Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

 

Sahibine Mesajlar

Sn. Faiz Sucuoğlu, ince saz makamından ve nihavent faslından sunduğunuz potpuride, 21 vekille siyasi arenada boy gösteren partinizin, 2-3 vekilli partilerin esiri olduğunuzu belirttiniz. Ve iktidarsızlık yaşadığınız iktidarda, iktidarsızlığın suçu bizde değil yatağa girdiğimiz çirkin kadın koalisyondadır imasında bulundunuz. Sn. Sucuoğlu, çok haklısınız. Dünyalar güzeli ‘demokrasi ‘ yelpazesini budayalım. Tek partili rejim isimli ‘Cadı’yı oraya oturtalım. Tek başınıza hem çalın hemde söyleyin. Ne dersiniz?

**

Sn. Ahmet Serdaroğlu, Kamu-İş olarak halk ve çalışan adına yaptıklarınız sizin için ‘İyiki varsınız’ dedirtiyor. 2019 yılında “kamuda taşeron işçiliğe dur” diyebilmek için Mahkemeye taşıdığınız davanın ilk bacağını kazandınız. Boş gezenin boş kalfaları yıllardır kamuda boş tuttukları işçi kadroları yerine özel şirketlere kesenin açarak, kamu kaynaklarının, oralara akıtılmasının önüne geçtiniz. Sn. Serdaroğlu, sanırım parayla değil sırayla denilen noktada, sayenizde üzenlerin, üzüleceği noktaya gelindi.

**

Sn. Fırtına Karanfil, UBP Lefke Milletvekili adayı olarak, katıldığın 2018 seçimlerinde, ekris yapıp patladığı için seni yolda bırakan arabanın lastiğini gıcır gıcır lastikler ile değiştirmişsin. Fırtına gibi bölgede estiğin ve dağıttığın ‘Karanfiller’ nedeniyle halkın kalplerinin sevgi bölgesindeki kapsama alanında çıkmıyormuşsun. Sn. Karangil, geçen seçim kaybettiğin için pire için yorganı yakmadın. Atı kıskandırmak için eşeğe binecek kadar aptal olmadın. Sanırım bunun mükâfatını göreceksin.

**

Sn. Muhittin Tolga Özsağlam, CTP milletvekili adayı olarak, bazı siyasiler ile halkın yaşananlara duyarsız kaldığını belirttiniz. Çevreye duyarsız, ülkesinde yaşananlara umursamaz. Nemelazımcı, bana dokunmayan yılan bin yaşasın denilen bu duruma, İngiliz doktorlar, KKTC sendromu adını verdi. Tedavide bu yönde yapılıyor. Kişilere acı çektiren, eziyet eden kişilere âşık olanlara da, Stockholm sendromu hastası deniyor. KKTC’de sanırım bizler Bu hastalıktan muzdaripiz. Bunun tedavisi varmı bilmiyorum. Ancak bu durumu düzeltemiyorsak, iyice bozalım. Pert edelim. Bozduktan sonra yeniden düzeltelim.

**

Sn. Ferhat Erişir, Meclis, ‘Tembel Hasan’ı ziyarete gittiğinde, bulaşıcı tembellik hastalığına yakalandı. Bir doktora ihtiyaç duyulunca, işin ustası bir Prof. Olan siz akıllara geldiniz. YDÜ Hastanesi, Prof’u, Dr. Ferhat Erişir’i, Girne’den UBP kontenjan adayı gösterelim, meclisin tedavisini yapsın denildi. Sn. Erişir, bir erkek dünyanın en güzel kadınını sevmez. Dünyasını güzelleştiren kadını sever. Siyasette de bu böyledir. Bu nedenle sevilmeyenlerin OUT olacağı seçimde, kişilikleri ile ön plana çıkan ve sevilen sizin gibi adaylar In olacak diyorlar

**

Sn. Ürün Solyalı, CTP Milletvekili adayı olarak, neresinden tutsanız dökülen, planlamayı engelleyen, yasaya uymayan vatandaşlıklar verildiğini dile getirdiniz. Ali dayının veresiye defteri gibi, Müsteşarların evlerinin, parti merkezlerinin ikamet adresi olarak gösterildiği, Bakanların defterinde, Ali dayı ve ailesi olarak el yazıları sonrasında vatandaşlıklar verildiğini söyledin. Sn. Solyalı, al vatandaşlığı ver oyu olmasaydı, sittin sene o koltuklarda birileri otururmuydu? Ayşaba dikkat denilince, Saray Önündeki dikili taş önünde birerli kolda hizaya geçenlerin silgileri bitti. Defterin sayfasını yırtılmaya başladı.

**

Sn. Emir Taşcıoğlu, 12 Temmuz 1878, Lefkoşa burçlarına çekilen İngiliz Bayrağından itibaren İngilizlere, 1960 sonrasında da bizimkilere hizmet veren Silihtar’daki Sarayın, deprem nedeniyle duvarlarında oluşan çatlakları tehlike arz etmiş miş. İddialara yönelik kandır çocuğu da Taksim istesin derken sanırım ‘Taksim’in olduğunu unuttunuz. Sn. Taşçıoğlu, bazı insanların üzerine fazla düştük. Ya kendilerini fasulye gibi bir nimetten sanıp yaptıkları ile bıktırdılar. Yada, haklı olduğumuz konularda haksız duruma düşürüp, nefesimizi tüketerek bizi yordular.

**

Sn. Sedat Gençtürk, Girne’de trafikte tartıştığın, alkollü içki tesiri altındaki 30 yaşındaki H.U’nun seni takip ederek motosikletine aracı ile çarparak yaralaması, bizlere bu ülkede neler oluyor dedirtti. Dingili kopan bu memlekette, herkes kasaturayı eline alarak Adaleti kendi yöntemlerimizle biz sağlayacağız demeye başladı. Sevgili Sedat, bazen küfür edene terbiyesizliği yakıştırıyorlar. Bazen küfür eden değil, küfrü hak eden H.U gibiler terbiyesizdir.

**

Sn. Hülya Batunlu, CTP milletvekili adayı ve akademisyen olarak, somut projeler yerine, soyut kavramlarla ülkeyi çökme noktasına getiren ve gençlerin göç etmesine neden olan koltuk sevdalısı olan kişilerle, tenceresini kaynatamayan annelerin kaygısının bir olmadığını belirttiniz. Sn. Batunlu, iblis inat etti ‘Şeytan’ oldu. Kabil inat etti ‘Katil ‘ oldu. Nefis inat etti ‘Helak ‘ oldu. Halk olarak bazıları için bizler inat ettik ‘Sefil’ olduk. İşkembe-i kübradan sallama şampiyonlarında İnat edersek ‘Toprak’ olacağız.

**

Sn. Behiç Anibal, Bağımsızlık Yolu milletvekili adayı olarak, rejim partileri olarak nitelendirdiklerine yönelik, boykotun hak olmasına karşın, gerçek anlamda istenilenlerin alınabilmesi için sokakta ve mecliste örgütlenerek mücadele edilmesi açısından sandığa gidilerek iradenin yansıtılmasının gerekli olmasından yana olduğunu belirttin. Sn. Anibal, sığ suları hafif rüzgârlar bile dalgalandırır. Derin denizlerin dalgalanması ise sert rüzgârlar ile olur. Bu derinlik ise birlikten elde edilecek güç ile oluşur sanırım.

 

**

Sn. Seran Aysal, CTP milletvekili adayı ve Mühendis Mimar Odaları Birliği eski başkanı olarak, insanlar karbon ayak izini tartışırken bizim burada tüp gaz bulamamanın sıkıntısını yaşıyoruz dediniz. Ve cevizcinin çuvalı olarak nitelendirilen kamunun kaynaklarının kullanılıp heba edildiği parti kurultayıyla toplumun meşgul edildiğini belirttin. Tatar’a da çatarak, külliyeyi hem kendi refahı hemde birilerine yaranmak için söz verdiği için yaparken, toplumun aklı ile dalga geçiyor dedin. Sn. Aysal, halk olarak bir noktadan sonra sabrımıza ağır gelen insanlar olduğunu görüyoruz. Bardak zaten doldu. Bardaktan taşana yazık olacak.

Fıkra

 

Albay tutuklanacak

Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün.

Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır.

Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir.

Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir.

Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.