Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar

Sahibine Mesajlar

Sn. Ünal Üstel, Siyaset Bankasındaki Saner mevduat hesabından, beklenenin çok üzerinde ‘Faiz’ verildiğini ve bunun kabul edilemeyecek boyutta olduğunu dile getirenlerin desteği ile hükümeti kurma görevini aldın. Hayırlı olsun. Biriken ve çözüm bekleyen sorunlar yerine ‘Özel Jet’ olayını gündeme taşıyarak havanda su dövüyoruz.  Bence Jet olayı konuşulacaksa o günkü bakanlar kurulu, Ulaştırma Bakanı ve Sağlık Bakanı da masaya yatırılmalıdır. Biz, apartman altında, zile basmak yerine aşağıdan “annee” diye bağıran. Kuyudan kurtulmak için el ele vermek yerine, kuyuya ip atmaya çalışanı kuyuya iten bir nesil olmaktan kurtulamadık.

**

Sn. Faiz Sucuoğlu, koltuktan inince, Sucuoğlu ŞAM Babasımı oluyor diye sorulmaya başlandı. Ersan Saner mevduat hesabınızın ‘Faiz’i, misli ile size geri dönmeye başladı. Egemen, bağlantısız devlet kurup, Avrupa’ya KKTC gerçeğini yaşatacağız. Şeftali kebabının yanına koyacağımız Adana kebabı ve İnegöl köftesi ile dillirga eşliğinde horon tepip, göbek atacağız hayaliniz, koltuğun ayağı kırılınca galiba 404 not found error oldu. Başkan, koltuk gidince bal yalama biter. Güç bitince gölge devri başlar unutmayın.

**

Sn. Zorlu Töre milletvekillerine buyurun ‘Yüce Meclisin Kürsüsüne’ Yerinden cevap vermeye çalışan vekillere de yüce mecliste oturduğunuz yerden cevap veremezsiniz diyorsunuz. Size göre ‘Yüce’ Doğuş Derya’ya göre ‘Cüce’ meclis, ne yazıkki  sizlere‘Yüce’ ama halka kıynıklı olarak geçirilen zamları yontmaya, tozlu raflarda bekleyen yasalara karşı ‘Cüce’ kalıyor. Zam kazıkları, Si bemolden girip Sol majörden çıkarken, anamızı babamızı detone duruma düşürüyor. Nur ol çok yaşa görüntü itibarı ile ‘Yüce’ icraatta ‘Cüce’ Meclis.

**

Sn. Kudret özersay, geleceğe yürüyoruz diyerek, halkı fanoz ve mum ışığında, battaniyeye sarılarak oturmaya mahkûm edenlerin oyun içinde oyunu var. Ülkeyi kimin yönettiği de belli değil dedin. Yapma be hocam. Ülkeyi ‘Cübbeli Ahmet Hoca’ yönetmiyor tamam. Ama  hayranzadeleri için birşey diyemem. Memleket yangın yerine dönmüşken, Evliye Çelebi gibi Türkiye’yi arşınlayanlar ile Vatan, Millet, Sakarya kitabı okurlarının, Güney’den, Kuzey’e daha fazla kişinin gelerek, piyasaya para akıtmasını beklemek sanırım saflık olur. Ayşaba,  Meclis Pazartesi toplandı. Bazıları için Pazartesi sendromu is back. Hükümet nasıl kurulacak  is coming. Mayıs ayında sinemalarda.

**

Sn. Erhan Arıklı, 2010-2011 sezonu şampiyonu Fenerbahçe’nin şampiyonluğunun kendisine ait olduğunu iddia eden Trabzon arasındaki tartışmaya katıldınız. Ve Fener’in şampiyonluk kupaları arasında  “Coca cola kupası da var mı? Diye sordunuz. Bence yoktur. Çünkü yer aldığınız Meclis liginde oynanan 6’da half time, 12’de biter ‘Çullisine’ gazozuna maçlar henüz bitmedi. Birde Üstel bizi tatmin ederse kaldığımız yerden devam ederiz açıklamanızın altına atılan ve seni daha genç birisine tatmin ettirelim mesajının altına 90-60-90 tercihimdir yazınıza, Ayşaba, geçti Bor’un Pazarı, bugün Pazartesi. Kelin melhemi olsa başına sürerdi dedi.

**

Sn. Şener İzmen, silinen ve yıpranan Anayol tabelalarının boyanması için 17 bin Törkiş Liraya ihtiyaç duyulduğunu belirttin. Ama Karayollarının kasasına sıçan düşse başı yarılacağı için Allah Anavatana, o da bize, olmazsa Girne Kapısına bir mendil koyarak para toplayalım önerisinde bulundun. Sevgili Şener,sen tabelaları boş ver. Erkeklerin bildiğini okuduğu, kadınlarında erkeklerin canına okduğu hükümetlerimizinde halkın canına okuduğu Doğu Akdeniz’in Şafkaran yıldızı ‘Yavru’da çevrilen, Toros’lar ışıldıyor. Kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan kötürüm KKTC ve koltuk severler, ‘Unutulmayan’ flimler dizini seyret. Ve cool ol.

**

Sn. Doğuş Derya, Tatar’dan bostan korkuluğu bile olmaz derken ‘Bostan ‘ için korkuluk ihalesine çıkıldığını duymadık. Cumhurbaşkanlığı için erken seçimi yapılmalı dedin. Ama seçim yapar ve birini ‘Silihtar’daki Saraya taşırsak, evliya çelebi kim Türkiye’yi kim arşınlayacak. İki lafından birisi egemen, ayrı devlet sözlerini kim söyleyecek? Gazetecileri kim azarlayacak?  "Rumcular", "Anavatan ile bağlarımızı koparmak isteyenler" "Ruma uşaklık edenler’ sözlerini kim sarf edip bizleri ötekileştirecek söylermisin? Sevgili Doğuş, yolu geçerken, hızlı bir araba gelince, durmak yerine daha da hızlı koşan, elim kopsaydı da oy vermeseydim dedikten sonra, gidip yine ayni kişilere oy veren tek milletiz. Unutma..

**

Sn. Güven Bengihan, KKTC çilehanesinde, pandemide evlere kapanmamızdan dolayı hepsimiz tombul teyze olduk. Yağlanan vücutlarımızdan dolayı kalp, şeker kolestrol ve şişmanlığın yarattığı diğer hastalıklardan korunmamız için hükümetimiz asgari ücreti açlık sınırının altına çekti. Nüfus azaldı, geceleri erken yatıp çoğalmamız için elektriğe zam operasyonu yaptı. Vallahi kötü niyetten değil, ne yaptılarsa hayrımız için yaptılar. Güven başkan, Banka kartı bile 3. denemeden sonra kendini kilitliyor. 18 kere bizi kilitleyenler için hala daha bir daha deneyeyim dersek suçu kilitleyende değil kilitlenende aramak gerekir.

**

Sn. Mustafa Naimoğlluları, Hayvan Üreticileri Birliği Başkanı olarak, yüksek valumdan olmayan hükümete ateş püskürttün. Batı cephesindeki Meclis, Bakanlıklar ve siyaset arenasında asayiş berkemal. Ama maliyetler altında ezilen Doğu cephesi düşüyor. Destek şart. Doğu cephesi düşerse ülke hayvan mukuna boğulacak. Dead line Perşembe dedin. Sn. Naimoğluları, kusura bakmayın ama bugüne kadar yürekleriniz, sizi en çok hak edene değil, sefil edene gitti. Perşembe günü ülkeyi muka boğarken, haydi gelin birlikte ölelim, cenaze arabasına ‘mutluyuz’ yazıp milleti güldürelim diye yazın.

**

Sn. Gürcan Bayramoğlu, Sucuoğlu’nun çok dürüst bir adam olduğunu en başta herkesin dönüşümlü bakan olacağını söylediğini belirttin. Doğru ama kadın vekillere senin rimelin aktı. Rujun çok koyu. Saçlarının rengi açıldı deyip müthiş çalımlar attı. Şimdi sıra başbakanlıkta, ver lolipopu uslu çocuklara otursunlar. Çirkini güzelleştiren üç şey Canon, Nikon, Avon. Siyasetçiyi güzelleştiren 3 şey ise koltuk, solukluk, kolluk

**

Sn. Asım Akansoy, 2020 yılı ekim ayında KKTC’de müthiş bir deprem yaşandığını belirttin. Ve cumhurbaşkanlığı seçimi depremin ardından şuanda artçı depremlerin devam ettiğine vurgu yaptın. Deprem önleme cihazı çalıştırılarak ara formül olarak Ersan Saner başbakan yapıldı. Ancak  son model araba yerine el arabası ile gitmeye çalışması, ne sistem nede sistemcik bıraktı. Siyasetin, Cennetle cehennem arası işleyen trende mevsimlik bir bilet olduğunu  Saner anlamadı. Humus Çorbasını karıştırırken küçük bir girdap oluşturup hemen ters yöne karıştırıp eğlenen bir insandan zarar gelmeyeceğini bizde anlayamadık. Anlayınca To lade moduna geçtik.

**

Sn. Bertan Zaroğlu, YDP başkanı Erhan Arıklı ile ofiste çekilen bir resim bizlere gönderilince eski dost düşman olmaz düşüncesi ile barıştığınızı yazdık. Ancak, Kurultay sürecinde, senin tek bir  kötü sözün olmamasına karşın, yaptıkları hakaretlerin seni çok rencide ettiğini, seviyesizce yapılan saldırıların seni çok kırdığını, Erhan Arıklı ile bir arada olmanın mümkün olmadığını söyledin. Ancak kapıyı gındırık bırakarak, senden özür dilenmesi halinde yine düşünebileceğine vurgu yaptın. Sevgili Bertan, Shakespeare Dik tepelere tırmanmak için başta yavaş yürümek gerekir demişti. Sizler siyaset tepesine  tırmanırken düştünüz ve yaralandınız. Yaralarınızı sarıp iyileştirmek elinizdedir. Bence yaraları iyileştirmeyi denemelisiniz.

HATIRLAMIYORUM

Bir Fransız, bir Alman, bir Amerikalı ve Temel

alanında en iyi askerler olarak seçilmişler.

 Bir görev için bunların hepsi hücrelere kapatılmış

 ve her birine bir sır verilmiş.

İlk olarak Fransızın hücresine girip sırrı söyletmeye çalışmışlar ve hemen söylemiş.

Daha sonra Almanın bulunduğu hücreye girmişler baskı yapmışlar söylememiş,

tırnaklarını çekmişler, söylemiş. Sonra Amerikalının hücresine girmişler

baskı yapmışlar, söylememiş, tırnaklarını çekmişler söylememiş,

elektrik vermeye kalmışlar söylemiş.

En son Temel’in hücresine girmişler. Baskı yapmışlar, söylememiş. Tırnaklarını çekmişler söylememiş, elektik vermişler, söylememiş. Daha bir yığın işkence yapmışlar

bana mısın dememiş. Adamlar yorulunca çıkmışlar

odadan yarın devam etmek için geri döndüklerinde

 Temel’i kafasını duvara vururken bulmuşlar; Hatırlamıyorum, hatırlamıyorum…