Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Sahibine Mesajlar

Sn. Ersin Tatar, Kasulidis her Güven Yaratıcı Önlemler dediğinde, egemen iki ayrı devlet Bandoflası ile ağzına vuruyorsun. Erdoğan’ın Yunanistan Başbakanı, İsrail Cumhurbaşkanı ve ABD yetkileri ile görüştü ve Mevlut Çavuşoğlu,, GYÖ konusunda ağız değiştirerek, milliyetçilik diriliği hiç tozlanmayan sesi ile 2 devletlilik OUT profili çizdi. Eh onun ağzına bandofla yerine altı kalın mezosola (Gön) kaplı potin ile vurmanı ve Toros dağlarını OUT yapmanı beklerdik. Ama konu ‘Ana’ olunca rota değiştirerek GYÖ limanına demir attığını gördük. Yeni rota değişliğiniz hayırlı olsun. 

**

Sn. Faiz Sucuoğlu  iki öne bir geri figürünüz, güzel yansıyor. Elektrik, alkol, Tüp Gaz ve Belediyeler reform yasasında gösterttiğiniz iki öne bir gerideki büyük başarı nedeniyle, Mehteran takımına ‘Şef’ tayin edildiğiniz söyleniyor. Özellikle elektrik zammında arabayı balarisleyerek, benzin pedalı lamarinada, tabba kiriş giderken, yarım glaj yaparak, dümeni kırmanız, takdir topladı. Sn. Sucuoğlu, unutmayın bu dünyada bir ölümün bir de yok olan güvenin telafisi yoktur. Kaybedilen güven duygusu, idam sonrasındaki affa benzer

**

Sn. KKTC Bindir İndir Hükümeti, aküsü bitmiş araba gibi hep gıv gıv gıv. Başka numaranız olmadığı için tüp gaz ile tavuk ürünleri zam kazığını gıv gıv hart diye geçirdiniz. Bindirim işlemi tamamlandıktan sonra Auvvv, dediğimiz noktada kazığı dördüncü boğumdan üçüncü boğuma çekip indirim yapacağız dediniz. Bilgisayar halen bekleme modundan, hareket moduna geçmedi. Ayşaba, halk olarak sizi sandıktan çıkartmak suretiyle yaptığımız hatadan dolayı sizlerden özür dileriz. Emin olun bu durum bir daha tekrarlanmayacak  canlarım dedi.

 **

Sn. Erhan Arıklı, Reform hükümetiysek, Kıb-tek’te de reforma başlamalıyız dediniz ve özelleştirmeye elektrikle başlamalıyız dediniz. Vallahi eteklerdeki taşı dökülürken, ağızdaki baklalar da çıkmaya başladı. Eskiden AB normları Tu Kaka, Türk Birliği normları yahşi derken, tornistan ederek, AB normları yahşi, dediniz. Ve Karadeniz Enerji fırtınası, ( Trabzon Spor değil)  esmeye başladı. Sn. Arıklı, hukuk okumadık. Muhasebe okuduk. Ama her mevzuaya hakimiz. Ayşaba, güvenme gökkuşağın vefasına, bugün över yarın söver dedi.

**

Sn. Kubilay Özkıraç, yüzümüze gülerken, bıyığımıza osuranların, gerçek yüzleri ortaya çıktı. Şalter kapalıdır korkmayın diyenlerin, ham hum şorolop okyanusunda pupa yelken dolaşırken, rotayı Karadeniz Enerji’ye çevirdiklerini gördük. El Sen olarak, yirmi beş kuruşa balık ekmek eskidendi. Ekmek bayat, balık eski, adamı zehirler dediniz. Ayşaba, Tatar’ın Toros fotoğrafları. Sucuoğlu’nun Mehteran yürüyüşü, Ertuğruloğlu’nun piyade ile dağa çıkışı meşhurdur. Ama El –Sen’in Osmanlı Tokatı onlardan daha meşhurdur dedi.

**

Sn. Erkut Şahali, Meclis-i Mebusan’ın salon kapısını unutan bakanlara burasını Dingo’nun yol geçen hanımı sandınız imasında bulunarak tepki gösterttiniz. "Artık Yeter" diye bağırırken, hem sağır hemde körsünüz diyerek bir gerçeği ifade ettiniz. Sn. Şahali, halk olarak bizlerde siyasileri, halka sahip çıktıkları için, sevmeye doyamadıklarımız ile sövmeye doyamadıklarımız olarak ikiye ayırdık. 

 **

Sn. İley Taşkın Fedai şaka gibi açıklamanızda, rahmetli babanızın, bir dergide yayınlanan yazısı 1.6.2018 tarihinde İzmir’den postalandıktan ancak 30.2.2022 tarihinde elinize geçti dediniz. İley hanım, biliyorsunuz postamızın maşallahı var. Jet hızı çalışır. 20 sene yerine, 4 sene gibi kısa bir zamanda, mektupları sahibine ulaştırır. Hızı için Guiness Rekorlar kitabına girmeye hak kazanan Posta Dairemize, sanırım teşekkür borçlusunuz. Ayşaba,  kapıyı göstereceklerimize anlayış gösterttik. Ondandır dedi.

**

Sn. Katip Demir, bizim minik kuşlar, dolu sonrasında, ‘Gökkuşağı’na dönüşen başbakanı ziyaret ettiğinizi söyledi. Su koyvertme rekorunun sahibi başbakanımıza, yapması gerekeni hatırlatarak, Yeniboğaziçi belediyesini, Mağusa Belediyesi ile birleştirmeyeceği sözü aldınız. Sizinle birlikte, belediye çalışanları bu sınavı pek iyi ile geçerken, su koyveren su lastiğini de tamir ettiniz. Sn. Katip, taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir. Bunu ispat ettiniz.

**

Sn. Doğuş Derya, Diyanellos Sigara Fabrikasından bozma, Meclis-i Mebusanımız için, koskoca Töre aşiretinin reisinin yüzüne baka baka, eleştirinin hınzır muhataplığı ile bu meclis ‘Yüce değil, cüce meclistir’ dedin. Hükümet ve meclisin durumlarını da ‘Maskaralık’ olarak nitelendirdin. Kız Doğuş, 1.35 boyunda olup, kendini 2 metre olarak göstertmeye çalışına birisine, kusurunu yüzüne vurmak doğru olmaz. Gidişlerine illa bir isim koyacaksan, ‘Mal Kayıbı’ diyebilirsin. Olur biter.

**

Sn. Ayşe Alioğlu birilerinin Pavarotti’nin, Arya’sı gibi ruhumuzu okşuyor imasında bulunduğu, Toros’lardan gelen horoz seslerini geçtim, her sabah gözümüzün içine soktuğu, Toros’ların günlerdir görünmediğini belirttiniz. Ah hep şu şu Afrika’dan gelen toz bulutunun. Egemenliğimizi kıskandıkları için  iki ayrı devleti görmemizi engelliyorlar. Ayşe hanım, Mevlana ne olursan ol gel demişti. İnandık ve aksine ne olursan ol gelme. Biz Mevlana değiliz. Bizleri germe diyemedik.

**

Sn. Senih Çavuşoğlu, gülerken düşündüren. muhteşem çizimlerin birilerine çuvaldız olup batarken dava  konusu oluyor. Ancak uluslararası alanda bir tek gülün aksine, buket olup senin nezdinde ülkeye dönüyor.  “Grand Prix Du Design” uluslararası tasarım ödüllerinde jüri üyesi seçilmeniz ülke insanını gururlandırdı. Hocam be, soy isimin Çavuşoğlu olabilir. Full çeken bilgi dağarcığın, dorukta gezinen yeteneğin, insan sevgin, duruş derken, soy isim, Orgeneral rütbenizin önünü kapatamıyor. Yalnız rütben, emir-i erin hakim olduğu,  din-i makbul, Nazım-ı şer,  Mevlut’u - ekber zamanlarına ters geliyor.

**

Sn. Demir Moda, bazılarını Allah’a bırakır olmaktan utanır olduk. Rezaletin daniskasına şahit olduğumuz bir durumda, elektrik olmadığı için, koah hastası dedene sabahın 3’ünde arabanın çakmaklığına taktığın makine ile yardımcı oldun. Sn. Moda, Kalp denizdir, dil de kıyı. Deniz de ne varsa kıyıya o vurur. Bu aralar denizden kıyıya, Allah’ım sana karşı ne günah işledik de bizi bir bela ile imtihan edersin yakarışları vuruyor.

**

Sn. Ürün solyalı,  hükümete vatandaşı çıkmaz sokakta kaderi ile baş başa bırakan, bel bükme modundan  esnafın ve borçlunun selasını okuma moduna geçen, bankaların ekmek kadayıfının üzerine konan dondurma gibi mideye indirdiği bileşik faiz yükünü, gelin  kaldıralım dedin. Sn. Solyalı, senin başakların içi dolmaya başladı. Taneler irileşiyor. Kaliteli Ürün alacağız görüntüsü yansıtıyor. Ayşaba, kulaklarım Meclisteki argo müzikte, Gözler zam kazıklarında. Beynim yaşam kavgasında.. Beden yaratılan çöplükte, ruhum boşlukta. Ayaklarım ise zamanı gelince atacağım volede diyor.

Fıkra

İKİ OLASILIK

Temel ile Dursun konuşuyorlardı…

Temel Dursun’a sorar:

– Savaş çıkarsa yandık galiba.

Dursun düşündü:

– İki olasılık var, dedi. Ya çıkar ya çıkmaz. Çıkmazsa mesele yok, çıkarsa iki olasılık var:

Ya çürüğe çıkarız ya askere alınırız.

Çürüğe çıkarsak mesele yok, askere alınırsak iki olasılık var:

Ya geri cephe ya ileri cephe. Geri cephede kalırsak mesele yok,

ileri cepheye gidersek iki olasılık var:

Savaşı ya kazanırız ya kaybederiz. Kazanırsak mesele yok,

kaybedersek iki olasılık var: Ya esir düşeriz ya ölürüz.

Esir düşersek mesele yok, ölürsek iki olasılık var:

Ya gömerler ya kağıt fabrikasına yollarlar. Gömerlerse mesele yok,

kağıt fabrikasına yollarlarsa iki olasılık var:

Ya gazete kağıdı ya tuvalet kağıdı. Gazete kağıdı olursak mesele yok,

tuvalet kağıdı olursaaak… İşte o zaman yandık Temel!