Taner Ulutaş yazdı

Taner Ulutaş yazdı

Memleket ‘Ala fıcırık toz duman’

Memleket lastiği ekris yapmış ‘Tomofil ‘ gibi yampuri gidiyor. Bir taraftan millet zam kazığı altında ‘Uyy anam’ derken, diğer taraftan yaşananlara baktıkça bunları yaşatanlara ‘Hava olsanız nefes alanın nokta nokta’ diyor.

DÜTLERE KATLANMAK SANDALYENİN İŞİ!.

Kıbrıslı’nın kendine has bir sözü vardır. Çok canı sıkıldımı, ‘Popaza gelen babatyayada gelsin’ der. Ve sanırım insanımız o noktaya geldi. Ormanı küle döndüren yangına ve o yangının çıkmasına neden olanlar ile orman arazisi içerisine ev yapanı görmezden gelenler için dütlere katlanmak sandalyenin işi bizim değil diyerek isyanını dile getiriyor.

BÜYÜK EFENDİLER İZNİ OLMAYAN YERDE VİSKİCİKLERİNİ YUDUMLADILAR

Memleket sanki sahipsiz. İsteyen istediği yere izinsiz evini kuruyor. Denetim ve cezai müeyyide hak getire olunca, Ormanmış, iskele’de olduğu gibi halka ait plajın üzerineymiş, dere yatağınaymış evini villasını konduruyor. Adam hem manzara olarak, hemde güzellik olarak  KKTC’nin en özel yerine bir değil iki ev birden yaptı. Şirro’sunu götürdü, ev yaptığı yetmezmiş gibi evlerin etrafını da genişleterek, kendine hatırı sayılır büyüklükte bir alan tahsis etti. Oralarda, davetlerde bulunarak, bazı büyük efendileri yedirip içirdiği söyleniyor. Bu efendiler izni olmayan yoldan geçtiler. İzni olmayan evin bahçesinde rakıcıklarını veya viskiciklerini yudumladılar. Mangalda pişen eti ohhh diyerek mideye indirdiler. Yangın çıkınca da (oralara uğramayan siyasileri tenzih ediyorum) izinsiz olduğundan haberimiz yoktu. Ben izin vermedim açıklamalarının binini bir paraya satışa çıkarttılar.

SUÇLUYU AYAĞA KALDIRAMIYORUZ

Suçlu ayağa kalk denilince Mülki idare amirleri izni ben vermedim diyor. Mağusa Kaymakamı hangi ev. Nerde diye soruyor. İskele Kaymakamı ben izin vermedim. Orada ev olduğundan bile haberimiz yoktu diyor. Orman Dairesi Müdürü, yangın esnasında esip, kesip doğrarken, evin ormanlık alanda ne işi var durumu ortaya çıkınca, sukut altındır. Sus müdürün, söz kimsenindir durumuna yatıyor.

CEZAEVİ YOLU GÖRÜNÜNCE NE HİKMETSE HASTA OLUYORLAR

Her zaman dürüst olduğunu dile getirdiğim Tarım Bakanı Dursun Oğuz burada da kendini göstererek 4 gün inmediği dağdan inerek suçluların ceza alması için konuyu mahkemeye taşımak için kolları sıvadı. Başsavcılık, polisin hazırladığı dosyayı mahkemeye götürdü.  Ve  Ormanlık araziye izinsiz ev yapan. İzinsiz yol açarak oralara kayıtsız izinsiz kepçe götüren Halil Kartal’ı yargı huzuruna çıkarttı. Ama bankaların batmasında suçlu bulunup hapislik cezası alan bazı bankacıların cezaevi yerinde evlerinde hatta İstanbul’da gezindiği örneğinde olduğu gibi ne hikmetse Halil Kartal’ın da anjiyo olması tuttu.

GARAMUZA  LİSTEDE KİMLER VAR BİLİNMİYOR

Geçtim, yazdıkları ve söyledikleri ile yalnız Ortadoğu’nun değil, dünyanın güçlü ülkeleri arasında gösterilen Türkiye’nin ‘Milli Güvenliğini’ tehlikeye atanlar listesine Sol Harekatin genel sekreteri Abdullah Korkmazhan’da katıldı. Ali Bizden, Ahmet An, Okan Dağlı ve Ali Kişmir gibi G 82 tahtında o da Ankara Esenboğa Havaalanından, geri çevrildi. Aslında kabahat bu arkadaşlarımızda, yahu Türkiye hükümetini ve Erdoğan’ı devirmek için gizli ordu kurarken, dikkat edin dışarı sızıntı olmasın demiştik. Ağızları tutmadı ve ‘Sivil ihtilal’ ortaya döküldü. Kara Liste’de kimlerin olduğu bilinmiyor. Ama Milli güvenlik düşmanarı çok. Arabın dediği gibi dur bakali ne olacak diyelim.

AKARYAKIT TEDARİKÇİLERİNE KİM DUR DİYECEK?

KKTC’de ortalık alafıcırık toz duman dedikya. Yüz vere vere, astarını da isteyen Akaryakıt tedarikçileri, bu defa bayilerini yani benzincileri hedef alarak, fol yok yumurta yokken veresiye günlüğünü 15 günden 7 güne çekti. Yahu bu insanların veresiye verdikleri şirketler var. Bu şirketlerin araba filoları var. Bunlarda o şirketlere 15 değil benim bildiğim birçok şirkete, bir aylık süreler ile akaryakıt verirler. Sen, şak diye sünnetçinin pipiyi kestiği gibi bu insanlara süre kesersen, bu insanları çok zor durumda bırakırsın. Bence hükümet iniş aşağı free feel stop basmadan giden, istediğinde daha doğrusu akaryakıt pahalı olacağında bayisine akaryakıt vermeyip hep bana yine bana düşüncesinde olan.  Aklı kestiğinde kar yüzdelik marjlarında indirime giden bu  iki şirkete sandıktaki yüzünü de artık göstermelidir. Üçüncü bir tedarikçiye daha izin verilerek bunların dizginlerini artık tutmalıdır.

EL SEN’DE İSTİFA SESLERİ AYYUKA ÇIKTI

Sanırım bir depremde dün Elektrik Dairesinde oldu. Çalışanlar, kendi muku ile bile kavga eder dedikleri El Sen Başkanına ‘Yeter Artık’ deyip resti çekti. Zincire vurulmuş küfürlerimizin kilidiyle oynuyorsun. Yapma dediler ve sendikayı basarak ‘İstifa’ sesleri ile yeri göğü inlettiler. Kıb-Tek ülkenin önemli bir kuruluşudur. Kararlar, gece içki masalarında alınmaz. Yönetime göz dağı vererek kuruma yıllarını vermiş insanlar, Güzelyurt’a, Mağusa’ya sürülmez. Hele hele kurumun önemli kademelerinde görev almış, deneyimli kadın-erkek çalışanların intikam uğruna sürülmesi hiç yakışık almaz.

BİR SENDİKA BAŞKANI İSTENMEDİĞİ YERDE DURMAZ

Yahu benim anlamadığım birşey var. Davetsiz yere zurnacı ile davulcu istenmeyen yere ise önlerine yemek atığı atılmasını bekleyen kedi ve köpekler gider. Bir oy fark ile seçilen sendika başkanı ne davetsiz zurnacı ile davulcu, nede kedi ile köpektir.  Seçildikten sonra çeşitli defalar genel kurula git çağrısını duymamazlıktan gelemez. İstenmediği yerde durmak bir sendika başkanına yakışmaz. Ne kadar o koltuk dondurmalı ekmek kadayıfı veya şekerlokum olsa da, elinin tersi ile o makamı itmelidir. Hele hele sağlığına artık zarar veriyorsa, bin beytambal galsın böyle koltuk deyip ceketini astığı yerden alıp gitmelidir.

Kendi uşağunu da aç bırakmış

İsmet Paşanın oğlu Erdal İnönü,

bir seçim mitingi için Rize'ye gider.

Kürsüde konuşan ince zayıf uzun boylu İnönü'yü gören Temel sorar:

- Habu konuşan adam da kimdur?

Derler ki: İsmet İnönü'nün oğlu Erdal'dır!

- Uy desene Paşanun çok günahını almışuz.

Rahmetli II. Dünya Savaşı yıllarında bizleri çok aç bırakmıştı.

Baksanıza ne kadar adaletli davranmuş,

 kendi uşağını da aç bırakarak ne hale getirmiş!