2. Cumhurbaşkanı ve koalisyonun büyük ortağı Cumhuriyetçi Türk Partisi Birleşik Güçler (CTP-BG) Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Kıbrıs sorunun çözümü konusunda yürütülen müzakerelerin son derece olumlu çizgide ilerlediğini söyledi.
AA muhabirine Kıbrıs sorunun siyasi eşitliğe dayanan iki kesimli, iki toplum federal bir devlet temelinde çözülmesi yolunda yürütülen müzakereleri değerlendiren Talat, dedikoduya dayalı temelsiz eleştiriler olsa da müzakerelerin "son derece olumlu bir çizgide ilerlediğini" kaydetti.
Talat, "Önümüzde en önemli sorun olarak duran mülkiyet var, mülkiyete de el atılıp o konuda ilerleme sağlanırsa sorun ciddi bir olumlu aşamaya gelmiş olacak" diye konuştu.
Annan Planı'na "hayır" demelerinin ardından AB üyesi olan Rum kesiminin referandumun yapıldığı 2004'ten bu yana geçirdiği değişime de değinen Talat, Rumların yaşadıkları ekonomik krizin tavır değiştirmelerinde önemli etkisi olduğuna işaret etti.
Talat, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Adanın bütününün zenginliklerini, uluslararası alanda bütün adayı temsil ettikleri gibi kendileri kullanacaklar diye düşündüler ancak süreç ilerledikçe gördüler ki o bekledikleri önemli getiriler bir ekonomik krizle tarumar olabiliyor. Yaşadıkları ekonomik kriz, Kıbrıslı Rumlara önemli bir ders oldu. Rumlar, AB'nin içinde hem de büyük bir kriz yaşadılar ve gördüler ki Kıbrıs sorunu çözülseydi bu kriz olmayabilirdi. Böyle bir kriz olsaydı bile çok daha kolay, sancısız atlatılabilirdi. Bunu gördüler ve bunu yaşadılar. O nedenle Rum toplumu bu değişimi yaşadı. Yani her musibet insanlarda önemli değişiklikler, önemli algı farklılıkları, değişiklikleri yaratıyor."
"ÇÖZÜM EKONOMİYİ CANLANDIRACAK"
Talat, adada çözüme ulaşılması durumunda Kıbrıslı Türklerin uluslararası hukukun bir parçası olacağını ve Kıbrıslı Rumlarla birlikte uluslararası hukukun bütün nimetlerinden yararlanmaya başlayacağını belirtti. Çözümle birlikte adada çatışma riskinin ortadan kalkarak güvenliğin sağlanacağını ifade eden Talat, ekonominin de büyüyeceğine dikkati çekti. Anlaşmaya varılması halinde adanın tamamında AB müktesebatının uygulanacağını hatırlatan Talat, şöyle devam etti:
"Kıbrıs'ın kuzeyi yeni bir ekonomik potansiyeldir ve bu sadece Kıbrıslı Türkler için değil Kıbrıslı Rumlar için de böyledir. Ortaklıklar olacak. Kuzeyde yatırımlar olacak. Güneye gelen turist rahatça geçebileceği için güney destinasyonu da daha çekici olacak. Kuzey de aynı şekilde çekici olacak. Ekonomik olarak çok önemli adımlar atılacak ve en önemlisi yabancı sermaye ki sıcak para bu Kıbrıs'a daha çok akacak. Daha güvenli bir ülkeye akmayı tercih edecek ama her şeyin de ötesinde başlayacak yeni yapılaşma, yani inşaat sektörü, Maraş'ın yeniden inşa edilmesi, ara bölgedeki inşaat faaliyetleri, kuzeyde belki Kıbrıslı Rumlara iade edilecek yerlerde yeni inşa faaliyetleri, Kıbrıslı Türklerin yeni yerleşimlerinin inşaat faaliyetler vesaire, Kıbrıs büyük bir şantiyeye dönecek. Özellikle de ara bölge ve Kuzey Kıbrıs. Tabii bu da ekonomiye çok büyük canlılık getirecek. Sadece bu bile başlı başına büyük canlanma demektir ve çözüm her yönü gibi bu yönüyle de son derece doğru bir adım olacak."
Mülkiyet konusuna ilişkin olarak Rum basınında çıkan haberlerin gerçeği yansıtmadığına da dikkati çeken Talat, bu konudaki endişeleri "yersiz" bulmakla birlikte anlayışla karşıladığını kaydetti. Henüz mülkiyet konusunun görüşülmediğini hatırlatan Talat, "Annan Planı'nı zemin alırsak mülkiyet sorunu kuzeyde kalan Rum malları bakımından tazminat, takas ve iade ile çözülecek. Bunun belli oranları olacak. Belli oranlarda iade yanında mümkün olan en fazla oranda tazminat ve takas tercih edilecek" ifadesini kullandı.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Kıbrıs sorunu çözülmeden önce başvuran Kıbrıslı Rumların malları için çözümden sonra iade kararı alınabileceğine dair kararı bulunduğunu bildiren Talat, "İş müzakerelere kaldı. Müzakerelerle kriterler belirlenecek. Yani kimler için tazminat, kimler için iade, hangi statüdeki mallar hangi statüdeki kişilere iade edilecek ve hangi koşullarda takas gerçekleşecek bunlar kriterlere bağlanacak ve oluşacak olan bağımsız mülkiyet komisyonu da bu kriterlere bakarak karar verecek" diye konuştu.
"GARANTÖRLÜK ENGELLEYECEK KONU DEĞİL"
Talat, garantörlük konusuyla ilgili de garanti anlaşmalarının uluslararası nitelikte olduğunun ve değişiminin ancak taraf devletlerin onayıyla mümkün olacağının unutulmaması gerektiğini vurguladı.
"Kıbrıs sorununun bütün yönleri çözüldükten sonra, yani toprak ve mülkiyet de dahil olmak üzere, yönetim, güç paylaşımı, ekonomi, tümü sonuçlandıktan sonra, uluslararası bir konferansla ele alınacak olan garanti anlaşmalarında sanıyorum Kıbrıs sorunun çözümün engelleyici bir sonuç ortaya çıkmaz" diyen Talat, Kıbrıslı Türkler olarak garanti anlaşmalarının devamını istediklerini ifade etti.
Mehmet Ali Talat, "Kıbrıslı Rumlar bakımından Türkiye'ye karşı ciddi bir güvensizlik vardır. Belki 1974 Barış Harekatı'ndan kaynaklanan bir güvensizliktir. Sonuçta onlar da kendilerini daha da güvende hissedecekleri bir çözüm şekli aramaktadırlar. Dolayısıyla bütün bunlar değerlendirilecek ve nihai sonuca varılacak. Ben garanti anlaşmalarının Kıbrıs sorunun çözümüne engelleyecek bir konu olduğunu düşünmüyorum" diye konuştu.