Sanıyorum işi gücü ona gore planlayıp haftada birkaç kez yazmanın tam zamanı şimdi. Yazıp anlatabileceğimiz çok konu geliyor aklıma.
Bugün de aklımda birkaç konu var. Bunların birtanesi aylardır ne zaman yazarım diye düşündüğüm adı Kripto para cinsleri olarak duyulan ama halk arasında öncelikle Bitcoin dediğimiz para türleri. Nedirler? Ne anlama geliyorlar? Arkasında kim var? Neye göre artıp azalabiliyor değerleri? Biz bu para türlerine güvenebilmelimiyiz?
Bir başka konu da herkesin de derdi veya mutluluğu olan döviz krizleri. Neye gore artıyor neye gore azalıyor bu dövizin kuru (değeri), kimler mutlu oluyor artmasından kimler mutsuz oluyor. Ne bekliyor insanlar paralar arası dengeden ya da dengesizlikten.
Bu arada hayat devam ediyor ve kendi içimizde de ekonomimiz yaşıyor, yaşatılıyor, kimileri çok umutlu kimileri de umudunu yitirmiş ekonomiden. Ama şu kesin ki mutlu olan yok herkes mutsuz ekonomiden. Umutlu olan da umudunu yitiren de…
Yine de bu yazıların arasında gidip gelirken her biri çok detaylı konular aslında. Sayfalarca yazılar yazılabilir. Ben de hepsinden birşeylere değinmek isterdim bugün. Bir giriş yapalım konulara yavaşça. Detaylandırma önümüzdeki yazılara kalsın. Ama son konudan başlayıp önümüzdeki konuları haftaya bırakalım. Daha detaylı yazıp irdeleyelim istedim.
Önce kendi içimizden başlayalım. Nasıl yaşıyor bizim ekonomi bu aralar? Izleyerek…
Evet cevabımız izleyerek. Neden izliyoruz? Çünkü ekonomiden anlayan insanları yok işin başında. Ekonomi işi her iş gibi deneyim gerektirir. İyi politikacı olabilirsiniz. Kendi parti içerinizde kendi oy veren seçmeninize iyi bir lider de olabilirsiniz. Ama iş çok da kritik olan ekonomiyi yönetmeye gelince iş deneyim ister. Peki bizim ekonomimizin başındaki kişi anlıyormu bu ekonomiden? Kesinlikle hayır. Okuduğu bölümü eleştirmek değil amacım veya onun kişiliğine de saygısızlık yapmak değil bu yazıdaki amacım. Adam İlahiyat Fakültesi mezunu. Kendi özel şirketi olup ticaret yapmaya çalışmış bunca yıl. Çalışırken de birçok ülkede ilişkiler kurmuş ve İlahi eğitimi üzerine İşletme konularında Yüksek Lisans derecelerinde eğitimler almış. Ne kadar farklı bilim alanları aslında , İlahiyat üzerine işletme eğitimleri… İlahi bir bakış…
Peki Ekonomi ile ilgili işin başındaki kişi gibi bu isle ilgili bir başka işin başı kim? Yani Maliyenin başı. Ordaki kişi de İşletme okumuş ama Devlet çalışanı olmuş. Sivil Savunma konusunda uzman olmuş. Siyaset yapış. O da iyi bir siyaset adamı olabilir.. Ama bu iki iş farklı bir iştir. Alanında uzman insanlar ister. Başkasının verdiği parayı bile idare etmek bilgi ve tecrübe ister. Sonra ne olur biliyormusunuz? Çok güzel bir atasözümüz var. Bir torba arpayı iki eşşeğe pay edemedi derler adama…
İş o kadar ciddi ki, hayat devam ediyor, Devlet yönetiliyor, özel sektör dibe vurmuş çırpınıyor, yaşamak istiyor, yöneticiler ciddi ciddi kararlar alıyor. Bir de bakıyoruz o özel sektör gidip iş yapacağı dairelerde personel bulamıyor. Devlet daireleri yarı sayıdaki personel ile işliyor. Tam kadro olsalar bile işler hantaldı zaten. Aylardır açıp kapatıyoruz bu sektörleri ama onların sonuç alacağı daireler…
Olmadı be arkadaşlar. 5 metre kare başına 1 kişi olabiliyorsa o devasa odalarda işe çağırın memuru. Özel sektör her türlü riski alsın, çalışsın, hertürlü devlet bütçesine katkı yapacağı ödemelerini yapsın ama devletten beklediğini alamasın…En yüksek ita amirlerine bıraktık ya işleri.O ita amirlerine şunu da sorun. İşler aksıyormu? Cevap nre olursa olsun dönün birde en iyi müşterinize özel sektöre sorun.
İşler aksıyormu? Aldığınız cevap ne kada omurunuzda olur bilemiyorum ama, özel sektörün her sektörünün işini aksattınız. Batırdınız. Batmayanı da batırmak istiyorsunuz gibi davranıyorsunuz. Kendi ayaklarınıza kurşun sıkıyorsunuz aslında.