Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar(28 Şubat 2023 Salı)

Taner Ulutaş'tan Sahibine Mesajlar(28 Şubat 2023 Salı)

Sahibine Mesajlar

Sn. Ünal Üstel Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ile birlikte, Erdoğan ile Vahdettin Köşkü’nde bir araya geldiniz. Deprem ile ilgili Taziyelerimizi bildirmek için gittik  dediğiniz canlı yayını torun ile birlikte izledik. Dede bu kağıda bakarak yazıyı okuyan adam kekeleyerek okuyor. Vallahi ben ondan daha iyi okurum dedi. Çocuk işte. Kulağını çekerek  kızdım. Birden Rahmetli Denktaş baba hatırımıza geldi. O da hep bir üniversitenin kendisine fahri doktoralık vereceği adı altında Türkiye’ye gider perde arkasında görüşmelerini yapar ve dönerdi. Sizin taziye hikayenizi yedik.  Türkiye’ye gidişinizin yakında kokusu çıkar diye düşünüyorum. İnsan Sürahi olmak için uğraşmamalı. Bardak olmak için uğraşmalı ki, sürahi önünde eğilsin diyoruz. Ama illa sürahi olacağız diye ısrar ediliyorsa yapacak birşey yok. 

**

Sn. Devlet Bahçeli  “Yalan yalan yalan, dolan dolan dolan, 20 sene oldu istifa ulan” beste ve güftesi fenerbahçe taraftarına ait tribün şarkısı sizi küplere bindirdi. Arkasından Beşiktaş-Antalya taraftarı son günlerin popüler şarkısı ‘Hükümet istifa’yı hep bir ağızdan söylemeye başlayınca küpü de kırarak Beşiktaş üyeliğinden istifa ettirdi. Koskoca Başbuğun veliahtına şaka yaptılar. Belli ki şarkıyı beğenmediniz. Ve maçlar seyircisiz oynansın dediniz. Bizim Ayşaba rahat durmuyorki,  Emredersiniz haşmetmaap. Tribündeki seyirci çok yaşa Bahçeli diye tezahürat yapsaydı yine seyircisiz oynansın diyecekmiydiniz diye sordu.  Sn. Bahçeli yaş kemale erdi. Kemal de şayet siyasete veda etmeyi akıl edebilseydi yakışmadı diyebilirdim dedi.

**

Sn. İzlem Gürçağ, bir devlet kurumu kapısına konan ‘Bekçi’’ye buradan kimse geçmeyecek direktifi verilince ‘Yasah Hemşehrim’ kapısından değil bakan ve müsteşar uçan kuş bile geçemez. Anasına göre tanası örneğinden hareketle burada da ayni şeyler yaşanmaya başlandı. Dün acile gelen ve acil olarak müdahale edilmesi gereken  bir kadın yerde kıvranırken, 50 kuruşluk çikolatanın verdiği mutluluğu veremeyen oradaki görevli, kadının ölüyorum ne olur beni içeri alın diye yalvarmasına rağmen sıranı bekleyeceksin dedi. Kadın haksız. Çünkü tırnağını keserken hafif kanatan birisine pansuman yapılırken kaynak olmaz. Neticede kadın Acilin kapısına yığılıp kaldı. Sonrasında kadına nemi oldu? Vallahi ne olduğu konusunda bizim minik kuşların da haberi olmadı. Sn. Bakan ağlaya ağlaya geldiğimiz dünyada, güle oynaya tedavi olacağımızı sanıyorduk. Umut işte. O da fakirin ekmeği ama ağızda diş bırakmadılar ki.

**

Sn. Fadıl Aksun siz hukukun saygın bekçileri yargıçlar olarak,  buğulu camlardaki sözler gibisiniz. Yani sizlerin nefesi olmadan Adalet abla bile bir hiçtir. İnsan elbisesi giymiş bazı yaratıkların korkulu rüyası biz halkında başının tacısınız.  ‘Çocuklara yönelik tacizden’ dolayı bir insan müsveddesini yargılarken, ben bir Yargıç olarak, önümdeki yasada yazan en ağır cezayı veriyorum. Ancak bu cezalar, bu tip suçlar için yeterli değil. Yasa koyucular bunu görmeli, yeni düzenlemeler yapılmalı, caydırıcı ve toplum vicdanını bir nebze rahatlatacak ceza süreleri ve yöntemleri belirlenmeli” dediniz. Bu sözleriniz anlayana sivri sinek saz, anlamayana davul zurna az cinsindendir. Sn. Aksun, bazılarına çok kıymet verdik,  sandıktan güle oynaya çıkmalarını sağladık. Ama kıymet verdiklerimiz yaptıkları ve yapmadıkları ile hayatımızı ‘kıyamete’ çevirmesini iyi bildi.

**

Sn. Tahsin Ertuğruloğlu, bak sen şu Serhat İncirli’ye. Senin kolundaki ROLEX’e taktı. Bir araba değerindeki  ROLEX marka saatinizi dilli düdük etti. Koskoca Beşparmak fatihi bir bakan için çerez parası bile olmayacak olan paraya alınan ROLEX marka saatini,  Prenslerin de lahmacun sevebileceğini unutarak, çok gördüler. Ah Sn. Bakanım ah. Yarın bunlar Ercan Havaalanı, Taşyapı 250 bin Euro gibi ipe sapmaz şeyleri de ortaya atar. Ve İstifa etmelisiniz derler. İstifa ederseniz Milliyetçiliğin ufkunda kim gezinecek. Piyade ile Beşparmak’lara kim çıkacak?  KKTC’yi, iki egemen devleti kim savunacak. Bin gavur kellesi bir kin ödemez mealindeki şiirleri bize kim hatırlatacak.  Mevlut Çavuşoğlu, abim diye kime sarılacak söylermisiniz? Bazı insanları hayata baktığı pencereden atmalı diyen çözüm ve barış yanlılarını Savaş delisi General Peton’a verip kurşuna dizip derilerini yüzmeli.

**

Sn. Fikri Ataoğlu, yanlış  tavşan hızı ile Doğru kaplumbağa hızı ile yol alsa bile ipi sonunda hep ‘Doğru’ göğüsler. Yanlıştan dönmenin erdem olduğunu hükümetimiz nihayet kavrayarak İmar Yasası ile Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (KTMMOB) değişiklik yasası önerilerinin geri çekileceğini duyurdu. Haa yanlışta ısrar etmeniz halinde ne olurdu derseniz, hiç bir depremde nüfusun bir kısmını toprağa defnedecektik. O zamanda sandık sonrasında gidişinize illa bir isim konulacaksa MAL KAYBI diyecektik.

**

Sn. Meray Dürüst , Çocuk ihmali ve istismarının önlenmesi ve kadına yönelik her türlü şiddetin bildirilmesi için 7/24 hizmet veren ALO 183 hattının çağrılara cevap verilen oda koskoca bakanlık müdürü olarak tabiki sizin Odacınızdan daha kıymetli değil. Tabiki o odayı boşaltarak odacınıza vereceksiniz. Kadın işkence görmüş. Çocuk istismara maruz kalmış.  Mühimmi efendim. Mühim olan çocuklar ve bazı eksik beyinlere göre karnından sıpayı sırtından sopayı eksik etmememiz gereken kadınlar değil, sizin odacınızdır. Ah be Müdürüm ah. Senin hikaye, masalda ki kurbağanın, pamuk prensesi öpünce prense dönüşme hikayesi  değil. Uyutulan ninnideki bostana giren dananın dan dini dan dini hikayesidir. Bu filmde mutsuz son, Odacı ermiş muradına, mıçmışım ALO 183 odasınadır

**

Sn. Haluk Levent sen ne güzel bir adamsın. Söylediğin İzmir Marşı ile  gür sesin ile Mustafa Kemal’e selam olsun dedin. 245 öğrenciye burs, 4 bin 216 aileye yardım, 136 medical cihaz temini, bin 414 etkinlik, 331 kan ve kök hücre kampanyan ile yardım bekleyen öğrenciye hasta insanlara yardım elini uzattın.  AHBAP derneğin ile yardım elini uzatığın depremzedelere yardımın yanısıra insanlığını gönderdin. Yaptıkların ile sivrildiğini görüp seni kütleştirmeye çalışanlara varlığın,  parmaklarına  ‘yüzük’ olmadı. Bari insanlığın ve yardımseverliğin  kulaklarına ‘küpe’ olsun.   

**

Sn. Cansu N. Nazlı, Varlığını hatırlatan tek şey bakanlıktaki odasının kapısındaki sensörlü lamba olan bir bakanlık müdürümüz,  şiddete uğrayan kadınlar olmak üzere çocuk, yaşlı, engelli istismarı ve ihmali ile ilgili de sosyal destek veren tek hat konumundaki ALO 183 odasını, odacısına vermek istediğini belirttiniz. Bakın Cansu hanım, Koskoca Bakanlık Müdürünün ben ALO 183 falan anlamam demesine karşı çıktınız. Onu üzdünüz ve kırdınız. Gönlünü almak için özürlerden bir demet,  kusura bakmayınlardan bir buketi bakanlık müdürümüze takdim etmeniz gerekir. Sn. Nazlı, bazıları önden çekmeli, arkadan kaktırmalı torpil ile koltuklara kuruluyor. Bazılarını, getiren leyleğin onlarda bıraktığı ufak bir izdir kuş beyinli olmaları. Boş ver tırıs gitsin.

**

Sn. Hüseyin Cahitoğlu, Okuma özrü, gevezelik özründen geliyor. Bizler Türk toplumu olarak konuşmayı seviyor ve her şeyi konuşarak hallediyoruz. Duyduklarımız ile ahkam kesmeyi sever, araştırmayı elmizin tersi ile iteriz. Şu piyango biletlerinin arka tarafındaki EOKA resmindeki ‘Türk Bayrağı’ Cumhurbaşkanlığı yetkilileri dahil herkesi Erenköy Mücahitleri olarak yanılttı. Cumhurbaşkanlığı yetkilileri yanılmaları nedeni ile o resmi sizden önce Erenköy Mücahitleri olarak yayınladıklarını kimse görmek istemedi. Ve ihale size kalarak fatura size gönderildi. Sn. Cahitoğlu, Cumhurbaşkanlığınca daha önce yapılan hata sizi yanılttı. Yarın piyango biletlerinin arkasına ‘Şampiyon Meleklerimizi’ basarak o hata düzeltilmiş olur. Hedefimiz bağcıyı dövmek değil, Üzüm yemek olmalı.

**

Sn. Barış Can, Türkiye’de meydana gelen deprem hepsimizi üzdü ve derinden yaraladı. Çorbada benimde tuzum olsun düşüncesi ile Türkiye’deki enkazlarda arama –kurtarma çalışmalarına katıldın. Orada yeterli denilen herşeyin filmin reklam ve fragmanından öte birşey olmadığını, filmin senaryosunun yetersiz olduğunu dile getirdin. Ambulansların yerini cenaze araçlarına bırakması yaşananların acı gerçeğini yüzümüze şamar gibi değil gözümüzün üstüne yumruk gibi indi. Sevgili Barış, Türkiye’de yaşanan deprem, bizlerin deprem konusunda ne kadar cahil olduğumuzu, koordine yeteneğimizin olmadığını gözler önüne serdi. Hastanelerde dahiliye polikliniği var da, neden cahiliye polikliniği yok. Memleketi idare ettiğini sananların yarısı bu hastalıktan muzdarip.

Fıkra

Ben anneciğim!...

Nuri okuldan eve bir gözü mosmor dönmüştü.

Annesi çıkıştı: "Aşk olsun yine mi dövüştün okulda?

"Şey büyük bir çocuğun küçüğü dövmesine

 engel olmaya çalıştım da anneciğim."

"Aferin bak bu cesaret işi. Kimdi o küçük?"

Nuri gayet sakin;

" Ben! "