LAÜ Akademisyeni Meriç, denizin güzellikleri yanında bizleri bekleyen sorunlar hakkında önemli bilgiler aktardı
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Fizyoterapi ve Rehabilitasyon Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Aydın Meriç, denize girilirken yaşanacak sorunlar ve alıncak önlemelr hakkında detaylı bilgiler paylaştı.
“Yaz ayının sonuna gelmemize rağmen küresel ısınmanın getirdiği sonuçlara bağlı olarak hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin üstünde seyretmesi ve pandeminin getirdiği stres neticesinde Eylül ayında da birçok kişi zamanını denizde geçirmek için sahillere akın etmeye devam ediyor” diyen Meriç, başta yüzme olmak üzere sportif faaliyetlerin artması beraberinde bazı sorunları da doğurabileceğini ve bunlardan birinin de yüzme esnasında ortaya çıkan kramplar olduğunu belirtti.
“Kas demetlerinin bir veya birden fazlasında görülebilen, bazen çok kısa fakat bazı zamanlarda da oldukça uzayabilen istemsiz kasılmalara kramp denir” diyen Meriç, kas kramplarında artan hava sıcaklıklarının etkisine bağlı olarak sıvı kaybıyla birlikte mineral eksikliğinin de çok önemli yer teşkil ettiğini belirtti.
Mineral eksiklikleri kas kramplarına ortam hazırlar
Meriç “Magnezyum, potasyum ve kalsiyum gibi bazı mineral eksiklikleri kas kramplarına ortam hazırlarken asıl sorun kas kramplarının kesin nedeninin bilinememesidir” diyerek, beslenme bozukluğu, diyalize giriyor olmak, idrar söktürücü kullanımı, şeker hastalığı, dolaşım bozukluğu ve alkol kullanımı da nedenler arasında sayılabileceğine dikkat çekti. “D vitamini eksikliğinin kalsiyum ile ilişkisinden dolayı etkisi bulunmaktadır. Meriç, “Terleme veya solunum yoluyla aşırı sıvı ve elektrolit kaybına neden olacak şekilde yapılan yoğun egzersizler kramp nedenleri olabilmektedir” dedi.
“Denize girmeden önce kumsalda güneşin altında yoğun olarak aktif olup sonrasında denize yüzmek için giren kişilerde kramp daha sık görülmektedir. Kramp sırasında ilgili kas grubunda gözle görülür ya da dokunmakla hissedilen bir sertlik oluşur. Ağrılıdır ve kramp sırasında tutulan kas grubu kullanılamaz duruma gelir. Genellikle baldır ve ayak kasları tutulur” diyen Meriç, denizde ya da havuzda iken kramp durumuyla karşı karşıya kalınır ise yapılması gereken şey panik yapmadan sakince kıyıya yüzmeye çalışmak ya da havuz kenarından destek almak gerektiğini ifade etti. Meriç, “Panik yapmanın kas kramplarını artırabileceğini ve boğulma riskiyle karşı karşıya kalabileceğimizi unutmamamız gerekir. Bacağınıza hafif vuruşlar yaparak ya da ovalayarak hafifletmeye çalışabiliriz. Kişi kıyıya ulaştığında düz bir zemine yatırılmalı kramp giren ayağı yavaşça eski haline getirmeye çalışırken, baldır kaslarına da hafif basınç verilerek hastanın ayağını ileri geri hareket ettirilip, krampın azalmasına yardımcı olunmalı. Diğer bacağınız ile de yaylanma hareketi yaparak kramp girmiş bacağınıza yardımcı olabilirsiniz” dedi.
Kramp girmemesi için nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda önerilerde bulunan Meriç, “Sıvı kaybına dikkat edilmeli, bol su tüketilmeli, denize girmeden önce belli aralıklarla zorlamadan germe egzersizleri yapılmalı ve dolaşım problemi ile ilgili bir durumdan şüpheleniliyor ise mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bazı krampların arkasında ise çeşitli hastalıklara dayanan sebepler olabilir. Bu nedenle tekrarlaması veya uzun sürmesi halinde doktorunuzla görüşmenizde yarar vardır” diyerek tavsiyelerde bulundu.
Yüksek tansiyondan şikayeti olan kişiler için denizde uzun süre kalmak riskli
“Bunun dışında denizde bizleri bekleyen bir diğer tehlike ise denizde uzun süre geçirmenin tansiyon hastaları için risk oluşturabileceğidir. Denizde uzun süre kalınca sudaki çözünmüş tuz vücuda geçer. Bu da vücuttaki tuz oranını artırarak tuza bağlı tansiyon hastalarının tansiyonunu yükseltir ve kalp krizine neden olabilir” diyen Meriç, düzenli olarak yüzmenin sağlığa her açıdan faydası olmasına rağmen bazı kişiler için bu durumun pek geçerli olmadığını söyledi.
Tuza bağlı yüksek tansiyondan şikayeti olan kişiler için denize girmek ve uzun süre kalmak riskli olduğunu ifade eden Meriç sözlerine şöyle devam etti; Risk, suda kalma süresi uzadıkça daha da artmaktadır. Orta yaş üstü bazı kişiler tuza bağlı tansiyon hastası olduğunu bilemeyebilirler. Böyle durumlarda kişiler tansiyonlarını ölçtürdükten sonra denize girmelidir. Ayrıca, kısa süreliğine de olsa denize giren tuza bağlı tansiyon hastalarının sudan çıkar çıkmaz tatlı suyla durulanması gerekmektedir. Bu kişilerin yanında mutlaka tansiyon hapı bulundurması da sağlıkları açısından oldukça önemlidir. Söz konusu olan bu durumlarda kişilerin, deniz yerine mümkünse göl, nehir, havuz gibi yerleri tercih etmeleri daha sağlıklı olacaktır. Sıcak hava ve nemin, denizdeki tuzlu suyla birleşince tansiyon hastaları için daha da risk teşkil edeceğinden tuza bağlı tansiyon hastaları için denize girmeden önce soğuk suya sıkılmış bir veya en az yarım limonun suyunu içmelerini ve ayrıca, bu tansiyon hastalarının denize girmeden önce doktoruna danışmaları oldukça faydalı olacaktır