Sahibine Mesajlar
Sn. Ersin Tatar, Türkiye’deki üniversitelerin fahri doktora töreninde, ‘Cüppe’ giyme merasimi bittiyse ve KKTC’ye döndüyseniz, Toros dağlarının fotoğraf çekimine bir süre ara verip, ülkede yaşananlara, Cumhurun başı olarak bir göz atın.Yaşlılara ait bakım evinde yaşananlar ile Türkiye’den geldikten birilerini vurup KKTC For Ever ‘dingo’nun hanından elini kolunu sallayarak çıkanların fotoğrafıını da çekin. Sn. Tatar, sadakat ödüldür, ihanet ise ölümdür. Türkiye hükümetleri, sadakatinizi kaftan giydirerek ödüllendirdi. Ama halkınızın duygularına ihanet ettiğiniz için sevgilerini öldürdünüz.
**
Sn. Fikri Ataoğlu, UBP gökkuşağı gibi yedi renge girerek, gerek ekonomik gerekse pandemiden dolayı sıkıntı çeken halkı rahatlatmak için sizlerle anlaşarak, erken hükümet kuracağına, ört ki ölem modunda, 2’li yok, beğenmedim 3’lü diyerek koalisyon kulvarında dans etmeyi marifet sayıyor. Hükümetteki uyumunuza şapka çıkartarak, sevgi dağarcığından çıkarttığı buketi uzatırken, bonus olarakta, bravo çiçeğini takdim ediyor. Ama hükümet derken, sanki sizden iyisini bulacakmış gibi, maşallah Asena gibi kıvırmadan da duramıyor. Sn. Bakan, geç kalınmış sevginin, idamdan sonra gelen Affa benzediğini UBP bilmelidir. Yoksa kıza başka talip çıkarsa avcunu yalar.
**
Sn. Bulut Akacan, Dingo’nun hanı gibi sormadan girilen ve sormadan çıkılan KKTC’de, ört ki ölem modunda yaşıyoruz. Kan parası olarak 1 milyon pound fatura kesenlere ‘Yes be annem’ yerine ‘Sorry be annem’ dedin. Ama baban, 5 kurşunluk makbuz keserek faturayı ödedi. Adamlar bu faiziydi, ana para halen duruyor diyor. Polis yetkilileri bu adamlara dokunamayız. Koruma da veremeyiz sonra, katırı geçtik, ceryan tepmişe döneriz havasında. Böyük, böyük efendiler ise hava parasını, pardon kan parasını öde de kurtul be koçum diyormuş. Sevgili Bulut, bir ülkede kısa boylu insanlar, uzun gölgeler veriyorlarsa orada güneş batıyor demektir. Bilmem anlatabildim mi?
**
Sn. Sarper Altıncık, kapıyı göstereceğimiz yerde anlayış gösterttiklerimiz, KKTC’yi Dingo’nun hanına döndürdüler. Bulut Akacan, arkasını Türkiye’ye, ensesini de buralara dayayanlar, babam Mehmet Akacan’ı 5 kurşun ile bacağından vurdular dedi. Eskiden isimlerinin altını çizdiklerim, tutuklu bulunduğum hapishanede, beni ve ailemi tehdit eden bu şahılar ile ilgili şikayetimi geri çekmemi istediler. Bende isimlerinin bu defa altı yerine üzerini çizdim. İsimlerinin üzerini çizdiğim kişiler arasında, ’ Şikayetini geri çek’ diyen Başsavcımızda var diyor. Sn. Başsavcı inanması zor bir iddia ama Tanrı, eğri çizgilerle doğru yazdığı için gerçek, kısa sürede ortaya çıkar. Ama dikkat edin, bir insandan soğursanız Neron gibi Roma’yı yaksanız ısıtamazsınız
**
Sn. Ali Babacan, DEVA partisinin başkanı olarak, AK Partiyi kıskanarak, KKTC’de DEVA Partisinin şübesini açmak istediğiniz öne sürülüyor. Bu konuda, İlçe Başkanlarınızdan birisini, İstanbul’dan KKTC’ye gönderdiğiniz söyleniyor. Partinizin simgesine baktığım zaman, simgenizin içinde fidan silüeti olan su damlası olduğunu gördüm. Kıbrıslı Türk, hoşgörü sahibidir. Sayı saymayı fasulyeden öğrensede %98’i okumuştur. Ama kimi fasulye gibi nimetten sayacağını çok iyi bilir. Su hayat verdiği gibi hayata da son verir. Dikkat edin nimetten sayılmamanız halinde, sizin su damlaları buralarda baraj olup sizi boğabilir.
**
Sn. Sertaç Sonan, Öğretim üyesi bir Doçent olarak, adeta zamanda yolculuk yapıp 1990’lara geri dönmüş gibiyiz” benzetmesinde bulunarak, birçok anlamda dibe vurduğumuzu belirttiniz. Enerji fiyatlarındaki ciddi yükseliş ve tedarik zincirinde yaşanan tıkanıklıklar, enflasyonu körüklemiş durumdadır derken, makinesi mangos eden tomofil gibi tekleyerek giden. Lastiği ekris yaptığı için yampuri, yampuri yol alan tomofil durumuna düşen KKTC’de, sağ sırtını Türkiye’ye dayadı, solda ise CTP güçlü bir pozisyona ulaştı dediniz. Sertaç Hocam, sokak kedisinin özürlük felsefesini benimsemeyen ciğercinin kedisi, ne kadar isterse güçlü olsun. Onun gücü ciğerciden yiyeceği tekmeye kadardır. Bilmem anlatabildim mi?
**
Sn. Hasan Sadıkoğlu, nüfus sayımında, adamdan sayılan bazı kişilere devredilen ve 32 kişiyi barındıran yaşlı bakımevi başkanı olduğunuz İskele Belediyesine devredildi. Cavit amcanın (Covit 19) öptüğü 9 kişinin de bulunduğu yaşlı bakımevinin, herşeyi bildiklerini sanan, ancak haddini bilmeyenlerden alınıp, insan sevgisini bilen size devredilmesi çok iyi oldu. Hasan başkan, canı yanan başımızın tacı, gönlümüzün sultanı yaşlılarımız, sizin güvenliğiniz altında az sabretsinler. Can yakanlar, canının yanacağı günü beklesinler. Yaşlılara ben seninle toprağa girerim dedikten sonra yaşlı bakım evini Nazileri bile kıskandıracak konuma sokanların toprağa yalnız girecekleri gün yakındır.
**
Sn. Hatice Jenkins Yaşlı Hakları ve Ruh Sağlığı Derneği Başkanı başkanı olarak, Hitlerin Polonyda’daki AUSCHWITZ, Nazi kampına dönüştürülen Sınırüstü Yaşlı bakım evinde yaşananlar ile ilgili raporları yollamadığınız makam kalmadı. Görmem, duymam, konuşmam diyen 3 maymunların yanına bonus olarak konulan bana ne maymunu konulduğu için cehennem evindekilerin sesini onlara ulaştıramadınız. Ortaya korkunç tablo çıkınca da yüzlerine tükürüleceği için suç isimli samur kürkü bile giymeden toz oldular. Hatice hanım iyiki sizler gibi duyarlı insanlarımız var. Ben birde yüzlerine tükürülecek onca insan varken, insanların neden yerlere tükürdüğünü de inanın çözemedim.
**
Sn. Özdil Nami, Cumhuriyetçi Türk Partisi MYK sizin ile birlikte, LTB eski Belediye Meclis üyesi yüksek Mimar Onur Olguner’i, seçimde oldukça iyi bir oy alan Mimar ve Mühendisler Odası eski Başkanı Seran Aysal’ı ve LTB eski başkanı Kutlay Erk gibi 4 değerli ismi, LTB başkan adayı olarak düşündüğü öne sürülüyor. Ancak dört isim arasında, Uluslararası çok temaslarda bulunan, Dışişleri eski Başkanı olmanız ve LTB’nin Uluslararası bir kimliği olması nedeniyle isminizin öne çıktığı söyleniyor. Ayşaba, hani elimi sallasam ellisi derler ya. Boş ver bir tane olsun, 49’u ona kurban olsun dedi.
**
Sn. Abdullah Korkmazhan, solda bir çatı oluşturularak, seçimde birlikte girilmesi yönünde TDP’ye yaptığınız teklifin kabul görmediğini dile getirdiniz. Sol Hareket Genel Sekreteri olarak bir kahve içtikten sonra, TDP etrafında bir demokrasi ittifakı oluşturmak, seçimlerde birlikte hareket etmek için davet edilmeyi beklediğinizi belirttiniz. Duvarın ses vermesine karşın, yetkililerin davet tomofilinin lastiği ekris yaptığı için yolda kaldıkları nedeni ile gelemediklerini dile getirdiniz. Sn. Korkmazhan, nedense küçük olsun benim olsun hastalığının ilacı henüz bulunamadı. Bazı yolların dönüşü, bazı hataların özrü, bazı insanların anlamı yoktur. Kariyer yapmak harikadır. Ama barajda boğulduktan sonra veya sandıkta kaldıktan sonra kariyerinize sarılamazsınız.
**
Sn. Doğuş Derya, sanırım seçim gezilerinde sıklıkla tokalaşma, kucaklaşma seni Cavit amca (Covit 19) ile tanıştırdı. Cavit amca sana acımış olacak ki, şöyle bir merhaba deyip fazla muhabbet etmeden çekip gitti. Sanırım Cavit amca ile tanışman, insanlığa davet etsek yol tarifi isteyecek olanlar tarafından memnuniyet ile karşılandı. Kız onları boş ver tırıs gitsinler. Kanuninin dediği gibi olmaya cihanda bir nefes sıhat gibi sözünden gram çıkma.
Hayırseverlik
Şehrin hayırsever vakıflarından birindeki çalışanlar şehrin en başarılı avukatından henüz herhangi bir bağış almamış olduklarını fark ettiler.
Bağış toplama görevindeki kişi avukatı bağışta bulunması için ikna etmeye çalışıyordu.
- "Araştırmalarımıza göre yıllık geliriniz en az 500.000 dolar, ancak bugüne kadar hiç bir hayır işine bir kuruş bağışta bulunmamışsınız. O paranın bir kısmını bir şekilde topluma iade etmek istemez miydiniz?"
Avukat bir süre düşündü, sonra:
- "Önce, araştırmalarınız annemin uzun bir hastalıktan sonra ölmek üzere olduğunu ve hastane masraflarının onun yıllık gelirinin bir kaç kat üstünde olduğunu da gösterdi mi?"
Görevli utandı:
- "Şey... hayır."
- "Sonra, kardeşimin malul bir gazi, kör ve tekerlekli iskemleye mahkum olduğunu?"
Görevli utancından kıpkırmızı kesilmiş bir halde özür dilemeye çalışırken avukat onun sözünü kesti:
- "Ya da kızkardeşimin kocasının bir trafik kazasında öldüğünü ve onu üç çocuğuyla beş parasız bıraktığını?"
Görevli yerin dibine geçmişti sadece,
- "Hayır, hiç bir bilgim yoktu ..." diye mırıldanabildi.
Avukat bir kez daha onun sözünü keserek devam etti:
- "Pekala, ben onlara zerre miktar para vermezken size niçin vereyim?"