Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Sn. Ersin Tatar, bir dergahta, tarikat mensupları ile beraber, def eşliğinde, ayin yapmanız çeşitli yorumlara neden oldu. Halbuki o yorumlara yapanlar sizin dergahta ettiğiniz duaları şehitler için yapmış olduğunuzu bilselerdi sanırım utanırlardı.Def eşliğinde etmiş olduğunuz dualar başka yönlere çekildi. Herne kadar o duada şehitlere etmiş olduğunuz dualar, def ve bismillah seslerinden duyulmasa bile içinizden ettiğiniz ‘Allah’ım bana cumhurbaşkanlığı koltuğunu nasip et duasını bizler hissettik. 30 Ağustos meydan muharebesi şehitleri ile diğer şehitler, etmiş olduğunuz duayı def ve yuuu seslerinden duymamış olsa bile laik cumhuriyetin mimarı Atatürk bunu duydu. Ve bak oğlum Ersin, ben bu tarikat ve dergahlar ile çok mücadele verdim. Şimdi bir koltuk için onlarıdürterek uyandırma. Bak kalkıp gelirsem o koltuğu neyse orasını duyamadım. Ama galiba kaba yerinin altından çekip alırım dedi. Sn. Tatar, KKTC’yi ve dünyayı bir telaş sarmış gidiyor. Batıda Cavit amca (Covit 19) telaşı. Doğuda göç ve insan gibi yaşama telaşı. Bizde ise koltuğu kaba yeri ile kim ısıtacak telaşı.

**

Sn. Sadık Gardiyanoğlu, açıklamanda, “Başbakan Ersin Tatar’ın çağdaşlığı ve laikliğine kimsenin leke süremeyeceğini” söyledin. Bir görüntü kullanılarak sosyal medyada Başbakan Tatar aleyhine ‘zikir toplantısına katıldı’ gibi algı oluşturulmaya çalışılmasının yanlış olduğunu belirttin.Şehitler için yapılan bir duayı bile siyasi çıkarları için istismar edenler bilmelidir ki kimse Ersin beyin çağdaşlığına, laikliğine leke süremez dedin. Sevgili Sadık, bütün yollar Roma yerine, ‘’Silihtara’ çıkar felsefesi bence duvara tosladı. Kaporta darmadağın. Evet Ersin Tatar’ın laikliğine kimse leke süremez ama mavro yerimo görüntülere de bunu birileri anlatsa diyorum. Birde, birileri, Tatar’ın etrafındaki bazı akıl hocalarına, be arkadaşlar Başbakana verdiğiniz bu akıllar ile zarar veriyorsunuz dese bence çok iyi olacak. Bak sevgili Sadık, birileri Tatar’ın seçim itibarıın onların sayesinde geliştiğini düşünüyor. Ve Gül’ün Tatar, dikenin onlar olduğunu unutuyor. Şimdi bana kim güIün, dikenin himayesinde yaşadığını söyleyebilir?Halbuki tam tersi, dikenin itibarının güIün himayesinde olduğunu artık anlamalıdır.

**

Sn. Fikri Ataoğlu,Başbakan Ersin Tatar’ın, ipin ucunu iyice kaçırdığını, 30 Ağustos Zafer Bayramı gibi anlam ve önemi büyük bir günde, Din İşleri Dairesi’ne bile bağlı olmayan bir dergahta ellerini açıp dualar ettiğini ve işinin Allah’a kaldığını söyledın.Tatar’ın Yasadışı Dergahta Amin Çekmesi sonrasında, adeta ne yaptığını bilmez bir halde, serseri mayın misali dolandığını dile getirdin. Ve değil Cumhurbaşkanı, değil Başbakan, parti başkanı olarak bile kalacağı şüpheli bir durum var ifadesinde bulundun. Fikri Başkan, başbakanın bunda hiçmi hiç suçu yok. Onu kandırdılar. Ancak onu kızma bana dedikleri değil, ne bağırın bana diyenler hiç değil.  Onu etrafında kraldan kralcılar kandırdı. Bas bu muz kabuğuna merak etme kaymazsın diyerek kandırdılar. Muz kabuğuna basınca düştü ve başını vurdu. Suç Tatar’ın çünkü 3 kuruşluk bazı adamlara 5 kuruşluk değer verdi. Kalan 2 kuruş ile işte böyle onu sürekli satıp, dünyaya rezil ediyorlar.

Sn. Erhan Arıklı, senin ile ilgili çok bilinmeyenli bir denklemi çözmekte zorlanıyoruz. Çok bilinmeyenli denklemin bir probleminde, Detay’ın yapmış olduğu ankette %8 bandında olduğunuz belirtiliken ve seçim çalışmalarınızda oyunuzun hafifte olsa bir yükseliş göstertmesine rağmen, Gezicinin yapmış olduğu ankette sanki seçim otobüsünüz tumba olmuş gibi %5 bandına indiğiniz gösteriliyor. Erhan başkan, sanırım bu suç senindir. Parmaklarınızın kaşınmasına karşın, badi parmağınız (İşaret parmağı) ile baş parmağınızı, bir birine sürterek parmaklarınızı kaşımıyorsunuz. Başkan, kaş, göz, kan ve damar herkeste bulunur. Önemli olan iyi niyettir. İyi niyetten yoksun olanlar boğazımızda düğümlenen hıçkırık gibidir. Ne aksırsak, nede öksürsek bunları söküp atamıyoruz. Gargara bile fayda etmiyor. Tek fayda başparmağı  badi parmağı ile kaşımaktır. Kaşı bak birilerini rahatlatınca senin de ne kadar rahatlayacağını göreceksin.

**

Sn. Serdar Denktaş, birilerinin başına taş olup düşüyorsun. Çalışmalara başladığının ilk günlerinde, daha herkes senin aday olduğunu doğru dürüst bile öğrenmeden, Detay’ın anketinde %6 bandına yerleşirken, çalışmalara başlayıp, birçok insanın sana kol kanat germesi sonrasında, Gezici’nin anketinde %3 bandında gösterilmen, Adalet ablayı bile kızdırdı. Hak ve hukuk timsali Hakkı dayıyı öfkelendirdi. Sürekli vicdandan bahseden Vicdan ablanın oklavıyı kapıp, birinin kafasını kırma noktasına getirdi. Sevgili Serdar, birileri senin, Sarayın bulunduğu Silihtar’da hısar üstünde büyüdüğünü her halde bilmiyor. Tek pirili için göz yaşları döktüğünü hatırlamıyor. Neron Roma’yı yakmış. Anasını satayım diyerek senin o pirili için sandıkları yakacağını ve ters yüz edeceğini herhalde bilmiyor. Öğrenecekler.

**

Sn. Ahmet Soyalan, K.Kaymaklı Cevat Sokak No 16’daki ev işgali sürüyor. Eve girip, eşyaları dışarı atan ve kapının kilidini değiştirdikten sonra burası benim diyen gendi gelene polis hala daha birşey yapamıyor. Mahkeme, Avukat şubu sizin polis Hüseyin efendiye vız gelir tırıs gidiyor. İşgalciyi evden çıkartalım dediği ev sahibine ve Avukatına, şimdi işim var demesi 500’ncü baskı. Tamam ben hazırım iki saat sonra gelin demesi 900’ncü baskı ve bu işi kökünden halledeceğim dedikten sonra Ferarri ile giden işgalciyi tahtadan yapılan el arabası ile takip etmesi, sanırım Best Seller oldu. Sn. Soyalan, bu ülkede güvenliğimiz ve evimizin korunması ile ilgili olarak polise güvenemeyeceksek kime güveneceğimizi söylermisiniz. Teksas’ın bir vilayeti oldu dediğimiz, ancak çoktan Teksas’ı geçtiğimizi gözlemlediğimiz KKTC’de, sanırım evimizi korumak, polis yerine artık bizlere düşecek. Ve o noktada,eğerişinceza kesmeye kalması halinde,sanırım hakimde biz savcı da biz olacağız.

**

Sn. Meltem Sonay, yapmış olduğun haberde, Sertaç Sonan ve Ömer Gökçekuş’un İngiliz Yüksek Komserliği desteğinde yaptıkları çalışma sonrasındaki raporlarında, Kıbrıs Kuzeyinde, yolsuzluk ile ilgil barometrenin neredeyse son limite vurmak üzere olduğunu dile getirdin. Bir başka deyişle, ‘’KKTC Ye Yememin Restoranında’’ birilerinin, çukur tabakları hınça hınç doldurdukları ima edildi. Artan rüşvetin büyük bölümünün kamuda gerçekleştiği öne sürülürken, kamudaki bir iş için bazılarının gumgumasına para düşmeden iş yapmadığı iddia ediliyor.  Sevgili Meltem, balık baştan kokar derler. İnanma. Deveyi havurdu ile götüren bazı siyasetçiler ile üst düzey bürokratlar tuzu da kokuttu.Bunlar dikiş tutmaz yaramız, tövbe tutmaz günahlarımızdırlar.

**

Sn. Narden Bingöl,Face Book sayfanızda, bir prof’dan yaptığınız alıntıda, hayatta en kızdığım şey, eğitimsizlik veya cahillik değil,O veya bu siyasi görüş değil, Hayatta en nefret ettiğim şey, Cahillerin Özgüvenidir.Bu öyle bir bela ki, ortaçağdaki Barbarlardan bile daha yıkıcı.Ancak yenilmeye ve kazınarak silinmeye mahkumlar içim rahat dediniz. Vallahi benimde en kızdığım şey kraldan kralcı olanların kraldan önde koşmalarıdır. Kraldan kralcı olanlar, günün sonunda kralın palyaçosu olur.Ki buda hiç güzel bir yansıma olmaz. Sn. Bingöl, sabah haberi sunarken, bazı gazetelerin manşet haberlerini sırf birilerine eleştiri yapıyor diye görmezden gelmeniz sanırım yayın ahlakına da uygun düşmez. O anlarda sesinizin minimum seviyesinde seyretmesi, soğuk su içtiğiniz ve sesinizin kısılmasına yoruluyor.Bakın, kanat vardır, Doğanı padişaha götürür. Kanat vardır Kuzgunu Ieşe götürür. Aman kanatlarınıza dikkat edin. Yağ ve grasoya bulanırsa padişahın huzuruna çıkmanız hayal olur.

**

Sn. Mehmet Özatılgan, tayinler, terfiler derken Lefkoşa Trafik Şübesinde sadece amir olarak hemen hemen iki kişi kaldınız. Her ne kadar tayinler ile oralarda eksiklik olmuşsa da, Mehmet Özatılgan, bir kişilik ordu gibidir. Bir çetenin sahte kazalarının ortaya çıkartılmasındaki başarısı, kazalarda kılı kırk yararak, adalet ablayı sinirden öldürmek yerine, havalara uçurarak memnun etmesi. Vicdanlı hareket etmesi nedeniyle, Vicdan ablanın yüzünde gülücükler oluşturması onun artılarıdır. Geçtiğimiz gün telefon direği tellerinin, normal mesafesinden aşağıya çekilmesinden dolayı yaşanan kazada, kılı kırk yararak, adaleti sağlaması, vatandaşın polise olan güveninin ve sempatisinin artmasına neden oldu. Asiye Teyze, hayat terfilerde ve takdirnamelerde belki Mehmet ovlucuğuma, gerektiği gibi yeşil ışığınıhiç yakmadı. Ama zaten o da başarıları ile kırmızıda hiç durmadıkki. Maşallah full çeken bataryası ile vatandaşın kalbindeki sevgi bölgesindeki kapsama alanından hiç çıkmadı dedi.

**

Sn. Ali Erdal Hacımullabir inernet gazetesi KIB-TEK’te yakıt ihalesinin sona ermesine rağmen bir türlü ihaleye çıkılmağını ve bu konuda size kıyak geçildiği imasında bulundu. Mors Ltd sahibi olarak ihalelere katılmasınızın yasaklandığını ancak sizin kızınız üzerine başka bir şirket kurarak ihalelere katılmaya devam ettiğini belirtti.Sn. Hacımulla, inernet gazetesinde yazılanlara aldırmayın. Mekke’ye gidip, elimizi zemzem suyu ile yıkayarak Hacı olmadık. Gör beni Göreyim seni Cumhuriyetinde, aşkın birkaç lafla başladığı, dudaktan dudağa beslenip, dokuz ay on gün sonra da baba diye seslendiği gibi, ihalelerde işaret parmağının ağır ağır baş parmağa sürtünmesi sonrasında başlar. Acapulco’da özel odada verilen yemek ile gelişir. Girne’de rezidans ile mutlu sona ulaşılır.

**

Sn. Mebrure Tahir Altuğ, sosyal medyadaki paylaşımınızda Tenis kortları açın Ersin Bey dediniz. Ha Kuran kursu, ha tenis kursu. Kuran kursu çok.Biraz da tenis kortu lazım ifadesinde bulundunuz. Mebrure hanım Tenis kortları için vakit henüz erken. Kuran Kursları devam ediyor. Kuran Kurslarından sonra Tarikat ve Dergahlarda zikirler sıradadır. Bunlardan zaman kalırsa belki Teniz kortları da açılabilir. Vallahi zincire vurduğumuz küfürlerimizin sürekli kilidi ile oynanıyor. Yapmasınlar kilit açılıyor diyoruz ama dinletemiyoruz.  Önceden türlü türlü, Ruh halimiz vardı. Bunlara baktıkça ne ruhumuz nede hali kaldı.

**

Sn. Serdinç Maypa, çok fesatsın. Sosyal medyada yaptığın paylaşımda, aa bakınız burada kimler de varmış diyerek Gençlik Dairesi Müdürümüzün resmini yayınlayaraktarikatın dergahında olduğunu dile getirdin. Yahu sizde ne fesatsınız. Hemen yanlıs  anlarsınız diyerek, Hasan beyin, bu yerleri ve bu şarlatanları, KKTC gençliğine şey edeceği için o yüzden orada olduğunu belirttin. Gerçekten çok fesatız Gençliğimize tef eşliğinde zikirin nasıl yapılacağını, eller açılarak duanın nasıl yapılacağını öğretecek insanları yerden yere vuruyoruz. Gerçekten çok insafsız olduk. Sevgili Serdinç, bazı insanların ayakkabı mağazası gibi olduğunu ve onlarda her numara ayakkabı olduğunu unutmuşuz. Sayende hatırladık. Galiba yakında erken seçim var. Bazılarının gidişine bir isim koyacaksak, sende uygun görürsen ‘’Mal kayıbı’’ diyelim. Ne dersin?

***

Günün Fıkrası:

Yalayan !..

Matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:

- Bir ağacın dalında 5 tane kuş var. Taş attım, iki tanesini vurdum. Geriye kaç kuş kalır?

Öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:

- Hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.

Öğretmen gülümser:

- Hayır. Doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.

Öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. Ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:

- Bir soru da ben sorabilir miyim?

Öğretmen izin verir.

- Sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. Biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. Kadınlardan hangisi evlidir?

Öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:

- Hmm...şey..yalayan?

Öğrenci yanıtlar:

-Hayır, parmağında alyans olan. Ama bakış açınızı sevdim.

Günün Fotoğrafları:

Günün Sözü: