Taner Ulutaş Arada Bir Bizim memlekette yapılan veya yapılması istenen işlere akıl sır erdirilmez. İş yapmak isteyen, hatta AB’den hibe, TC Yardım Heyetinden teşvik alan Belediyelere sırf bizden olmadıkları için ‘Androş’ koymak artık şanımızdandır. Bir parti hükümete gelir, kendinden olmayan belediyelere kan kusturmak için elinden geleni ardına koymaz. O gider diğeri gelir ayni filmin bir başka versiyonu vizyona konmaya çalışılır. Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar, yaptıklarını ve yapmak istediklerini dünkü ziyaretimizde bize bir bir aktardı. Aktarırken de bazı sitemlerini dile getirdi. Örneğin Orman Dairesinin, ağaç sökme işlerinde kullanılan bir aracının uzun bir süredir bozuk olduğunu ve bunun kendilerine verilmesi halinde tamir edip kullanabileceklerini söyledi. İyi niyetle söylenen bu sözler sonrasında durup bir düşündüm. Acaba bu kadar güzel işler yapan ve yapmaya çalışan UBP’li bir Belediye Başkanının, iş yaparak puan kazanmasını rakipleri ister mi diye kendi kendime sordum? Neyse bunun cevabını ben vermiyeyim., AB’nin yardımı ile Güzelyurt’ta yapılması düşünülen bir arıtma tesisi projesi var. Bu arıtma tesisi 3 Milyon Euro’ya çıkacak. Parası da hazır. Yılsonuna kadar bu arıtma tesisi tamamlanmazsa para geri gidecek. Belediye ihaleye çıktı. 2’si yabancı 4 yerli firma bu ihaleye katıldı. Ancak bukez Müteahhitler Birliği androş (Takoz) koyarak biz hükümet ile kavgalıyız. Boykottayız ve bu nedenle bu arıtma tesisi yapılamaz diyormuş. Şimdi burada Milli menfaat varken. Ve en önemlisi AB parası ile bir sorun giderilecekken, LİLLİ davası gütmek hangi aklın ve mantığın ürünüdür biri bana bunu söyleyebilir mi? AB’nin yardım parası hazır ama iş yapılmıyor. TC Yardım Heyeti sahil yolu için destek vermeye hazır ama birileri androş (Takoz) koyduğu için o da askıda bekliyor. Eeeee burası KKTC burada her şey mubah. Maksat rakibe bayda atıp yüzükoyun yere düşmesini sağlamak. ** Çamlıköy ile ilgili bir haber yapmıştık. Haberde köye verilen su paslı olarak çeşmelerden akıyor demiştik. Fatma Mahmutoğlu, her yere şikâyet ettim. Üstüne üstlük televizyona bağlanıp konuşmuşum diye birde fırça yedim dedi. Yani insanlar paslı su ile yıkanacaklar. Elbiselerini paslı su ile yıkayacaklar. Cilt kanseri olmak ile karşı karşıya kalacaklar ama sesini çıkartmayacak. Vay be ‘Ört ki Ölem’. Fatma Hanım televizyona bağlanıp şikâyetini yineleyince Çevre Bakanlığı Müsteşarı Bülent Arkın devreye girerek ben bu iş ile ilgileneceğim. Sorun ne ise çözeceğim dedi. İşte bizim arzu ettiğimiz ve beklediğimiz budur. Takoz koyan değil, sorunlara çözüm üretmeye çalışan Bülent Arkın gibi Müsteşar ve Müdürlerin çoğalması en büyük arzumuzdur. .