KKTC sorunsuz, sapına kadar devlet mi dediniz?
KKTC olarak, yaşar ne yaşar ne yaşamaz modundayız. KKTC ‘Gadimici’ siyaset erbabına göre, bağımsız, bağlantısız egemen bir devlettir. Tabi ben dahil, KKTC’de yaşayan herkes, ‘Muhtarını’ bile kendi özgür iradesi ile seçemeyen devlet yerine, kendi ayakları üzerrinde duran, Anavatanı ile emir veren, emir alan ‘Yavru’ ‘Ana ‘ ilişkileri dışında ‘Kardeş’ ilişkileri içinde yol alan bir devlet istiyor.
BİRİ ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GİRİYOR DİĞERİ GERİ GÖNDERİLİYOR
Devlet dediğimiz yapının temel taşlarından birisi saygınlığıdır. Kıbrısın aydın, demokrat, çağdaş insanları, Türkiye sınırından içeri sokulmazken,Türkiyenin, vukuatlı mafia bozuntuları, neredeyse ülkeye kırmızı halı serilerek ‘Sorma Gir Hanına’ dönüştürülen KKTC’ye, elini kolunu sallayarak giriyor. KKTC’nin diplomatik pasaport sahibi eski Milletvekilinin yanısıra, eleştiri yapan gazetecisi, düşünürü havaalanından geri gönderiliyor. Ama egemen devlet lafını ağzından düşürmeyenler, gıkını bile çıkartamıyorsa, o noktada saygınlığın temelindeki taşlar yerinan yeksan olur.
DEVLET BAZI OLMAZSA OLMAZLAR İLE DEVLET OLUR
Bir devlet, 5 bilemedin 6 olmazsa olmazın oluşturduğu kırmızı çizgi sonrasında devlet olur. Devletin, Bayrağı, parası, halkı, toprağı, Milli Marşı ve kendisinin idare edeceği kurum, kuruluş ve daireleri olmalı. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Bayrağımız var tamam, ama parası, Milli Marşı ve kendi parası varmı? Merkez Bankası, hesapta KKTC’nin, ama Türkiye’den gönderilen başkan ve yardımcısı tarafından yönetiliyor. Kıbrıslı Türk, kurmay Albay olsa bile patates ve domates almadan sorumlu komutandan öte iş yapamıyor. Kendi Mücahit ordusunda bile son basamağa çıkamıyor.
TOPRAĞI DAVALIK, BİZLER BESLEME
Toprağı kan döktük aldık bizimdir martavalının aksine, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinde davalık. Kıbrıs’ın yarısını elinde tutan Türkiye’nin idarecisi, FIR hattını kullanan yabancı uçaklardan 5 milyar Euro, KKTC merkez bankasındaki milyarlarca TL munzam komisyon paralarını Türkiye Merkez Bankasında nemalandırrken bizlere ‘Besleme ‘ diyebiliyor.
BÖYLE DEVLET OLUNACAKSA ÇEKİN FİŞİ BİTİRİN İŞİ
KKTC’nin en saygın kurumu Anayasa Mahkemesinin yasalar çerçevesinde aldığı bir karara, KKTC sanki Türkiye’nin bir İl veya İlçesiymiş gibi,Türkiye’nin en üst seviyesindeki makam, ne demek benim emrime uyulmayacak diye sert çıkış yaparak ben böyle istiyorum demeyi kendinde hak görüyor. KKTC’nin bir bakanına, neden bu çember yeşillendirilmedi. Bu defa geldiğimde yeşil göreceğim diyebiliyor. KKTC Başbakanına, misafir olduğu KKTC’de, senin kürsüde ne işin var. İn aşağı deme cesaretini buluyor. KKTC devletmi dediniz? Böyle devlet olunacaksa sorry bize Ört ki ölem modunda ‘Çekin fişi bitirin işi’ demek düşer.
RUM KUZEYDE ALIŞ VERİŞTE, KIBRISLI TÜRK TRODOS’TA AMA ATEŞ KES VAR
Rum, Kuzeyde Arastada mevzi altındaki dükkanda alış verişte. Girne limanda balık yerken rakı içiyor. Mağusa’da gezmedik yer bırakmıyor. Kıbrıslı Türk ise Güney’de Limasol ve Larnaka’da sahilde KEO birası içerken, Trodos’da kar topu oynuyor. Ama KKTC Anayasasına 50 yıl önce konulan 10. maddeye göre ‘Ateş Kes’ var deniyor. Yani savaş devam ediyor ve şimdi SİS Fire noktasındayız demeye getiriliyor. Hadde ordan diyesim geliyor. Ama terbiyem buna müsaade etmiyor.
MÜDAHALESİZ MUHTAR BİLE SEÇEMİYORUZ
Bağımsız, bağlantısız egemen devlet dediğimiz KKTC’de, AKP’nin oluşturduğu ekipler, her seçim zamanı buralarda üs kurarak buraları babalarının çiftliğiymiş gibi gezip seçime etki etmek için dolaşıyor. Özellikle İskele-Karpaz bölgesinde tıklamadık, ziline dokunulmadık kapı bırakmıyor. Kendi memleketimizde ‘Muhtar’ bile müdahale olmadan seçemiyoruz. Ve bu yapıya biz devlet diyoruz. Zaten bende Astronotum. Ve Mars’a ilk ayak basan insanım.
KANSER HASTALARI BİLE İLAÇ BULAMIYOR
Bir devlet insanının sağlığını en üst katmanda tutmalıdır. Bizim devlette ise zaman zaman aspirin bile bulamazsınız. Kanser hastaları ilaç ararken başınızın çaresine bakın deniyor. Sağlık dünyada en önemli şeydir. Devletler vatandaşlarının sağlığı için dünya kadar para harcıyor.Türkiye’den gelen YDÜ hastanesinde beleş bakım sağlanırken Kıbrıslı Türk bu olanaktan para yok gerekçesi ile yoksun kalıyor.
ADALET ABLAYA BİLE SİNİRDEN KALP KRİZİ GEÇİRTTİLER
Bir devletin en önemli ve üzerinde titremesi gereken şey Adaletin sağlanmasıdır. Bizde eskiden mahkeme tebliğleri imza karşılığı yapılırdı. Ancak icra memurları sayı anlamında yetersiz kaldığından, tebliğler Allah’a emanet davalının ya kapısına yada bahçesine bırakılıyor. Yağmurmu var? Rüzgarmı uçurdu? Tebliğin davalının eline geçip geçmediği kimsenin umurunda değil. Böyle olunca, davalının haberi olmadan aleyhine karar verilebiliyor. Bundan da haberi olmayan davalı,daha sonra aleyhine çıkartılan ‘Mazbata ‘ nedeniyle adına, mahkeme emrine riayet etmedi denilerek, dünyada artık hiçbir ülkede yapılmayan bir uygulama sonrasında ticari borcundan dolayı hapsediliyor. Polis Avukatların tahsilatçısı konumuna sokuluyor.
Bu yetmezmiş gibi bir ara, bir yasa çıkartılarak, borçlu bir başkasına ait taşınabilir bir malı kullanırken görülürse, icra memuru borç ile ilgi ve alakası olmasa bile o başkasına ait taşınır mala da el koyabilir kararı alınmıştı. Şimdi bu saçma sapan işlerin yapıldığı yerdeki idareye siz devlet mi diyorsunuz?
ÇUKURLAR İLE DOLU YOLLARDAN SEYRÜSEFER HARCI ALINIYOR.
Yollar çukurdan geçilmiyor. Çukurlara düşen arabalarda ön düzen kalmadı. Ama bizi yönettiğini zannedenler, bu yollar için vergi alıyor ve yol vergisini her yıl artırmadan duramıyor. Arabanızın canına ot tıkayan o yollar için seyrüsefe harcı ödemediğiniz zamanda vatandaş katmerli ceza ödüyor.
DEVLET TL ÖDERKEN BAZI KAMU KURULUŞLARI DÖVİZ İLE İŞLEM YAPIYOR
Tüccarın, akaryakıt ve gaz tevziatçısının, yedek parçacının, döviz çıktı mazaretinin arkasına sığınarak istediği gibi fiyat uyguladığı, ama yetkili birisinin ne yapıyorsun be efendi demediği bir devlette, bunların ellerinden kaçan da kurtulamıyor. TL olarak maaş ödenen ülkede, gümrük Stg. Para birimi üzerinden, ana keserken, baba doğrayarak tahsilat yapıyor. Türkiye’den bile getirilse, getirilen mala döviz üzerinde para ödemek durumunda kalıyorsunuz. iş yeri kuracaksınız. Veya başınızı sokmak için ev yapacaksınız, elektrik bağlanması için döviz kurundan direk, saat, kablo şu bu derken hatırı sayılır büyüklükte bir parayı ödemeniz gerekir.
KAMUDA ÇALIŞAN İKİNCİ İŞ YAPAMAZ MIŞ!.
Telefon koymak isterseniz hiç uğraşmayın. Çünkü o iş aylar yıllar ister. Kamuda çalışan İkinci iş yapamaz deniliyor. Ancak orada çalışanlar önce kendi işlerinin işini zaman kalırsa telefon dairesinin işini mesai saatlerinde yapıyor. Bilinmeyen numaralarda çalışan, bir gece nöbet tuttuğu için 3 gün izinli sayılıyor. Doktor hem hastanede hemde kendine ait klinikte hasta kabul ederken, kendi özel kliniği olan ve hastane ile bağlantısı olmayan doktora da soğuk su ikramı yapıyor.
Hayvan üreticisi, çiftçi, narenciye üreticisi ve sebze üreticisi evin nafakasını çıkartmak için uğraşırken, Memur, polis, kamuda işçi hem memurluğunu yapıyor hemde hayvancılık ve çiftçilik yapıyor. Sorulduğu zaman eşim yapar diyor. Yağmur fazla yağınca ekin çürüdü, yağmayınca kuraklık var diye devletten katkı alıyor. Bu devlette memur ikinci iş yapamazmı dediniz? Kısacası ‘Annem köfteler’ deme noktasındayız. Nasıl devlet ama!..
Bifteği Nasıl Buldunuz?
Garson bifteği güçlükle kesmeye çalışan müşteriye pişkin pişkin gülerek, sorar:
- "Nasıl buldunuz?"
Müşteri yarı kızgın, yarı alaylı:
- "Bizim meslekte buna birinci kalite denir."
- "O halde siz kasap olmalısınız."
- "Hayır, kösele tüccarıyım"