Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Sahibine Mesajlar

Sn. Faiz Sucuoğlu, hükümeti kurmak için ‘yüro yüro ‘ partileri dolaştığınıza tanık oluyoruz. Hükümet kurma işi ile uğraşırken, lağıma düşseler, lağımı bile kırletecek olan insanlar tarafındfan öldürülen Halil Falyalı cinayeti ile de uğraşıyorsunuz. Yetmezmiş gibi, zam yağmuruna, şemsiye temin etmeye çalışıyorsunuz. Sahi Falyalı demişken, onun  “Fly Oil adında Kıbrıs'ın üçüncü büyük petrol şirketine sahibim, bu petrol şirketi Cevdet Sunay'a aitti. Satın aldım, doğalgaz getirip, tüm evlere götüreceğim. gerekli izinleri aldım demesi aklıma geldi. Da, TC genelkurmay eski başkanı Cevdet Sunay’ın yanısıra, TC’nin diğer böyük böyük şahsiyetlerine, verilmeyen neler kaldığını da bize bir söyleseniz derim. Sn. Başbakan, bayraklar göklerde. Ya ya ya şa şa varol ve seçimlerimiz ile  emir erlerimiz ayni. Seçimden kaçtık ama ‘Dikili Taş’ altında esas duruşa geçenlere takıldık.

 **

Sn.  Abuzittin Göbekkaşıyan, Türkiye’nin içinde ayrı bir topluluk olarak, Denktaş’ı bilirsiniz ama Dr. Fazıl Küçük’ü bilmezsiniz. KKTC’yi işinize geldiği kadar bilir ama 1960 antlaşmasıyla kurulan Kıbrıs Cumhuriyeti’ni ‘Tu Kaka’ gördüğünüz için bilmezsiniz. Ananın hasıyım, bölgenin hastasıyım demeyi bilir ama  BM Güvenlik Konseyi kararlarını bilmezsiniz.  Kıbrıs’ı, Ege’de veya Malta’nın ötesinde bir Ada bilirsiniz ama Kıbrıs Türkün hoşgörü sahibi, kendine has kültürü ollduğunu bilmezsiniz. Kan döktük aldık bizimdir demeyi, Kumar oynatmayı, racon keserek mafyavari tahsilat yapmayı ve cinayet işlemeyi bilirsiniz. Ama Kıbrıslı Türkün, AB vatandaşı %98’inin üniversite mezunu, en az bir dil bildiğini bilmezsiniz. Tespih çekerken, geçen kadınları süzen, kapıdan çıkarken sol  ayağım ile çıktım orucum bozuldumu hocam demeyi bilirsiniz. Kıbrıslı Türk ile konuşup kültürünü ölçmeden, en az bir kitap bile okumamış dünyadan bir haber, sıradan bir Türkiyeli’den daha aşağıda görmeyi  bilirsiniz. Kıbrıs’ta bir koyup beş aldığınızı bilmez ama  ‘Besleme’ demeyi bilirsiniz. Bizim buralarda buna Arif Hocanın dediğini derler bunu da bilesiniz.

**

Sn. Okan Veli Şafaklı, Mazbatalarıı alarak, geçtiğimiz gün yemin eden Milletvekillerine seslenerek, niyetiniz ve vizyonunuz varsa, yandaş, partidaş, kayınçonun oğlu, baldızın kızı, Hacı amcanın kuzenin yağeni yerine, kendi alanında uzman kişiler ile ülkeyi layık olduğu yere getirirsiniz. Bunu yapmak için damarlardaki koltuk aşkı yerine, yüreklerde cesaret ve irade gerekir dediniz. Ayrıca bir delikanlının, sevgiliye olan zaafiyeti gibi ensesi kalın, gerdanı sarkık, cebi şişkinlere olan zaafiyeti buzdolabına koyarak, ‘İflas eden Bakkal’ gibi devlete olan 700 Milyonluk efendilerin kesinleşmiş borçlarının tahsil edilmesine vurgu yaptınız. Okan hocam hükümet kuruluyor. Mevsim normallerine dönüyoruz.

 **

Sn. Yılmaz Özdil, Tükiye’nin, KKTC’yi Mafya Cumhuriyetine, uyuşturucu trafiğine dönüştürdüğünü ve o....u sektörü yarattığınızı belirttiniz. Kıbrıs Türkü olarak, kurtarıcımız tarafından ellenmedik yerimiz kalmadığı ima ederken, Havadan geçen uçaklardan 5 milyar Euro’yu cebe atan, KKTC Merkez Bankasında, munzam komisyonluk parasını, TC Merkez Bankasında değerlendiren ve Kıbrıs’ın yarısını elinde tutan, KKTC’nin 5’nci parselini, Katar’a 20 Milyar dolar karşılığında satan Ana’nın, altın yumurtlayan tavuğa besleme dediğini bizde anlamış değiliz. Sn. Özdil, sokak kedisinin özgürlük felsefesini benimsemediğimiz için tekme yiyen ciğercinin kedisine dönüştürüldük.Yapılan açıklamalar, akort edemediğimiz ses telleri ile yapıldığı için detone sesleri dinlemek zorunda kalıyoruz.

**

Sn. Hasan Esendağlı, Barolar Birliği Başkanı olarak, insanlarımızın, sokak ortasında ailelerinin gözü öünde vurularak öldürülüyor dediniz. Beni seçerseniz, sizinle ölüme bile gider, toprağa girerim diyen siyasilerin, halkı hep toprağa yalnız gömdüğünü, devlet çatısınının varlığını ve güvencesini hissettirmediğine vurgu yaptınız. Dingo’nun sormadan gir hanına dönüştürülen KKTC’de muhaceret,  göç ve vatandaşlık politikalarını oya göre belirleyenlerin, sözde yatırımcı, Mafyadan bozma, tetikçiden olmaların dizginlerine gem vuramadığını belirttiniz. Sn. Esendağlı, kitap gibi kadınları, imlâsı bozuk adamların okuyamadığı gibi, idari yetenekten yoksun, çakma bazı siyasileri okuyamadığımız için orijinal acılar yaşıyoruz.

**

Sn. Mine Atlı, TDP’nin başına geçer geçmez, çift taraflı kesen kılıcı kınından çıkarttınız. Ülkeyi cehenneme çevirenlere karşı, meclis kürsüsünde, dut yemiş bülbül gibi suskun kalanları, daramalı tüfek ile yaylım ateşine tuttunuz. Yüzlerce  mobese, kalaşnikoflu mafyaları tespit edemiyorsa, ne muk yemeğe orada tutuluyor imasında bulundunuz. Saray Önündeki ‘Dikili Taş’ önünde dikkat denilince birerli kolda hizaya geçerek eller göbekte hazır olda bekleyenler, bizden sakın özür dilemesinler. Affetmek büyüklükse, bıraksınlar bizler küçük kalalım demeye getirdiniz.  Sn. Atlı, iplerdeki düğümler bir şekilde çözülür. Asıl mesele gurguramızda düğümlenip, ne aksırsak nede tıksırsak çözemediklerimizdir.

**

Sn. Mustafa Söylemez, emekli eski bir Assubay olarak, ‘Söylemez Kardeşler Çetesinin ‘ lideri olduğunuz iddia edildi. Halil Falyalı’nın  cinayetinde 2 adamınız ile sorumlu olduğunuz öne sürüldü. Birçok faili meçhul olayda adınız geçtiği iddia edilirken, öldür Allah hiçbir Adli makamın size hiçbirşeyi itiraf ettiremediği ileri sürüldü. Cinayette ismi geçen Batmanlı Ömer Tunç ile tesafüfen Falyalı’nın otelinde olduğunuz ve birlikte giriş ile çıkış yaptığınız açıklandı. Bu kahrolası tesadüflere, yeğeniniz , aile avukatınız Fırat Söylemez iddiaların yalan olduğuna vurgu yaparken, mobese kaydı delil olmadığını söyledi. Sn. Söylemez, yazılı belge, olmamasına karşın, bende Air Bus  pilotu, Mars ile Jüpitere inen ilk Astronotum.

**

Sn. Gürcan Erdoğan cebinde akrep olup, Allah bize, bizde size diyen bazı kamu kuruluşlarının, ödemedikleri elektrik faturaları Elektrik Dairesini mali açıdan sıkıntıya sokuyor. 7 milyon 400 bin dolar olan akaryakıt  bedeli ülkeyi elektriksizlik  kalma ile karşı karşıya bıraktı. Peki 12 gün sonra yine Allah’a dua etmeye mi başlayacağız. Elektriği elinizden alıp, ensesi kalın, gerdanı sarkık birilerine devretmemeleri için  bunları ‘Ceryan Tepmiş’ durumuna soktun. Sn. Erdoğan, elektrik yarasının dikiş tutmayacağını ve Milli düşüncelerin evrensel öğretilerinden birinin, Milli servet ile çalışanların emeğine saygı olduğunu birilerine gösterin.

**

Sn. Mahmut Özçınar, Belediyeler Birliği Başkanı olarak sürünme modundan, bir türlü emekleme moduna geçemeyen 28 belediye ile ilgili olarak, be arkadaşlar sorunları ileri taşıyarak, her ay ölmektense gelin İskender gibi kördüğümü, kılıcını vurup nasıl çözdüyse, bizder bir defa ölerek, sorunları çözelim dediniz. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava olmayacağına göre gerekirse seçimleri bir yıl erteleyelim ve personel yasalarında, çalışama disiplini, sınav tüzüğü, barınak, hal yasası, mezbahalara kadar pek çok konuyu ele alarak,  kurumsal kimlik kazanalım ifadesinde bulundunuz. Sn. Özçınar, dağ ne kadar sarp olursa olsun, istenirse yol üstünden aşar lafı boşuna söylenmedi.

**

Sn. Kudret Özersay bir bardak çay veya bir fincan kahve içmem noktasından son günlerde anlaşabilirsek hükümette yer almak isteriz noktasına geldiniz. Ve eteklerinizdeki taşları dökün. Anlaşabilirsek geçen defaki gibi  altta kaldığımız için kırılmadık kemiğimizin kalmadığı bir hükümet yerine, kemiklerimizin sağlam kalacağı bir hükümette yer almak isteriz dediniz. Ayşaba huylu huyundan vazgeçmez. Kudret ovlucuğum bu defa dikkat etmezse sağlam kalan 3 kemiği de kırılır. Ve ne kaburga nede omurga kalır dedi.

**

Sn. Metin Bilmem, Cavit amcanın (Covit 19) sizide yakaladığını öğrendim. Öncelikle geçmiş olsun dileklerimi iletirim. Merkezi Cezaevi Müdürü olarak, emekli olmak için dilekçe verdiğiniz haberini aldım. Hayırlısı olsun. Bugüne kadar göreviniz nedeniyle rahat yaşamayı ‘Bilmem’ öğrenemedim dediniz. Bundan sonra bilmediğiniz sivildeki rahat hayatınızı inşallah rahat yaşarsınız.

SEKRETERİMİ BEKLİYORUM

Öğretmen öğrencilerine; eğer büyük bir firmanın müdürü olurlarsa ne yapacakları konusunda bir kompozisyon yazmalarını ister.

Öğrenciler tüm dikkat ve ciddiyetlerini takınarak yazmaya başlarlar. Ancak aralarından biri yazmaz.

Öğretmen fark edince sorar;

– Neden yazmıyorsun evladım?

Öğrenci cevap verir.

– Sekreterimi bekliyorum.