Avusturya'da koalisyon ortağı aşırı sağcı Avusturya Özgürlükçü Partisi'nin (FPÖ) Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Heinz-Christian Strache'nin adının karıştığı video skandalının yankıları sürüyor. Strache'nin bir Rus oligarkın yeğeni olduğu iddia edilen bir kadınla pazarlık yaparken görüntülendiği videonun ardından Başbakan Sebastian Kurz aşırı sağcılarla kurdukları koalisyon hükümetini bitirme ve erken seçimlere gitme kararını duyurdu. Seçimlerden kısa süre önce 2017 Temmuz ayında çekilen görüntülerde Strache seçim kampanyalarına maddi destek karşılığında oligarkın şirketlerine kamu ihaleleri verme vaadinde bulunmuştu.
Stuttgarter Zeitung Avusturya'daki gelişmeleri şöyle yorumluyor:
"FPÖ lideri, Avrupa ve Avrupa ötesinde sağ popülistler için tipik bir düşünme ve davranış kalıbını ortaya koyuyor. Kendilerinin vatanperver olduğunu söylüyorlar ancak kendi kişisel iktidar çıkarları söz konusu olduğunda, yurtdışından gelen parayı partileri için kabul etme ve ülkelerini şaibeli yabancılara satma konusunda hiç kuşku duymuyorlar. Hukuk ve düzenin inşa edilmesi sözünü veriyorlar ama bizzat kendileri hukuk ihlalleriyle göze batıyorlar. Yerleşik medyanın tek taraflı ve devlete tabi olduğundan yakınıyorlar ama kendileri medyayı kontrolleri altına almaya ve sevmedikleri gazetecileri susturmaya çalışıyorlar."
Süddeutsche Zeitung'da yer alan yorumda ise Strache ile ilgili videodan çıkarılması gereken derslerin Avusturya ile sınırlı kalmaması gerektiğine dikkat çekiliyor:
"Avusturya'da yapılacak seçimlerde sadece Avusturya Halk Partisi'nin (ÖVP) şimdi zayıflayan FPÖ'den ne kadar oy alacağı önemli olmamalı. Bu dramdan sonra siyasi işletmenin tamamının güvenilirliği yeniden kazanması söz konusu. Bir önceki seçimi Sebastian Kurz ve Heinz-Christian Strache uyum içinde sıradan sloganlarla korkuları körükleyerek kazandı. Kurz şimdi yeni seçimlerin kendisi için de yeni bir başlangıç olacağını göstermek zorunda. Çünkü bu hükümetin hızlı ve acınası bir biçimde bitişi, Avusturya'yı da aşan bir öğretiyi gösteriyor: Sağ popülistlerin ipiyle kuyuya inen, onların bataklığına çekiliyor. Onlarla birleşmek başarı getirmiyor. Demokrasinin korunması için kesin ve açık sınır koymak şart."
Mannheimer Morgen da aynı konuyla ilgili yorumunda skandalın sadece Avusturya'yı ilgilendirmediği görüşünde:
"Bu sadece Avusturya'nın içişlerini ilgilendirmiyor. Almanya için Alternatif (AfD) partisi Meclis Grup Başkanı Alice Weidel İsviçre'deki paravan şirketler aracılığıyla 132 bin euro seçim yardımı aldı. Hedeflerini hiç kimsenin bilmediği, kimliği belirsiz destekçilerden. AfD Genel Başkanı Jörg Meuthen'da bu rakam 89 bin euroydu. AfD FPÖ'den farklı olarak iktidara henüz uzak olduğu için ona yapılan bu yardımların miktarı düşük. Ancak AfD de kamu radyo-televizyonlarını yok etmek istiyor. AfD de Rusya ile yakın ilişki içinde."
Konuyla ilgili aktaracağımız son yorum Leipziger Volkszeitung'dan:
"Heinz-Christian Strache'nin burada teklif ettiği, hukuk devletinin satılması. Devlette hukukun bağlayıcılığı mı? Boşver gitsin!Özgür eleştirel medya mı? Zaten hep sinir bozuyorlar, son bulmalı! Strache video kaydını 'hedefli siyasi bir saldırı' diye nitelendiriyor. O ve arkadaşları bu mağdur edebiyatına son vermeli. Evet, demokrasiye bir saldırı söz konusuydu ama bunun nedeni, hukuk devletine karşı böylesine korkunç bir yaklaşımı bulunan Strache gibi bir adamın Avusturya'da Başbakan Yardımcısı olabilmesiydi."