Sahibine Mesajlar
Sn. Ersan Saner, pandemi nedeni ile anaları döblek, babaları tambura çalanların yanı sıra, çocukların eve yeterli para giremediği için mideleri trompet çalıyor. Ekonomik kriz nedeniyle, birçok insan evine ekmek götürmede zorlanıyor. Evine ekmek götüremeyenler tabi borçlarını ödemek için parada bulamıyor. Maşallah, hukuk devletinden, Avukat devletine dönüşen ülkede, birde insanlar ödeyemediği borçları yüzünden Mazbata belası ile hapis ediliyor. Neymiş efendim, mahkeme kararına uyulmamışmış. Peki, mahkeme kararlarına sebep o borçlar değil mi? Avrupa insan hakları mahkemesi, insanların borcu nedeni ile hapis edilmemesi kararını alırken, Lordlar kamarasının hâkim olduğu ülkemizde, krize rağmen insanlar hapis ediliyor. Bankalar Bileşik Faiz nedeni ile bir numara. Mazbata ve içeri sokmada sizde hükümet olarak bir numaradasınız. Eh Narin Şefik hanımın da tuzu kuru olduğu için sokun içeri dediği noktada, o da iki numara. Kısacası 1-1-2 ile yüz on iki yani, Acil servis olup, memleket acil servise dönüştü. Acilden sonra vatandaş için galiba sıra morga gelecek
**
Sn. Erhan Arıklı açıklamanızda "Acil Durum Hastanesi’ için, Türkiye’den gelen projenin, yerli bir mimar tarafından imzalanıp vizeye gönderilmediğini belirtirken, İnşaat Planlama dairesinde çalışanlar yetersiz imzalamıyor. Başbakan ben imzalarım dedi. Bina güvensiz olduğu için çalışanlar oraya gitmeye sıcak bakmıyor. Hastane 45 günde bitirildi 2 ayda hastaneyi açamadık dediniz. Elektrikte kaçak olursa hesabını veremeyiz derken, EMO’da haklı projeyi görmek istiyorlar. Mevzuatın aşılması gereken engeller var ve Önümüze konulan engelleri aşmakta sıkıntı yaşıyoruz dediniz. Sn. Arıklı, güç bende, He Man’im havasında olanları siz aşamıyorsanız, 3 günde bitirilecek bir işi, bürokratik engeller nedeniyle bir ayda aşamayan bu halk ne yapsın dersiniz. Zirve’ye Kartal gibi süzülerek de, yılan gibi sürünerek de çıkılır. Kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden Kartal gibi süzülerek çıkmayı düşünenlerin aksine, dolu olup kırıp dökerek, yılan gibi sürünerek çıkmayı hedefleyenler var. Dümeni iyi çevirmek için kaptan yapılanların yönettiği gemi liman yerine, bu nedenle sürekli mercan kayalıklarının üzerine çıkıyor.
**
Sn. Ünal Üstel, bakanlığınıza bağlı olarak çalışan Mümtaz Keresteci’nin, başınıza yaptıkları ile çorap örmeye başladığını belirtmek isterim. Daha önce, Güzelyurt posta dairesinde çalışan, ancak adı bazı olaylara karıştığı için Lefkoşa’ya mecburi olarak gönderildiği öne sürülen Mümtaz Kerestecinin. Kamu çalışanı olmasına ve yasanın ikinci iş yapamaz amir hükmüne rağmen fiyat kırarak, bazı özelde inşaat işi yapanların elinden işleri aldığına yönelik şikâyetler var. Çamlıbel ve Tepebaşı bölgelerinde, kamuda maaş aldığına güvenerek, bazı inşaat işlerinde büyük indirim yaparak, kişilerin elinden işleri alması, bölge sakinlerinin, hem kendisine, hemde dolaylı olarak size yönelik tepkilerin artmasına neden oldu. Sn. Bakan, bunlara yumulan gözler, maalesef dönüp dolaşıp sizin sandığa bakan gözünüzden olmanıza sebep olacak. Bakın bu tip insanları ayakkabı numarası gibidir. Bu arkadaşlarda her numara var. Ancak kendileri uygun numaraları ayağına geçirirken, ayaktan fırlayacak büyüklükte olanları ve ayağa sıkılığı nedeniyle gözlerden yaş akıtanları size bırakır. Bölgede yaptıklarını sanırım yarın sandıktan kaybettirecekleri oyların fazlalığını akacak gözyaşlarınız bile silemeyecek.
**
Sn. Faiz Sucuoğlu 1. Parti Başkanlığı ve Başbakanlık Meydan Muharebesi, Hasan Taçoy ile karşılıklı olarak varılan mutabakat ve 1’nci ‘Lefkoşa Başkanlık Anlaşması’ çerçevesinde askıya alınmıştı. Ancak gelecekte bir gün gelecek sözüne uygun olarak o günün esintileri hafiften gelmeye başladı. Katıldığınız programda birilerine göndermede bulunarak bakın ben parti üyelerini dolaşmaya başladım. Bu defa Mehteran takımı gibi iki öne bir geri gidip, ‘Mola’ demem. Birilerine destek kaynağı için sakın gece yarısı saat 03.00’lerde kapıma gelip zili çalmayın. Bu defa su koy vermemek için Kapıya kilit asmayı geçtik, zincir takacağım imasında bulundunuz. Doktorum, Söz verirken acele etme, çünkü söz namustur. Seni sandığa gömse bile bunu kendine ilke edinmekten sakınma. Bu nedenle bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun.
**
Sn. Özdemir Berova, Sn. Menteş Gündüz, Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, UBP Genel Sekreterliği için aday olduğunuzu öğrendik. Aranızdan seçilecek olana hayırlı olsun. Ancak bizim Minik Kuşlar, büyük büyük yerlerden birilerinin, Meclis Başkanlığına seçilemeyen, Resmiye Eroğlu Canaltay’a sen merak etme, sana Mesivari çalım attılar. Senin yerine bizim belimizi kırdılar. Bu nedenle bu defa Ronaldovari çalımı da biz onlara atıp, Hanya’nın Girit’te, Konya’nın Türkiye’de olduğunu göstereceğiz dediğini söylüyor. Hıfsıye Teyze, bizim çocuklar, bu dünyada dostunu da, düşmanını da hatta Sezar’a bile arkadan kamayı sokan Brütüs’ü iyi bilmeleri gerek, yoksa ya cilindiri altında ezilirler, yada bıçağı yiyince kansızlıktan soluğu Hocanın rahmetliyi nasıl bilirdiniz sorusunun karşısında kalırlar dedi.
**
Sn. Turan Büyükyılmaz, Bülent Kaya, Ömer Çete ve Ali Akın Önver Kıb-Tek yönetim kuruluna atandığınızı öğrendik Hayırlısı olsun. Tabi atanma olmasına oldu da Bakanlar Kurulundan geçmediği için geçene kadar askıda asılı kaldı. Bu arada Bakanlar kurulunda atama imzaları atılmadığı için resmiyet kazanmayan atamalar ile ilgili olarak, Yönetim Kurulu başkanın karga mukunu daha etmeden, saat 08.00’da açılacak olan dairenin 07.30’da koltuğuna oturmak için kapısında beklediğiniz söylendi. Vallahi ‘B’ takımının formasını çıkarttıktan ve A takımın formasını giydikten sonra, inşallah yönetiminiz sonrasında partiniz alacağınız kararlarınıza, çalışanlarda kurumdaki duruşunuza hayran kalır.
**
Sn. Sunat Atun, eski bakan olmanızı geçtik. Milletvekili olmanızı da boş verdik. Ama devletin resmi televizyonu BRT’nin bir süredir Meclis’teki Bütçe Komitesi başkanına, yani size ‘sansür’ uygulaması kabul edilir ve hazmedilir bir olay değildir. Şimdilerde bakan olmayabilirsiniz. Bir başka deyişle, Cami yıkılmış olabilir. Ama mihrap yerindedir. Ve o mihrap, Başkanı olduğunuz, Meclis’teki Bütçe Komitesi’sidir. Sn. Atun, kar taneleri gibi bir birine zarar vermeden yol almasını beceremeyip dolu olup tangur tungur, kıra döke yağanların bırak keyiflendikleri için heyecandan anaları ağlasın. Ama zamanı gelince yükseldiklerini sandıkları Ozon tabakası delinip burun üstü yere çakılıncalar sende onlara bakarak playback yap.
**
Sn. Cenk Özdağ, Günaydın dostlar diyerek başladığın paylaşımında, Rusya’nın Yakutsk şehrinde hava durumun -46 C. Olduğunu yazdın. Ve dün gece Kıbrıs'ta havanın soğuk olduğunu söyleyenler iyi düşünsün. Bizdeki hava onlara bahar derken, baktıkça ürperdim diyorsun. Sevgili Cenk, onlarda hava -46 olabilir. Ama ülkelerindeki yaşam sıcaklığının +28 olmasına ne demeli? Hadde onu geçtik, peki, bizdeki siyasi havanın yanı sıra yaşam sıcaklığındaki havanın - 70 derece olmasına ne buyrulur? Ayşaba, mesele havanın sıcaklığı veya soğukluğu meselesi değil. Mesele yaşamınızın ısıtılmaması meselesi de değil. Mesele, kalbinizi ve yaşamınızı ısınmadığı insanlardan uzak duramama meselesidir. Bunlar söz ve vaat verirler ama sözün ilaç gibi olduğunu, tutulan azı bile olsa yaşattığını, tutulmayan çoğunun ise öldürdüğünü bilmezler dedi.
**
Sn. Lale Bicim, sosyal medyada paylaştığın ve bir arkadaşının elinde tokmak olduğu görülen resim ile ilgili olarak, tokmağı Mavişin getirdiğini belirttin. Elindeki tokmağı gösteren Mavişe de dedin. Sevgili Lale, tamam Maviş elinde tokmak ile birilerini tokmaklasın da kimi toklaması gerektiğini yazmadın. Tokmaklanacakları alfabetik sıraya göre yazarsan sanırım, tokmaklama işi daha kolay ve seri olacak. Geçmişi değiştiremeyiz, ama gelecek hâlâ elimizin içindedir. Bu nedenle havassu garayanni modunda gidenleri listeye dahil ederek en azından gelecek için bir güzel tokmaklarsak iyi olacak kanaatindeyim.
**
Sn. Gürdal Çuvalcıoğlu, Yönetim Kurulu üyeliğini yaptığınız Kıb-Tek’te, hükümetteki partiler değiştiği için yönetimin değişeceğini veya değiştirileceğini bilenlerdeniz. Nitekim Ekonomi Bakanlığını elinde bulunduran YDP’nin ilk adımı atarak 4 kişilik atamanın gerçekleşmesi için düğmeye bastığını gözlemledik. Bizim Minik Kuşlar, UBP’nin elinde tuttuğu yönetim kurulu başkanlığının el değiştireceğini, 4 yönetim kurulu üyeliğinin de 2’ye indirileceğini söylüyor. Balsız kovanda arı durmaz diyenlere karşın, sen ve senin gibi bazı yönetim kurulu üyeleri, halka yönelik yardımlarınız ile o kadar üretken oldunuz ki kovan baldan geçilmedi. UBP parti yetkilileri özelde partilerinin prestijini, genelde de halkı düşünürse, yerinde söz söylemesini ve iş yapmasını bilen seni o görevde bırakarak sonunda özür dilemek zorunda kalmaz diye düşünenlerdenim.
**
Sn. Turgay Deniz, kapanalım, yok kapanmayalım tartışması sonrasında, Ticaret Odasının başkanı olarak yaptığınız açıklamada, hükümete göndermede bulunarak, İş yerlerinizi ve çalışanlarınızı ayakta tutma garantisinin devlet tarafından verilmesi halinde kapanalım dediniz. Turgay Başkan, söz ağızdan çıkana kadar bizim, çıktıktan sonra biz onun esiri oluruz. Siyasilerimiz işin kolayını buldukları için ya esiri oldukları sözün kilidini çözmeyi beceriyorlar. Yada Alzheimer hastalığına tutuldukları için sözün namus olduğunu unutuyorlar. Vallahi gökten birilerinin başına Adiran Lima yağarken bizin başımıza Namık Kemal yağıyor.
**
Sn. Osman Yıldızev tombalaları basan Eagle Press şirketinin kurbanı oldunuz. Basmış olduğu tombalaların hatalı olması nedeniyle, suçsuz ve günahsız olmanıza karşın ‘Target’ yapılarak, göz, gez arpacık denilerek, kurşun yağmuruna tutulmanıza neden oldu. Hatalı bastıkları tombalaların tarafınızdan toplatılmasına karşın, Konuşmadan önce düşünmeyi, hareket etmeden önce ölçmeyi beceremeyenler, bulmuş mağrubi gibi size yönelik saldırılara son vermek niyetinde olmadı. Sn. Yıldızev, altın çamura düşse bile değerinden hiç kaybetmez. balsız kovanda arı durmayacağını bilenler, ağzında bal olan arıya saldırmayı marifet sayıyor. Ancak ağzında bal olan arının kuyruğunda iğnesi olduğunu da unutmamaları gerekir.
**
Sn. Adnan Bağışlar, surlar içinde marketinizden alış veriş yapanlar arasında,Yumurtayı tane ile alanların olmasının yanı sıra, sadece ekmek, su ve süt dışında alışveriş yapanlar olduğunu da söylüyorsunuz. Bölgede yaşayan bazı insanların, 1 TL’ye bayat ekmeği almayı tercih ettiklerini belirttiniz. Öğrenci kaçtı, giden işçi gelmedi. Alım gücü bitti, hükümet kendini yönetemiyor derken, avanta içinde yaşayan hükümetin, garibanın 3 bin TL’sine göz diktiğine vurgu yaptın. Sn. Bağışlar, maalesef görmeyen göze ışık fayda sağlamaz. Milletin geçim derdinden anası ağlarken bunlar geride play back ve vokal yapıyor.
GÜNÜN FIKRASI
Politika nedir?
çocuk babasına sorar: "baba politika nedir?"
Baba söyle der: bak oğlum, ben eve para getiriyorum, öyleyse ben kapitalistim. Annen parayı yönetir, öyleyse o hükümettir. Deden paranın doğru idare edilip edilmediğine dikkat eder, öyleyse o da sendikadır. Hizmetçi kız ise isçi sınıfıdır. Bizlerin ise tek hedefi vardır, senin rahatlığın. Dolayısıyla sen de halksın. ve altında bezi ile yatan küçük kardeşin ise gelecektir. Söyle bakalım anlayabildin mi?"
Çocuk düşünür ve o gece babasının anlattıklarını düşüneceğini söyler.
Gece yarısı çocuk uyanır. Çünkü küçük kardeşi altını pisletmiştir ve ağlamaktadır. ne yapacağını bilemeyen çocuk anne ve babasının yatak odasına gider. Annesi yalnız ve derin bir şekilde uyumaktadır, öyle ki onu uyandıramaz. Hizmetçi kızın odasına gider. Bakar ki >babası hizmetçi kızla yatmaktadır. Dedesi de pencereden gizlice onları izlemektedir. hepsi öyle meşguldürler ki çocuğun orada olduğunu fark etmezler bile. çocuk hiçbir şey yapamadan yatağına geri döner.
ertesi sabah baba çocuğa kendince politikanın ne olduğunu anlatmasını ister. "evet" der çocuk, "kapitalizm" isçi sınıfını kötüye kullanıyor... Sendika bunu seyrediyor... Bu arada hükümet uyuyor... halk ise dikkate alınmıyor... ve gelecek .. Okun içinde yatıyor! İste politika budur...
GÜNÜN FOTOSU