Sahibine Mesajlar
Sn. İzlem Gürçağ Altuğra geçtiğimiz gün eşimin röntgeni için hastane gittik. Poliklinik tarafında kayıt yapan erkek bir çalışan, beklentinin aksine bizi güler bir yüzle karşıladı. Ana binadaki bölüme gittik yine orada bir bayan memure, buyurun hemen röntgeninizi çeksinler deyince .şaşırdık. Ama esas şaşırmamız, 3-5 saatte hastaneden zor çıkarız derken, bütün bu işleri yarım saatte halletmemiz sonrasında oldu. İzlem hanım, bazı kesimler son günlerde sizi eleştirmiş olabilir. Ama derici de çok beğendiği, severek işleme tabi tuttuğu deriyi daha güzel olması için yere sürekli vurur. Bu vurma sevgiden ve beğenmeden kaynaklanan vurmadır. Yola devam.
**
Sn. Narin Şefik, gözümüz aydın. Yeni valimiz, pardon Büyükelçimiz Ada’ya vasıl oldu. Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan yürek ve niyettir der ünlü düşünürler. Yeni Büyükelçimiz, Baro eski başkanı ve bir Hukuk adamıdır. Eskiden mangal gibi yüreği ile güzel niyetlerini bir şiirin manzumeleri gibi dizer, TC yetkililerine de bunları söylerdi. Erdoğan’a rakip olmuş ancak dümeni iyi kullandığı görülünce kaptan yapılmış. Kaptan’ın, halkın kapsama alanından çıkmayan, hep number one olan ‘Yargı Transatlantiğini’ romörke çevirmesi için gönderildiği öne sürülüyor. Sn. Şefik, avuç içlerini Allah yalamanması için yarattı. Bazılarına bol bol yalamalar dileyelim.
**
Sn. Hasan Esendağlı, sabahleyin gözümü açar açmaz gazetelerin manşetine bakarım. Kumarhanede fiş çaldı. Arkadaşını bıçakladı. hırsızlık yaptı. Uyuşturucu operasyonunda yakalandılar haberleri Manşetlere çıkma alışkanlığı yaptı. Kan döktük aldık. Biz sizin babanızız. Biz ne dersek o olacak. Külliye olsun, parti başkanınızı değiştirme olsun biz yaparız.Siz uyarsınız. Değiştirme gücünüz de yok. Kıbrıs’ta Ankara tarafından müdahale edilemeyen tek kurum ‘Yargıdır’ onun hakkından da geleceğiz söylemi gına getirdi. İşimiz zor. Yargının kalesi düşerse sizin işiniz daha zor olacak. Sn. Esendağlı, sokak Kızı olalı 50 sene, sürtük olalı 2 yıl. Fahişelik mertebesine ne zaman erişiriz bilmiyorum. Bekleyelim görelim
**
Sn. Fatma Şemi UBP’de gerek UBP Genel Sekreteri, gerekse Başkan ile yetkili kurullardaki birçok kişi, sizi Mehmetçik Belediye Başkan adayı olarak göstertmek istiyor. Doktor olmanız ve bölge insanı ile ilişkilerinizin çok iyi olması partinizi sizin finiş çizgisini ilk sırada geçebileceğinizi düşündürdü. Ancak bağımsız olarak çıkacak olan iki UBP’liyi de yabana atmayın. Doktor hanım, yarın seçim stardı verildiğinde, beklenti içerisinde olanlar kapınızı çalarak destek verdiklerini söyleyecekler. Sadık, özü sözü bir bir arkadaş on bin arkadaşa bedelse bunların on bin tanesi de bir sadık arkadaş etmez. İnanırsanız bunların yalanları size Hanya’nın Girit’te, Konya’nın da Türkiye’de olduğunu gösterir.
**
Sn. Ahmet Sennaroğlu, belediyelere verilen katkı paylarının, hükümet tarafından ödenmemesi ve Büyükkonuk Belediyesinin maaş ödeyemeyecek konumuna sokması canınızı fena sıktı. Büyük harflerle, 7 desibetreden sarf ettiğiniz sözler fincancı katırlarını ürküttü. Büyükkonuk’taki züccaciye dükkanına girip, sizin koltuğu kırma hesabı yapılıyor. Belediye Başkanlığına bakarken ağzınız tatlılanıyor ama Bal demekle ağız tadlanmaz bilesiniz demeye getiriyorlar. Bizim Minikkuşlar, UBP içerisinde büyük bir kesimin, Ahmet’in kellesini ‘İsterüz’ dediğini söylüyor. Sn. Sennaroğlu, Rakipler zorlu. Günün sonunda lastik ekris yaparsa babamın adı hıdır, elinden gelen budur demeyesin
**
Sn. Cenk Harbay Seren- Sn. Ali Öğdü, biriniz bölgenin sevilen bir iş adamı, diğeriniz emekli subay. Bölge insanın değer verdiği kişiler olarak Mehmetçik Belediye başkanlığına aday olduğunuzu öğrendik. Partinizin gönlü başka birinde olduğu için sizi aday göstertmezse, bağımsız aday olarak sahnedeki yerinizi alacağınız söyleniyor. Yıllardır, ‘Güneş’in daha parlak yansıması için gecenizi gündüzünüze kattınız. Günü gelince yıllardır biz ayağımızdaki potinleri sizin için eskittik. Şimdi sıra sizde bize bir omuz verin diyerek dilekçeleriniz partiye gönderdiniz. Ancak isminizin altını değil üstünü çizerek üzerine birde düğüm attılar. Beyler, baktınız o düğüm çözülecek gibi değil, üstüne bir düğüm de siz attın. Bağımsız olarak katılacağınız seçimin bir kışı varsa sonrasında baharı da var.
**
Sn. Ahmet Serdaroğlu Kamu-İş Başkanı olarak hademelerin ekmeğine göz koyanların ağzına potinlerin ile girdin. Mevlana’nın bozuk olunca Maya, ne ‘Ar’ tanır, nede haya dediği noktada, kimin mayasının bozuk olduğunu isim bazında öğrenemedik. Sen adaletli dağıttığın hak nedeniyle ‘Hakkı’ dayının bile övgüsünü kazandın. Potin dağıtacağına keşke bozuk mayaları nedeniyle Ar ve haya eksikliğine uğrayanlara bu mavro yerimo kalsın ar ve haya dağıtsaydın.
**
Sn. Doğuş Derya, frensiz konuşanlara, cümle üretemedikleri için hakaret etmeyi alışkanlık haline getirenlere yönelik yaptığın yapıcı eleştirileri, onlar başka yerlerinden anlıyor. Ah be kızım, sen bayram haftası diyorsun ama onlar mangal tahtası anlıyor. Sen barış, laik ve demokratik bir düzen diyorsun. Ama laf onların bir yerinden giriyor, kalın barsaklarından kokulara bezenmiş olarak çıkıyor. Ve tabi anlama yetenekleri erozyona uğradığı için seni hedef tahtasına döndürmeye çalışıyorlar. Doğuş bak abim, sayfalar dolusu kelimeler döken insan/lar, inan senin bir cümlene bile değmez. Sen muhteşem müzik eşliğinde dans resitali sunarken, bazıları Acizmendiler gibi kafa sallayarak huuu müziği eşliğinde tepinmeyi tercih ediyor.
**
Sn. Mustafa Çaluda adamın karnına vurunca ah karnım derken son atılan yumruk sanırım karaciğere geldi. Ah arkam diyemeden koltuk altından kayıp gitti ve görevine son verildi. Ama hata senin be oğlum. Her seçim döneminde "UBP, UBP" diyerek milliyetçilikte mangalda kül bırakmazken, kalktın bir seferinde ‘Padişah çıplak’ dedin. Padişahta uyanıp gerçekten çıplak olduğunu görünce, emir erlerine alın bunun kellesini dedi. Ve kelle bumburo kesildi. Sevgili Mustafa, ne kadar güçlü olursa olsun güvenme insana çünkü ölür. Ölmezse daha güçlü karşısında kafasını emme basma tulumba gibi sallar. Güvenme ağaca çürür. Güvendiğin ve ‘Ulu bir Çınar’ gibi gördüklerin höt denince işte böyle çürür be abim.
**
Sn.Şener Elcil, uzun zamandan sonra katıldığın Damla Dabiş’in programında yine döktürdün. Gerçekleri birilerinin gözünün içine taaa ninnisine soktun. Misyonu buraları ‘Bedevi ‘ aşiretine çevirmek olanlara, balı niyeti olan değil kısmeti olan yer. Oda o kısmet yaratılırsa imasında bulundun. Ünlü düşünür Aristoteles’in zayıf, daima adalet ve eşitlik ister. Halbuki bunlar kuvvetlinin umurunda bile değildir demişti. Biz adalet isterken, sinirden Adalet ablayı bile öldürdük. Hocam milliyetçilikte mangalda kül bırakmayan insanların, köy kahvelerinde pahalılıktan, yokluktan, üretimdeki tıkanıklıktan ağlaşmaları noktadında içimden suratlarına "beter olun" demek geçiyor. Brütüsler olmasaydı, Sezar yaşıyor olacaktı.
**
Sn. Hüseyin Cahitoğlu, 17 Haziran 2022 tarinde başına geçtiğin İstatistik Kurumunun, hazırladığı hayat pahalılığı rakamını ve nüfusumuza yönelik açıklamaları gördükçe, inan sana ağzımız ile küfür etmiyoruz. Ama bir yerimiz ile katıla katıla küfür edercesine gülüyoruz. Devrim Barçın, ustalarına şirin gözükmek için eksik hazırladığın hayat pahalılığı rakamının eksikliğini gözüne soktu. Sonrasında nüfusumuzu 382 bin küsur olarak açıkladın. Ayşaba, yahu Hüseyin Cahitoğlu ovlucuğum hem Hipermetrop hemde miyopmu diye sordu. Çünkü görme yeteneğini kaybeden Metin Şentürk bile yollardaki arabaları, marketlerdeki insan kalabalığını. Luna parkındaki tokuşan arabalar gibi yer bulamadıkları için tokuşan tomofiller görürken onun görmemesi tuhaf bir göz doktoruna gitsin dedi.
**
Sn. Mustafa Yeşil, YDP’nin gözdesi olarak seni bakanlık bakanlık gezdiriyorlar. Sanayi Dairesi olmadı, Trafik Dairesi. O da olmadı Karayolları Dairesi. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmaz. Çorak topraktaki gönende karpuz yetişmez. Sanayi Dairesinde tavırların ile milleti küstürttüğün için bunun ceremesini YDP çekti. Trafik Dairesinde grevler ve eylemlerden YDP’de payını aldı. Şimdi sıra Karayollarına geldi. Allah’ın emri üçtür. Bir zahmet onu da halledersen üçleyeceksin. Fırına yemek salmadan önce 40 kere düşünüp 'ya elektrikler gidersa' gaylesi yaşarken, sayende şimdi yollardaki çukurların gölete dönüşeceği gailesi yaşıyoruz.
Fıkra
Merak ediyorum!..
İlkokula giden oğlunu karşısına alan baba, başladı nasihata:
-Bak oğlum!... Oku ve hayatını kazan..
Yoksa dilenci olursun.
-Dilenci mi?
-Evet dilenci!..
-Bunu daha önce söylesene baba!...
Bende okula bile gitmeyen bu zenginler,
bu kadar parayı nereden kazanıyor diye merak ediyorum.