Sahibine Mesajlar
Sn. Hüseyin Angonemli, 70’li yıllara merdiven dayayan ruhu genç bir siyasetçi olarak, seçim için kolları sıvadığın söyleniyor. Bu karda kışta, bir dağ evinde kuzu kesmiş ve çağırdığın 30 kişilik gruba ziyafet çekmişsin. Hüseyin ağabeyciğim, sen hiçbirşey yapmasan bile elini kolunu sallayarak yine seçilirsin. Bu yeme içme işine çok hız verme ve kilo işine de dikkat et. Ayşaba, Hüseyin gardacığımın, belki giydiği elbise değil, ama taşıdığı karakter kalitelidir dedi. .
**
Sn. Ünal Üstel, Sağlık Bakanlığını, Ali Pilli’ye devrederken, 4 oktavdan ses kirliliği yaratmamanız, tepki sınırına yaklaşmamanız, mütevazı davranmanız sanırım takdir topladı. Ve listede, Kutlu Evren’in ardından, sizi ikinci sıraya yerleştirdi. Aldırma senin için laga luga edenlere, severmiş gibi görünüp orta parmağını gösterenlere. Hayat dediğin iki kelime sevip takdir edip gelene hoş geldin, beğenmeyen güle güle felsefeniz sanırım sandıkta itici gücünüz olacak. Hayırlısı diyelim.
**
Sn. Mehmet Eziç, KKTC ekonomisine katkı koyan özelde Eziç Restoranlar zinciri, genelde tüm işletmelerin, bir yılda %137 artan LPG ve diğer zamlar sonrasında ayağına gulle, cebine de zip dikildi. Sizin de belirttiğiniz gibi bizi yönettiğini zanneden emir erleri ordusunun seçimi batsın. Halkın ve işletmelerin 365 günün her dakikasında Milletin ahını alıyorlar. Sn Eziç, bunların yaşam kalitemizi yükseltme politikası bu ise, bıraksınlar kalsın, ben almayım. Gaz yapıyor da.
**
Sn. Olgun Önal, bankalar birliği Genel Başkanı olarak, Erdoğan’ın “Kur getirisi mevduat kazancının üstünde ise aradaki farkı vatandaşa ödeyeceğiz, stopaj vergisi olmayacak” açıklaması sonrasında, ne ba ama biz ‘Evredomuyuz’ imasında bulunarak bu uygulamanın KKTC’deki bankalarda da yürürlüğe girmesi için talepte bulunacağınızı belirttiniz. Sn. Önal, girişim ve söylemleriniz güzel. Ancak bir vilayete dönüşen ve emrin demiri kestiği, muhtariyetin bile bırakılmadığı buralarda, göbek bağını çözmeden tüm bunları nasıl başaracağız dersiniz?
**
Sn. Selçuk Bozkurt, AcryStone Ltd Direktörü olarak, Dövizin eline göre bulduğu TL’yi tokat manyağı yaptığını, dansöz Asena gibi durmadan kıvıran fiyatlar nedeniyle, ne yeni ürün fiyat listesi yapabildiğinizi, nede ham madde fiyatlarını dengeleyebildiğinizi belirttiniz. Telefonların bile bu işe isyan ettiğini grev varmış gibi kimsenin kapıdan içeri girmediğine, tehlikeli borç batağında boğulma ile yüz yüze kaldığınıza vurgu yaptınız. Selçuk gardaş, Anamıza duyduğumuz gizli aşk bu. Havaalanından geri çevrilmemek için söyleyemeyiz derdimizi hiç kimseye.
**
Sn. Mebrure Tahir Altuğ, ömrünü meclisin ceylan derili koltuklarında geçirmeye adayan bazı Milletvekillerine, be efendiler Milletvekilliği meslek değildir. Yeteneğin ölçülerinde yaparsan yaptın. Yok yapamadın mahalleye gitmesini bileceksin diyerek ömür boyu Meclis koltuklarında oturmanın olmayacağını belirttiniz. Mebrure hanım, kolay değil işte, meclisteki koltuk aşkını bir çırpıda silemiyorsun. Seçimin sığ sularında çırpına çırpına, rüzgarına çarpıla çarpıla bu aşkı silmeye çalışıyoruz ama galiba yaya kalıyoruz.
**
Sn. Ceyhun Birinci, CTP Milletvekili Adayı olarak açıklamanızda “Kesinlikle Federal çözüm’ ve tokat manyağı olan TL nedeniyle, güneş görmüş margarin gibi eriyen alım gücünün yükseltilerek, özel ve kamuda maaşların dövize endekslenmesi gerektiğini belirttiniz. Tabi muhtariyetin kafasına vurulmaz ve bir yerlerden emir gelmezse Euro’ya geçiş olabilir. Da, göbekten bağlı olan birisi göbek bağını çözmeden koşmaya kalkarsa, Bilek burkulur. Diz döner. Lif atar. Doktorum, denize düşünce insan boğulmaz. Ancak mücadeleyi bırakırsa o zaman boğulur.
**
Sn. Mürüde Çelikağ, TDP İskele Milletvekili adayı bir akademisyen, bir doçent ve yalnız KKTC’de değil. Uluslararası alanda sayılı çelik konstreksiyon ustası olarak, KKTC gemisinin rotasız, plan ve programsız seyrettiğini dile getirdiniz. Başta sağlık, ekonomi, eğitim ve çevre olmak üzere, buz gibi hayaller, şekerden mamül evler vaat edenlerin, seçildikten sonra buzdan hayallerimizi suya, şekerden evlerimizi de akideye dönüştürdüklerini ima ettiniz. Sn. Çelikağ, gölgesiz dımdızlak ortada kalmak istemiyorsak hangi ağaca sarılacağımıza sanırım iyi bakmamız gerekir.
**
Sn. Sadık Gardiyanoğlu, yıllardır UBP Lefkoşa İlçe Başkanlığını yapmanız, birçokları gibi yağmur yağdıktan sonra ortaya çıkan ‘Gökkuşağı’ gibi yedi renge sahip olmamanız ve herkesin nabzına göre değil insanlığına göre şerbet verdiğin için kazanacaklar listesinin üst yerinde yer bulanlardansın. Sevgili Sadık, Herkesin diş fırçası vardır ama onu düzenli olarak kullananlar azdır. İşte akıl, zekâ, yetenek de bunun gibidir. Eh bunlarda sende fazlasıyla olduğundan dolayı bir kedim var diyerek evde dört enden ayaklarını uzatarak rahatsın.
**
Sn. Kubilay Özkıraç, özerkleştirme değil özeleştirme çabası içine girenlere İşooo mavro yerimo boşuna gayret sarf etme. Bu yokuşu çıkmazsın. Kıb-Tek’i batırmak için cebinde akrep olan ‘Cimriler’ oyununu, kamu olarak oynamaktan vazgeçin. Çinliler barutu icat ederek patlatma uzmanı olduysa, bizde ‘Makası’ icat ettik ve kesme uzmanı olduk. Kamunun borcu olan 107 Milyon Törkiş Lirayı, toslamazsanız, fazlalıklarınızı değil, elektriklerinizin kafasını bumburo keseceğiz dedin. Gatriyaba, özelleştirme kötü sonla mı neticelendi? Öyleyse efendiler bunu tecrübe hanesine yazsın ve sussun dedi.
**
Sn. Kasım Uluçaylı, insanların kimisi para etmeyecek kadar değersiz, kimisi paha biçilemeyecek kadar kıymetli. Ama, Temiz Ada topluluğu ile çevre her şeyden daha kıymetli ve değerlidir felsefesi ile temizlenmedik sahil bırakmamanız takdir toplamanıza neden oldu. Çevreye olan duyarlılığınız, Y.Boğaziçi Belediyesinin desteği ile bölgeye yönelik temizleme operasyonunuz Y.Boğaziçi Belediye Meclisi adaylığı teklifi gelmesine neden oldu. Sn. Uluçaylı, güzel iş yapan ve söz söyleyen, kimseden kötü söz işitmez. Ve sabrederek muradına eren Derviş gibi muradına erer.
**
Kadıköy – Beşiktaş vapuru
İstanbul’da sarışının biri hayattan o kadar bezmiş ki kendini boğazın soğuk sularına bırakarak hayatına son vermeye karar vermiş. Boğaziçi köprüsünden geçerken arabasını durdurmuş, bariyerlere çıkmış ve titreyerek az sonra kendisini bu çekilmez hayattan kurtaracak olan sulara baka baka ağlarken yanına genç ve yakışıklı bir genç gelmiş.
Genç ona acımış ve sarışının ellerini tutup "Bak, yasaman için çok neden var.Yarın sabah gemim Amerika'ya gitmek üzere demir alacak. Eğer istersen, seni de çaktırmadan gemiye alıp saklayabilirim. Sana hem yemek getiririm hem de sana çok iyi bakarım." demiş.
Sarışın bakmış kaybedecek bir şey yok; belki de Amerika'ya gidip yeni bir başlangıç yaparım umuduyla denizcinin teklifini kabul etmiş. O akşam denizci genç onu gemiye almış ve filikalardan birine saklamış.Her gece sarışına üç sandviç ve bir meyve getiriyormuş, sonra da sabaha kadar sevişiyorlarmış. Bir kaç gün sonra, kaptan rutin kontrolleri sırasında sarışına rastlamış. Orada ne aradığını sormuş. Sarışın da "Ben bu gemideki denizcilerden biriyle anlaştım. O bana her gün yemek getiriyor ve Amerika'ya gitmemi sağlıyor. Ben de onun benimle sevişmesine izin veriyorum." demiş.
Kaptan,
"Seninle seviştiği kesin küçük hanım da .... Bu Kadıköy-Beşiktaş vapuru".