Sahibine Mesajlar
Sn Cemaat-ı Müslümin, Allahımıza çok şükürler olsun ki, 5 Kasım 2021 tarihinde, Başbakan olan Faiz Sucuoğlu, 2 ay 7 gün, 4 saat, 21 saniye sonra, 44 mesaj, 34 haber ve 24 ilmihaber sonrasında, Türkiye’ye davet edildi. TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile baş başa görüştükten sonra Fuat Bey tarafından kapıya kadar uğurlandı. Bu mutlu gün 21 pare top atışı ile kutlanmak istenirken, top bulunamaması nedeniyle atışlar Mevlevi Bölgesinde atışlar yapan askeri garnizona devredildi. Bu güne kadar bizlere hep kendinize yakışanı sevin, herkese yapışanı değil dediler. Biz yapışkanı tercih ettik.
**
Sn. Fikri Ataoğlu, Serdar Denktaş’ın benden paso, benden buraya kadar demesi sonrasında, seçim esintileri başlar başlamaz, bu DP barajda boğulur diyenlere, DP’nin müthiş yükseliş yakalaması sonrasında, orta parmağınızı kaşımaya başladınız. DP’nin 3’ncü sıraya oturması sonrasında da sakalınızı makas, bıyığınızı da usturanın kesmediği söyleniyor. Sn. Ataoğlu, yükselişinizi görmeyen ve sizleri kaale almayıp, eşeğe binmeden iktidar türküleri söyleyenler, atılacak adımları dillendirmeye başladılar. Yılan, sadece derisini değiştirir. Ama huyunu asla değiştirmez. Brütüslerin değişmesini sakın beklemeyin.
**
Sn. Asım Akansoy, durdun, durdun yine bazılarının bam teline mızrabı dokundurdun. Ülke, Sefa abinin değil, sefaletin pençesinde inlerken, Külliye yapılmak istenmesine tepki göstererek, dipsiz kuyu dolmaz, bazılarındaki gösteriş budalalığı son bulmaz dedin. Sn. Akansoy, Ayşaba, Hint denizinde fırtınalar dinmediği gibi UBP’de kavga bitmez. Ma iktidar olacaklarını kim söylüyor? Onlar kıyma konmadığı için yalancı dolma gibi batan güneş sonrasında büyüyen gölgeler gibidir dedi.
**
Sn. Olgun Amcaoğlu inik minik tatarinnik, ya ondadır yada bunda diyerek sürdürdüğümüz eğitim, severdi, sevmezdi diye yolduğumuz papatya falında son yaprak sevmez diye çıkınca yine askıya alındı. Yüz yüze, yok on line derken, eğitim pike yapan uçak gibi yere çakıldı. Okullarda bilgi küpü yapacağımızı iddia ettiğimiz çocuklarımızı, küp kırıldığı için küpsüz bıraktık. Sn. Amcaoğlu, eğitimin dünü özlenir. Yarını beklenir. Bugünleri ise maalesef heba edilir.
**
Sn. Safiye Özaltıner, TDP’nin genç bir ‘Mimar’ ve Milletvekili Adayı olarak, Milano’da Kentsel Bakış ve Mimari Tasarım üzerine yüksek lisans yaptığını belirttin. LTB meclis üyeliğine seçildikten sonra, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği komitelerinin koordinatörlüğünü yürütüyorum dedin. Da, bunlar bizi kesmez Safiye kızım. Mutluluğu çorba yapıp elimize çatalı tutuşturduktan sonra bizi çıkmaz sokağın başında bırakıp ne haliniz varsa görün diyen, zaman aşımına uğrayan eski Loforiyoların bıraktıkları o çıkmaz sokaktan bizi çıkartacakmısın onu söyle. Sevgili Safiye Mum olmak kolay değil. Önce senin gibi genç ve düzgün adayları, ışık saçmaları için Milletvekili yapmamız gerekir. Halk olarak sanırım bunu yapacağız.
**
Sn. Yeniboğaziçi Kampı üyeleri, belediye, bakanlık ve Kamp – Der olarak varılan mutabakat çerçevesinde, şiddetli esen fırtına duruldu. Vermeden almak Allah’a mahsus olduğundan, nasıl evimizde elektrik faturasını ödemediğimizde kesilen elektrik sonrasında, arpacı kuşu gibi kafamızı sokup sessizce paramızı ödüyorsak, orada da ödeyerek, Kamp alanında sesimizi 7 desimetre yükseltip, itirazın binini bir paraya satmaya çalışmayacağız.. Arkadaşlar, dostlar, sonradan bilinen kıymetin, kaybettikten sonra farkına varılan değerin, birde kaçırılan heveslerin telafisi olmaz.
**
Sn. Engin Yeşilada, gıda ithalatçıları olarak, susamasın diye Anasına renga almayanlardan, fiyatların %20 ile 50 arasında ucuzlaması için devlete ödenen fiyat istikrar fonu, KDV, vergi, stopaj, tarım sigorta fonu ile birçok vergi kaleminin en azından 6 aylığına durdurulmasını talep ettiniz. Maliye bakanı öneriye buz gibi bakarken, başbakanın sıcak bakışının bile buzu eritemediğini ima ettin. Bir taraftan devlet, bir taraftan depolama uzmanı bazı tüccarlar, halkın midesine trampet, cebine de boş kalmışım şarkısını söyletiyor. Sevgili Engin, eski futbolcu olarak budamı gol değil derken, Maliye Bakanı off-side, gol geçerli değil diyor.
**
Sn. Serdinç Maypa, KKTC’yi yurt bilip yerleşen Türkiyeli soydaşlarımıza, federasyon olması halinde, elde edecekleri AB pasaportu sayesinde, çoluk çocuklarının gelecekte dünya ile entegre olacakları bir hayata sahip olacaklarını anlatamadık. Federasyon olması halinde ne haklar elde edecekleri anlatılamadık dedin. Sevgili Serdinç, hayat bizi dört işlemle imtihan eder. Gerçeklerle çarpar. Ayrılıklarla böler. Çarpıp, böldükten sonra baktı olmadı insanlıktan eder. En sonunda topla kendini der. Toplayamazsan vura vura davul olduğun için davula kösele yapar.
**
Sn. Şenol Karayel, gaz dolum tesisini aradığınızı ve bugünlerde kıymete binen ve kendilerini fasulya gibi nimetten sanan gaz dolum tesisi yöneticisine, cevabın hayır olduğunu bildiğin halde dolum yapıp yapmadıklarını sordun. Sevgili Şenol, Annesinin duasını alamayan mutluluğu yakalayamaz. Babasının duasını alamayan hiçbir zaman iflah olmaz. Halkın ahını ve bedduasını alan ise kalplerin en müstesna yerindeki sevgi alanında hiç yer bulamaz.
**
Sn. Cansu Nazlı, Bağımsızlık Yolu adayı olarak, büyük işletmelerin vergilendirilmesinde yeni düzenleme yaparak sağlık ve eğitime kaynak aktarılması gerektiğini belirttiniz. Ah Cansu kızım ah. Ölüden gözyaşı dökmesini beklemek sanırım abesle iştigaldir. Vergi ödemeyen ve ‘Lillicikleriı’ cuk diye cebe indiren üniversitelerimizi geçtim. Böyük, böyük şirketçiklerimizi yeni düzenleme ile vergide zaptı rapt altına aldık diyelim. Peki bu seçim günlerinde yüzümüze kim üfürecek, ‘Lilli’leri kim bizim için şıngırtacak dersin. Sevgili Cansu, şu ham hum şorolopcular önce kendilerini yargılasa, ne savcı kalırdı, ne yasa.
**
Temel ve altınlar
Temel’in küçük takası, 12 kişilik tayfasıyla Karadeniz’in engin sularında ilerlemektedir. Temel tayfalarını yanına çağırmıştır. Onlara şöyle der: -Tayfalarum, ha burada bir teneke altinumuz olsaydu ne yaparduk? Tayfalar: -Uyyy onları paylaşirduk. Temel tamam der ve altınları paylaştırmaya başlamıştır: -Uyy… yirmi altin bana, bir altın size, yirmi altın bana, bir altın size…diyerek altınları paylaştırır. Uşaklar buna kızarak itiraz eder ve aralarında müthiş bir kavga başlar. Kıyasıya dövüşürler. Daha sonra Rize’ye geldiklerinde durum mahkemeye yansımıştır. Mahkemede hakim olayı sorar. Hem Temel, hem de Uşakları olduğu gibi olayı anlatır. Bunun üzerine Hakim: - tamam o zaman getirin altınları, dediğinde, hepsi bir ağızdan: -Hakim beycigum, bizum altinumuz falan yoktur, olacağinu farz etmiştuk.