RİYAD Suuri Arabistanlı İslam alimleri Mısır'daki darbeyi kınadı. Arasında profosör ve hukukçuların da bulunduğu alimler yayınladıkları manifestoda, "Cumhurbaşkanı Mursi'nin ordu tarafından görevden alınması, tam anlamıyla askeri darbedir. Seçilmiş cumhurbaşkanını meşru olmayan yollarla devirmek, halk iradesini yok saymak dinen ve hukuken yasaklanmıştır'' denildi. Alimler, darbe hazırlığının Mursi'nin cumhurbaşkanı seçildiği andan itibaren yapıldığı yönünde kanaate vardıklarını da ifade etti. Manifestoda şu ifadelere yer verildi: ''Mursi'nin başkanlığı ve devrim sonrası oluşturulan hükümetin tüm icraatlarının iç ve dış güçlerin çabalarıyla engellenmesi, darbe hazırlığının çok öncesinden yapıldığını göstermektedir. Temerrüd Hareketi de darbenin sivil yönünü oluşturmak için kurulmuştur. Askeri darbe bir şeyleri düzeltmek adına değil, İslami ve bağımsız akımlar üzerinde baskı kurarak saf dışı bırakmak ve Mısır'ın bağımsızlığını engellemek amacıyla yapılmıştır. Darbe sonrasında göstericilere uygulanan vahşet, keyfi tutuklamalar ve süregelen tehditler ve haber alma hakkının yasaklanması kabul edilemez.'' Darbenin Mısır'a yapacağı olumsuz etkilere de işaret edilen açıklamada, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin darbeye destek vermesi de kınandı. İç savaş uyarısında bulunan Suudi alimler, darbeye destek veren siyasi partiler ile sivil toplum kuruluşlarını, tutumlarını yeniden gözden geçirmeye davet etti. Darbe karşıtı ve meşruiyet yanlısı gösterileri sonuna kadar desteklediklerini ifade eden alimler, sorunların diyalog ve seçim sandıkları aracılığıyla çözülmesini tavsiye etti. Batı despotları destekliyor Suudi alimler yayınladıkları manifestoda batılı ülkeleri de eleştirerek şu değerlendirmede bulundular: ''Batı söz konusu Müslümanlar olduğunda baskıcı ve şiddet uygulayan rejimlere göz yumuyor ya da destekliyor. İkiyüzlü ahlak kavramlarıyla bölgede kaosun çıkmasına ve şiddetin artmasına katkı sağlıyor. Suriye'de demokratik bir rejim isteyen 100 binin üzerinde insanın ölmesine ve Mısır'da demokratik hakların gasb edilmesine sessiz kalması da bunu gösteriyor.''