Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Sahibine Mesajlar

Sn. Recep Tayyip Erdoğan, gözümüzde büyüttüğümüz adı büyük, bir yerleri kovuk devletlerin, insanları birçok ülkenin yanısıra, Ukrayna’da da öldürülürken, bize Kıbrıs’ta yaşattıkları göç gibi onları da yerlerinden yurtlarından ediyorlar. Gözümüzde büyüttüklerimiz, bu duruma sessiz kalırken meğer, kıçımızla güldüklerimiz ile eşdeğerdeymişler. Akan kanı durdurmak ve insanların yerlerinden yurtlarından olmaması için devreye girdiniz. Tarafları bir araya getirerek, buz gibi havayı ılıman hale getirdiniz. Ve bir anlaşma zemini yarattınız. Sn. Erdoğan, güzel ahlâk, dara düşen insanlara yardım etmek ve onların duasını almak demektir. Yatsı namazında edilen duada yer almak, duaların en hayırlısında yer almak demektir. sanırım bu duada yeriniz ayrıldı.

**

Sn. Ersin Tatar, her muka maydanoz, bo...k..lok,  narksis Amerika yetkililerin, uzaktan mı adamlar, adamlıktan mı uzaklar inan çözemedim. Türkiye’nin, Rusya’dan satın aldığı ve Türkiye’de olmasını istemediği S400’leri, Yunanistan’ın, bir zamanlar Türkiye’nin tepkisi üzerine S 300’leri, Kıbrıs yerine Girit’e yerleştirdiği örneğinden hareketle, KKTC’ye konuşlandırılmasını istediği öne sürülüyor. Tamam derseniz Rum’un,ödü kopacak. Ve akılları hazır değilse, ya taksim, ya ölüm sloganın artık geride kaldığını, şimdi, devlet ve egemenlik devrinin başladığını görmeyen gözleri görecek. 

**

Sn. Faiz Sucuoğlu, seçimde vaat vermenin ustasıyım, verdiğim vaatleri ‘Faiz’i ile ödetmenin de hastasıyım sözünüzü maşallah yerine getirdiniz. Seçim öncesi indirimden, hayatı ucuzlatacağız yönündeki vaatlerinizin yerini itina ile hazırladığınız zamlı bindirimler aldı. Hacı amca Faiz ovlucuğum, kabine UBP’li vekillerden oluşacak, teknokrat Bakan olmayacak dedikten sonra, piyade ile dağa çıkacağım diyen, Beşparmak dağı efesini ataması, devlet itibarını yerinan yeksan etmedi yaktı kül etti dedi. Ayşaba, haber ile hacı olunmazdı bizde oldu. Darı unundan baklava, incir ağacından oklava, yaverden ‘Paşa’, yalanları yalanlamaktan usandık diyen doğrucu davutların yalanlarından usandık dedi..

**

Sn. Oğuzhan Hasipoğlu, her insanın evine ekmek götürmek mecburiyetinde olduğu gibi sende aileni geçindirebilmek için bir Avukat olarak,işini yapmak durumundasın. Tabi işini yaparken, insanların hangi ülkeye mensup olduklarına, derisinin rengine, hangi dili konuştuğuna bakma durumunda değilsin. İsrail şirketlerinin, KKTC’de hukuk işlerini yaptığın için, bazılarının gözüne değil başka yerlerine batman nedeniyle görevinden istifa ettirildiğin öne sürülüyor. Sn. Hassipoğlu omurga her canlıda olduğu gibi insanda da önemlidir. Güzün ekilen darıdan, kocasından geç kalkan hanımdan, omurgası olmayan insanlardan hayır gelmez. Türkan Şoray, Yeşilçam’ın kanunlarını, taş bebek Gönül Yazar tarihini, Omurgasızlarda belin nasıl büküleceğini yazar.

**

Sn. Kudret Özersay, büyük harflerle vaat içeren söylemlerle göreve gelen hükümet,18 gün geçmeden, rulemaları bozulduğu için tekerlekleri laşgalaşan ‘Çıkrık’ tomofil gibi yampuri gitmeye başladı. Hertarafı sellos eden ( Gevşeyen) kapısı doğru dürüst kapanmayan tomofilin, ‘Ana’ yola çıkış yapılan monobadide (Tarla yolu) ‘Dış’ kapısı açılarak Oğuzhan Hasipoğlu’nu dışarıya ‘Fında’ etti. Bu siyasetin itibar kaybına neden oldu dediniz. Kudret Hocam,  eğer birisi seni aldatmışsa bu onun suçudur. Eğer o kişi seni pek çok kere aldatmışsa bu senin suçundur. Ama sen aldatılmaya müsaitsen ve öpülme hastalığına yakalandıysan bu artık suç olmaktan çıkar. Ve hadde ‘Cavvv’ durumuna dönüşür. Birileri içinde bundan keyif alma durumu olur.

 **

Sn. Tahsin Ertuğruloğlu, başbakan Faiz Sucuoğlu’na, büyük lokma yemesini ama büyük söz söylememesini söylemiştik. Sözünü ağızdan çıkartırken ‘Gurguranın’ (boğaz) 9 boğumunda dinlendirildikten sonra salıvermesini de hatırlatmıştık. Teknokrat bakan yapmayacağım dedikten sonra o lafı sanırım abilerinin baskısı ile dürüp büküp cebine soktu. Öküzün sırtına düşen tohumla, yere düşen tohumun bir olamayacağını, boğazımızda düğümlenen hıçkırık gibi ne aksırsak, ne tıksırsak atamadıklarımız öğrenecek. Aman bu defa da sakın ‘Piyadeyi’ alıp dağlara çıkma. Vallahi geçen defa ödümüz kopmuştu.

**

Sn. Zorlu Töre Meclis-i Mebusan sahasında oynanan başkanlık finalinde, maçın 90+7 dakikasında golü atarak, meclis başkanı seçildiniz. Gol off-side pozisyonunda atıldı tartışmasına ‘Baş hakem’ kritik eşikti ve takım kariyer açından küme düşer diyerek son noktayı koydu ve golü geçerli saydı. Bu arada bir ilke imza atarak, Cumhurbaşkanı, Başbakan gibi Meclis Başkanının da artık arkadasında eskortluk yapan koruma polisleri eşliğinde gezmeye başladınız.  Ancak mavi-kırmızı ışıklarını yakarak, sizi takip eden korumaların, yarın cenazeden cenazeye, düğünden düğüne gezerken sıcaktan canları çıkacak. Sn. Töre, Atatürk İstikbal göklerdedir derken, makam arabaları ile koltukları kastetmişti. Yanlış anlaşılma var.

**

Sn. Serdar Denktaş, atadım. Yok vazgeçtim. Seni falanca bakanlıktan aldım, filanca bakanlığa verdim  ayaklarında, milleti zevleyen (Alay eden) iktidarda, iktidarsızlık yaşadıkları iddia edilenlere, haksilo çıkartın demedin. Be ama biz siyaset arenasında yıllarca bu saçları ağartırken, pirili oynamadık da demedin. Ama sanki hepsini içeren “HADEYİN BE SİZ DA” diyerek hepsini galayladın. Gardaş, hocaya sınıfta bazı kendini bilmezler var, onlar kim diye sorulunca, hocanın onlar kendini biliyor dedikleri arasında, yetenek dersinden bütünlemeye  kaldıkları halde, devlet Üniversitesinde dekan, rektör olma hayali kuranlar var. Ne diyelim memleket halleri.

**

Sn. Dursun Oğuz, geçtiğimiz günlerde, İskele’de Orman Katliamı yapıldı diye haber geçildi. Bir avuç ormanı ve yeşili kalan ülkede, haksilo çıkarsınlar, bazıları kalanıda halledip betona çevirmek istiyor. Bu solina ile dayak isteyenler, ülkenin İskele Boğaz mevkinde bulunan Orman arazisinde, ağaçları sökerek yerine, beton dökme hazırlığı yapıyor. İskele Çevre İnsiyatifi size ormanlara sahip çıkmanız için çağrıda bulundu. Sn. Bakan, bazı insanlar vardır, çok ama çok özeldirler. Bu insanlar büyü gibidirler. Değdikleri hayatı cennete çevirirler. Bazıları ise özeldende ötedir. Bunların değdikleri yer ‘Cehennem’ olur.

**

Sn. Mine Atlı TDP başkanlığınız hem ülke hemde partiniz adına hayırlı ve uğurlu olur. İşkem-i Kübra’dan uzun makamdan sallayanlara göndermede bulunarak, sizin gibi hergün ‘Sakgulli’den ( Torba) çıkartıp ısıttığımız ‘Yalancı dolmayı’ servis etsek ve doğru söyleyenlere de 'yalan makinesi' demiş olsak utancımızdan ölürdük. Yalanı ayyuka çıkan. Ekşidiği için kokusundan yanında durulmadığı için özür dilemeyen, kokuttuğu içinde utanmayan bir başbakan çok tehlikelidir dediniz. Sn. Atlı, emir demiri kesince ve davetler kesilip, mesafeler uzatılınca, paçalar pardon tutuşur. Ateş koltuklara sıçrayınca, Özgür sokak kedisinin felsefesi unutulur. Ve ciğere yalanarak bakan ‘Ciğercinin Kedisinin’ felsefesi ile ohhh ciğerde mis demesi hatırlanır. 

**

Sn. Işıl Kıran, hergün yaşanan olumsuzluklar, insanları bezdirip usandırdı. Yaşanan olumsuzluklar insanları, yahu guduz galsın, bu ülkede hiçmi güzel şey olmaz deme noktasına getirdi. Sanat ve Kültür dalında büyük işlere imza atan değerli insanlarımızın yanısıra, 4 yaşında cimnastik sporuna başlayan, 4. Sınıfta atletizm ve badmintonla tanıştıktan sonra, minikler katagorisinde milli takımla yarışmalara  katılaran ve  şimdiye dek katıldığı 8 yarışın 7sini 1.likle tamamlayan senin gibi bir yeteneği bile görememe durumunda kaldık. Sevgili Işıl, mesele guduru işler yaparak işte yapıyorum demek değil. Asıl mesele senin gibi iz bırakabilmektir abim.

**

Sn. Cenk Ozdağ, son günlerde hükümeti eleştiri yağmuruna tutanlara, bıyık altından gülerek, be arkadaşlar, yok meclis başkanlığıdır, yok bakanlık gavgasıdır, yok kim müdür müsteşar olacak gavgasıdır, onca gombina arasında hükümetin vakit bulup zam yaptığını belirttin.  Bunun göz ardı edilmemesi ve küçümsenmemesi gereken bir başarı olduğunu dile getirdin. Sevgili Cenk, Garacocco gibi gurguramıza takılan, öksürtmekten nefes aldırmayıp, Beytambal galsın, zam kazıkları ile hepsimizi Gabira gibi kızartanların, Guli (Yavru köpek) gibi peşinden koşanların sanırım yetenekleri de tartışılmaz. Eh o zaman memleketin şerefine hadde ‘Yeva’ Fon deep yapalım.

Adı İp...e olur!..

Nasreddin Hoca'nın yaşadığı köyde yaşayanlar

Eyyübi kelimesini bir türlü doğru söyleyemiyorlarmış.

Bazısı Eyip, bazısı İyip, bazıları da İyp diye

 yanlış bir şekilde söylüyorlarmış.

Buna artık dayanamayan Hoca vaazında:

– Ey komşular sakın ola ki oğlunuz olursa adını Eyyûb koymayın.

İnsanlar onu söyleyemez çocuğun adı olur İp...e, demiş.