79 gündür açlık grevinde olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Hakkari Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı Leyla Güven için tahliye kararı verildi. Leyla Güven, tahliyesi sonrası ambülansla Diyarbakır'ın Bağlar ilçesindeki evine götürüldü. Güven, açlık grevine devam ediyor.
PKK lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için süresiz ve dönüşümsüz açlık grevi yapan Güven, Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nde DTK davasından yargılanıyordu.
Mahkeme bugün sağlık sorunları nedeniyle 5. duruşmaya katılmayan Güven'in tahliyesine hükmetti.
Leyla Güven'in kızı Sabiha Temizkan, önceki duruşmada annesinin tahliye edilmemesi üzerine mahkemenin tutumunu protesto etmek için bugünkü duruşmaya katılmadıklarını söyledi.
Temizkan, "Karara hem çok seviniyorum hem de çok endişeliyim çünkü daha önce 29 Haziran'da görülen duruşmada da annem için tahliye kararı çıkmıştı ve yapılan itiraz üzerine serbest kalmadan tekrar tutukluluğun devamına karar verildi. Bu yüzden cezaevinden çıkıncaya kadar acaba tahliye kararına itiraz edilir mi endişesi yaşıyorum. Bu yüzden bu karara olması gerektiği gibi sevinemiyorum daha. Onu almak üzere cezaevinin önüne gidiceğiz" dedi.
Güven'in avukatları da, daha önce yapılan duruşmalarda yaptıkları tahliye taleplerine verilen red kararı üzerine, mahkemeyi protesto ederek bugün görülen duruşmaya katılmadılar.
Avukat Özen: Bugünkü karar, hiç kimsenin lütfu değildir
Avukatlardan Cemil Şıvan Özen, "Tahliye ediliş durumu, sayın Güven'in ilk tahliye ediliş zamanı yapılması gereken bir durumdu. DTK dosyasında tutuklu yargılanan hiç kimse olmamasına rağmen sayın Leyla Güven'in sırf sadece sözünün arkasında durması ve tecrit koşullarına ilişkin tepkisine ve protestosundan kaynaklı tutukluluk halinin devamına karar verildi" dedi.
Özen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir şeyin altını çok net çizmemiz gerek, bugünkü verilen karar, hukuki anlamda olması gereken bir şeydir, hiç kimsenin lütfu değildir. Kimse biz yaptık, ettik diyemez çünkü hukukun emrettiği de karar da budur.
"Sayın Güven'in kişiliği, parlamentoda bir milletvekili olması, tutuksuz yargılamasının hatta davanın durması gerekiyordu. Yapılan tahliye lütuf değildir, hukukun gerektirdiği bir zorunluluk durumudur."
Geçen yıl tutuklanmıştı
Leyla Güven, geçen yıl gerçekleşen Zeytin Dalı Operasyonu ile ilgili yaptığı açıklamalarından ve sosyal medya paylaşımlarından dolayı "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik ve aşağılama" iddiası ve daha önce hakkında daha önce başlatılan DTK Soruştuması kapsamında gözaltına alınarak 31 Ocak 2018 tarihinde tutuklandı.
Güven hapisteyken 24 Haziran seçimlerinde Hakkari'den HDP milletvekili seçildi.
7 Kasım'da kendisine kelepçe takılmak istenmesi üzerine duruşmaya katılmamış, adli yargılama yapılmadığını söylemişti.
Güven, açlık grevini şu sözlerle duyurmuştu:
"Ben siyasette PKK Lideri Abdullah Öcalan'ın kadının siyasette yer alması perspektifinden esinlenerek aktif olarak yer aldım. Bugün Sayın Öcalan üzerindeki sadece bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor. Tecrit bir insanlık suçudur. Ben de bu halkın bir parçası olarak, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyorum. Bundan sonra mahkemeye hiç bir savunma yapmayacağım. Yargı hukuksuz kararlarına son verene kadar ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim. Gerekirse eylemimi ölüm orucuna da dönüştüreceğim."
Leyla Güven'in açlık grevi eyleminden sonra Türkiye'de yaklaşık 30 cezaevinde 250'yi aşkın tutuklu açlık grevi eylemine girdi.
HDP'nin eski milletvekillerinden Selma Irmak ve Sebahat Tuncel de tutuklu bulundukları Kandıra Cezaevi'nde 14 Ocak'ta süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başladıklarını duyurmuştu.