülkeleri ise çekimser davranıyor. Uluslararası Stratejik Araştırmalar Kurumu'nda (USAK) görevli Lübnanlı araştırmacı Ali Bekir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Arap ülkelerinin ABD'nin Suriye'ye muhtemel müdahalesi konusunda, 3 farklı yaklaşım sergilediğini ifade etti. "Bazıları müdahaleyi reddederken, bir grup tamamen destekliyor. Üçüncü grup ise bu konuya karışmaktan uzak duruyor" diyen Bekir, müdahaleyi reddeden gruptan bazılarının BM Güvenlik Konseyi'nden henüz bir karar çıkmadığını gerekçe gösterdiğini de hatırlattı. Ancak bunun gerçeği yansıtmadığını ve bunun siyasi başka nedenlerden kaynaklandığını ifade eden Bekir, "Mesela müdahalenin reddedilmesi yönünde karar alan ülkeler arasında Esed rejiminini destekleyen İran'ın nüfuzuna boyun eğen, Irak da yer alıyor" dedi. "Mısır, benzeri bir müdahalenin kendi ülkesine yapılmasından endişe ediyor" "Son sözün ordu tarafından söylendiği" Mısır ve Cezayir gibi ülkelerin, askerin söz sahibi olduğu Suriye rejimiyle işbirliği içinde olduğunu savunan Bekir, "Mısır, halkına karşı işlediği katliamlar hasebiyle Suriye'ye muhtemel müdahalenin gerçekleşmesi halinde bir benzerinin kendi ülkesinde olmasından da endişe ediyor" diye konuştu. Lübnan gibi bazı ülkelerin de konuya karışmak istediğini aktaran Bekir, Ürdün'ün ise aleni olarak açıklamasa da ABD'nin Suriye'ye müdahalesini desteklediğini dile getirdi. Bekir, Suudi Arabistan ve Katar'ın başını çektiği müdahaleyi destekleyen ülkelerin de çoğunlukla, Esed rejiminin kimyasal silah kullanarak sınırı aştığını düşünen Körfez ülkeleri olduğunu kaydetti. "Körfez, Esed rejimi engellenmezse, bölgenin cehenneme döneceğini düşünüyor" Körfez ülkelerinin Esed yönetiminin daha ileriye giderek kimyasal silahları başka ülkeler aleyhinde kullanabileceği yönünde endişelerinin olduğunu ifade eden Bekir, "Körfez ülkeleri, Suriye'de yaşananlar karşısında sessiz kalınamayacağını ve Esed rejiminin uygulamalarının önüne geçilmezse, bölgenin cehenneme döneceğini düşünüyor" ifadesini kullandı. Ülkelerin, Suriye'ye müdahale konusundaki konumlarının sadece ideolojik yaklaşımlarıyla değil, siyasi maslahatlar ve anlaşmalar uyarınca şekilleneceğine dikkati çeken Bekir, "Toprakları Suriye rejmine destek için yürütülen operasyonlarda bir kapı olarak kullanılan Irak'ın bu meselede İran'dan bağımsız bir karar alması söz konusu olamaz" dedi. Irak'ta Maliki hükümetinin de ABD tarafından gerçekleştirilen bir askeri operasyonun ardından işbaşına geldiğini hatırlatan Bekir, şunları kaydetti: "Maliki, çelişkiler içinde. Kendisi ve ekibi batı müdahalesini Irak için istiyor ancak aynı şeyi Suriye için kabul etmiyor. Maliki daha önceSuriye rejimini, terörizmle ve Irak'ta şiddet olaylarını gerçekleştirmekle suçluyordu. Bu şikayetlerini BM Güvenlik Konseyi'ne de taşımıştı. Ancak Tahran’dan gelen uyarının ardından bunların üstünü örttü ve Suriye rejimini destekledi." "Bilinen yöntemlerle devam etse, batı krize müdahale etmez" Irak'ta yaşananla Suriye'deki durumun aynı olmadığını savunan Bekir, şöyle konuştu: "BM Güvenlik Konseyi'ne üye ülkeler arasında veya dışında Suriye konusunda bir uzlaşı yok. Bunun yanında bütün katliamlarına rağmen uluslararası toplumun çıkarı, rejimin işbaşında kalması ve yönetimin aktarılması için siyasi çözüm bulunmasından yana. Obama, askeri müdahaleyi, hatta askeri yardım sunmayı dahi reddediyordu. Ancak Esed rejimini kimyasal silah kullandığı için cezalandırmak istiyor. Eğer Suriye yönetimi bilinen yöntemlerle halkını öldürmeye devam etse, batı krize müdahale etmez." "Suriye denklemi çok karmaşık" Fas'ın Marakeş kentindeki El-Kadı İyad Üniversitesi'ndeki Siyaset ve Anayasal Araştırmalar Merkezi Müdürü Dr. Muhammed el-Maliki de muhtemel müdahaye karşı Arap ülkeleri arasında bir kutuplaşma olduğunu ifade etti. Suudi Arabistan, Kuveyt, Katar ve onlara yakın bazı Arap ülkelerinin muhtemel askeri müdahaleyi desteklediğini hatırlatan Maliki, Arap toplumlarında bir kamuoyu yoklaması yapıldığında ise "Sivillerin aleyhine olacağı endişesi ve Ortadoğu'nun içinde bulunduğu askeri ve güvenlik durum nedeniyle" müdahaleye karşı çıkıldığının görüleceğini söyledi. Arap ülkeleri arasındaki bölünmenin bu etkenlerle açıklanabileceğini dile getiren Maliki, Suriye denkleminin çok karmaşık olduğunu savunarak, şunları kaydetti: "Suriye denkleminin kendine özel birçok faktöründen dolayı çok karmaşık bir yapısının olduğu mutlaka hatırlanmalı. Jeostratejik yapısı, Arap ve bölge ülkeleri ile uluslararası düzeydeki ilişkileri, bölge ülkeler ile uluslararası toplumun ülkede yaşanan olaylara duruşunun farklılık göstermesi ve Suriye'de halk ile asker arasındaki ilişkinin yapısı, Suriye'deki denklemi karmaşıklaştıran unsurlar arasında yer alıyor. Bu nedenle Suriye'de yaşananlara karşı Arap ülkelerinin farklı tutumunu analiz etmede şu iki şey dikkate alınmalı. Bunlardan birincisi bazı Arap ülkeleri, sadece rejimin katliamlarını görmesi. İkincisi ise bazılarının müdahalenin sonuçlarının sadece yönetime olmayacağını, halkın da bundan da etkileneceğini dikkate alması. Irak'ta ve Libya'da müdahale sonrasında yaşananlar da bunu etkiliyor."