Tabipler Birliği Değişiklik Yasa Tasarısı!!!

Ediz TUNCEL

Şunun şurasında tükenmeye yüz tutmuş bir avuç insanız, Kıbrıs Türkleri olarak.

Çok da uzun sayılmayan ömrümde sayısız tecrübeyle öğrendiğim şeylerden bir tanesi, bu bir avuç insanın en önemli özelliklerinden bir tanesinin kendi çıkarları söz konusu olduğunda diğerlerinin ayakları altına hiç çekinmeden sabun atmayı, üç kuruşluk çıkar ve rant uğruna diğerlerinin ayaklarını kaydırmayı pek sevmesidir…

Bu yüzden adam olamadık, bu yüzden hayır etmedik, bu yüzden hayır ettirmedik, bu yüzden el kapılarında dilenmeye mahkum olduk ya…

Çıkar söz konusu olunca, alemin akıllısının biz, gerisinin de alemin ahmağı olduğunu sanırız…

Sanırız sanmasına da, el alem ahmak olmadığından sanık sandalyesinde oturan da nedense hep biz oluruz…

Nerden mi böyle bir giriş yaptım?

Basit, Kıbrıs Türk Tabipler Birliği Değişiklik Yasa Tasarısı ile ilgili olarak önüme gelen belgelerin içeriğindeki detaylardan…

Bu yasanın 2. Maddesinin içine bir detay sokuşturulmuş: “Devamlı olarak ikamet etmek”, bu yasa maksatları bakımından yılın EN AZ DOKUZ AYINDA KKTC sınırları içerisinde bulunup, tabiplik veya diş tabipliği mesleğini icra etmeyi anlatır…

Bununla bağlantılı bir detay da yasanın 4. Maddesinin içine sokulmuş: Tabipler Birliği’ne devamlı üye olabilmek için “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşı olmak ve DEVAMLI olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde ikamet etmek…

Nasıl ama???

Bu memlekette doktorluk yapabilmek için Tabipler Birliği’ne üye olmanız şartı var, ama bu şartların arasında devamlı üye olabilmek için KKTC sınırları içinde en az 9 ay bulunacaksınız, KKTC vatandaşı olacaksınız VE DEVAMLI OLARAK Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde ikamet edeceksiniz…

Kısacası, 2. Maddede belirtilen 9 aylık süre kısıtlaması, 4. Maddede hepten kaldırılıyor ve DEVAMLI hale getiriliyor…

Yani 4. Maddeye göre, Tabipler Birliği’ne devamlı üye olup da KKTC sınırları içinde doktorluk mesleğini icra edecekseniz, hem KKTC vatandaşı olacaksınız hem de sürekli olarak KKTC sınırları içinde yaşayacaksınız…

Anlayacağınız, bu memlekette doktor filan olmak demek, kapalı devre bir düzende tıkılı kalmak, dahası, doktorlar için KKTC’yi bir esir kampına çevirmek demek…

Bu yasayı hazırlayan Meclis komitesi üyelerinin ve o komiteye dışardan destek verenlerin  acaba ilkokuldaki Türkçe notu kaçtı, çok merak ediyorum…

Dahası, doktorsuzluktan grak grak eden, sağlık sistemi doktorsuzluktan ve çalışma şartlarının çarpıklığından tel tel dökülen bu memlekete ne hakla, hangi amaçla böylesine bir kısıtlama getiriliyor!!!

Kardeşim, adam asgari olarak KKTC vatandaşıysa, elinde de geçerli diploması varsa, bu insan için bu ülkede doktorluk yapabilme hakkı şartsız şurtsuz baki olmalıdır, bu hakkın keyfi yasalarla nasıl olacağı belirlenememelidir…

Vatandaşlık hakkı var olan ve elinde geçerli bir diploması olan birine kısıtlama getirmeye kalkacak, dahası, bir doktoru böyle bir yasa ile KKTC sınırları içine hapsedecek bir hak,  bir lüks nerden icap etti???

Ben bir doktor olsam isyanları oynarım, bu yasa ile memleketin sağlık sistemini iyiden iyiye köreltmeye çalışanların canına ot tıkamak için elimden geleni yaparım…

Adam bir doktor olarak KKTC vatandaşı ise, bu memlekette doktorluk yapmak  da şartlar gerektirdiğinde en doğal hakkıdır, bu hak da birilerinin keyfine göre şarta şurta bağlanamaz…

Bir doktor ihtiyaca göre dünyanın dört bir tarafına gidip mesleğini icra edebilir, mesleğini geliştirebilir, belki de yıllarca sürecek bilimsel çalışmalara katılabilir, ancak  hiçbir hal ve şartta sırf vatandaşı olduğu ülkede doktorluk yapabilmesi şarta bağlandı diye vatandaşı olduğu ülke sınırları içinde sürekli doktorluk yapmaya zorlanamaz, ülke sınırları içine hapsedilemez…

Dahası, böylesi kısıtlamalar getirmek vatandaşın doktor seçme hakkına da doğrudan tecavüzdür.

Hiç kimse, sağlık hizmeti almak için belli şartlarla kısıtlanmış veya sürekli ülkede ikamet eden doktorlardan hizmet almak zorunda değildir…

Bu yasa aynı zamanda şu demektir: Bu ülkede yerleşik olan, ayda yılda bir yurtdışına tatile giden, bunun haricinde gemisi sürekli olarak KKTC limanında demirli doktorlar vardır ve bu doktorlardan başka kimse tarafından tedavi edilme şansınız yoktur…

Dahası, KKTC vatandaşı olsa da, gerek mesleğinin veya branşının  zorunlulukları icabı, gerekse mesleğiyle ilgili özel çalışmaları icabı, bir ayağı yurt dışında olan doktorların ayağı bu yasa ile doğrudan kendi memleketlerinden kesiliyor…

Bir düşünün, adam bir beyin cerrahıdır…Türkiye’de büyük bir hastanede çalışsa, karşısına her Allah’ın günü beyinle ilgili yığınla hasta gelecektir…Ama KKTC’de kalsa, karşısına ayda yılda kaç vakka gelecektir, mesleğini ne kadar icra edebilecektir???

Doktor kendini neden kısıtlasın? Sırf Kıbrıs Türk Tabipler Birliği’ne daimi üye olabilmek için mi kısıtlasın?

Mesleğinde hastaları arasında mekik dokuyan doktorlar, kimse kusura bakmasın ama, gelip de kendini KKTC açık hava hapishanesine mahkum etmez…

Bu yasayla ancak burada yıllardan beri daimi ikamet eden doktorlar kendilerini garantiye alırlar, hastalara da “ya ben ya da ne halin varsa gör” derler,  hepsi o kadar…

Yani, bu yasa, KKTC’de ikamet eden doktorlar için bir nevi “garantili hasta alım” yasasıdır…

Diyeceksiniz ki, böyle bir yasa gereklidir, çünkü bazı istisnai durumlar vardır, örneğin bir  “usta doktor” KKTC’ye gelip de ameliyatı yaptıktan sonra, bir süre hastasının başında beklemeli, ameliyat sonrasındaki gelişmeleri takip etmelidir, aksi takdirde ameliyat sonrasında bir problem yaşanırsa hastanın hayatı tehlikeye girebilir, doktor iyileşme sürecinin sonuna kadar hastasının başında olmalıdır, gelip-giden doktorların yaptığı işler sıkıntı çıkarabilir,  işte bu yüzden de KKTC sınırları içinde ikamet zorunlu olmalıdır…

Peki, aynı “usta” doktorun yurt dışındaki hastaları ne olacak bu durumda???

Adam işinin tam anlamıyla ehli ise ve aranan bir doktorsa, farklı coğrafyalardaki hastaları arasında mekik dokumak zorunda kalabilir…

İşte bu gibi özellikli durumlarda ortaya çıkabilecek sorunları ortadan kaldırmak için kafa yorulsa,  bu gibi sorunlara çözüm üretilse, amenna derim…

Dahası, şahsen şahit olduğum detaylara fazla girmek istememekle birlikte, şunu da sormak bir vatandaş olarak hakkımdır: KKTC’deki doktorların kaçta kaçı tam olarak ettiği yemine uymakta ve hastalarını öncelikle “hasta” olarak görmekte, hastalık sürecini bir tamam takip etmektedir???

Hastanelerde yaşanan sorunların ve ölümlerin kaçta kaçı ciddi ciddi sorgulanmış ve gerek devlet gerekse Tabipler Birliği tarafından gerekli soruşturmalar yapılmıştır, asli görevler yerine getirilmiştir?

Bu satırları yazarken aklıma birebir tanık olduğum, şahit olduğum, bazılarına müdahil olduğum ve hayatını kaybeden birçok hasta ve olay geliyor…

Şimdi bütün bunları bir bir yazıp doktorları ve sağlık sistemini yerden yere vurayım ve sonra da dönüp “alın bu yasayı da başınıza çalın” mı diyeyim!!!

Aslında şahit olduklarımdan sonra bu benim en doğal hakkım…

Lafı fazla uzatmaya gerek yok, ilk bakışta bellidir, bu yasa değişikliğindeki amaç, belli ki üzüm yemek değil, bağcıyı dövmektir.

Hastanelerimiz doktorsuzluktan kıvranırken bu yasa değişikliği hasta odaklı değildir, doktor odaklı da değildir, sadece ve sadece bazı doktorların bazı endişelerini gidermeye ve kendilerini garantiye almalarına odaklanmıştır…

Bu kadar açık ve net!!!

Kimse kusura bakmasın, ama bu haliyle bu yasa doğrudan doğruya ayrımcılık ve haksızlık kokuyor…

Bu yasa tasarısında endişelerin en azından bir kısmın gidermek için 4. Maddede yapılmak istenen değişikliği “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti yurttaşı olmak VEYA  devamlı olarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sınırları içinde ikamet etmek” şekline getirin ve en azından vatandaş olan ama yurt dışında da işini yapan doktorlara takoz koymayın…

Diyeceksiniz ki, “ne bu, hem orada hem burada doktorluk yapacak, işine geldiğinde gidecek yurt dışında hasta bakacak, işine geldiğinde gelecek KKTC’de hasta bakacak, bizim işimize takoz koyacak…”

Bunu da kimsenin deme hakkı yoktur…

Bırakın da hasta hangi doktora bakınacağına, sağlığı için nasıl bir tercih yapacağına kendi karar versin…

Hiç kimsenin bunu böyle rant kokan bir yasayla sınırlama hakkı yoktur.

Eğer bu yasa geçerse, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı bunu çok büyük ihtimalle Meclis’e geri gönderecektir…

Eğer Meclis’de yasanın bu halinde ısrar edilirse, bu sefer de mahkemeyi boylayacaktır…

İşiniz yoksa, kendi kendinize dert çıkarın, kısır döngülerin içinde birbirinizin ayağının altına sabun atmaya devam edin…

Yapacak işiniz mi yok, devam edin…İyi gidiyoruz.