Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, “ Cumhurbaşkanı Akıncı’yı ekonominn gördüğü zararları engellemek adına mülkiyet, Güzelyurt ve garantiler konusundaki tutumunu halkla paylaşmaya “ davet etti.
Tatar, “ sorumlu bir Cumhurbaşkanı çözüme 24 saat kaldığından emin olsa bile Sayın Akıncı’nın yaptıklarını yapıp, ülkesini halkını endişe, belirsizlik içinde bırakmaz” dedi.
Ersin Tatar, açıklamasında şunları kaydetti:
“ Bizler, siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları bazı konuları açığa kavuşturması ekonominin uğradığı zararları engellemesi için çağrıda bulunuyoruz ama Sayın Akıncı’nın umurunda bile değildir.
Rum konuşuyor, güvenliğimize, özgürlüğümüze, egemenliğimize saldırıyor, masadan kaçıp yine geliyor Sayın Akıncı sineye çekiyor.
Mülkiyet konusunda Kıbrıs Türk Ticaret Odası gibi Kıbrıs Türkü’nün en önemli kuruluşlarından biri ile bir başka etkili sivil toplum örgütümüz Emlakçılar Birliği açıklamalar yapıyor, kendisine sorular yöneltiyorlar ama Sayın Akıncı lütfedip insanlarımzı görüşmeye , bilgilendirmeye çağırmıyor, veya kamuoyuna yapacağı bir açıklama ile herkesi rahatlatmaya dahi yeltenmiyor.
Ama Sayın Akıncı bilsin ki biz kendisine halkımız adına, Devletimiz, özgürlüğümüz, güvenliğimiz adına sorular yöneltmeye görüşme sürecini edebildiğimiz kadar yakından takip etmeye devam edeceğiz.
Bir kez daha Sayın Akıncı’ya soruyoruz:
* Mülkiyet konusunda Rum tarafı ile bir uzlaşmaya varıldı mı? Varıldıysa bunların neler olduğunu açıklayınız.
* Kıbrıs Türk Halkı ve ilgili tüm kesimler KKTC tapusu ile ellerinde bulundurdukları malları gönül rahatlığı ile alıp satabilir, inkişaf ettirebilir mi?
Türkiye Başbakanı geçtiğimiz günlerde mevcut etkin ve fiili garanti sisteminin değiştirilmesi için görüşme yapmalarının bile söz konusu olmadığını açıkladı.
Türkiye’nin Cumhuriyeti Devleti’nin sahibi olduğu Anadolu Ajansı’nın yayımladığı bir analize göre güvenlik ve garantilerle ilgili olarak şu anda görüşme masasında Birleşmiş Milletler tarafından ortaya konulan ve kabul edilmesi söz konusu olmayan iki öneri var.
Bunlardan bir tanesi Garanti anlaşmasının kaldırılmasını diğeri ise İttifak Anlaşması’nın kaldırılmasını içeriyor ve Türkiye bunları kabul etmiyor.
Rum tarafı ise hiç çekinmeden ve durmaksızın , garanti sisteminin tümüyle ortadan kaldırılmasını çözüm için vazgeçilmez bir koşul olarak vurgulamaya devam ediyor.
Peki ama Sayın Akınc, hem canımızı hem de ekonomimizi ilgilendiren bu yaşamsal konu ile ilgili duruşunu neden netleştirmiyor?
Sayın Akıncı “ asla denilmesinde “ hoşlanmıyormuş ama biz Sayın Akıncı’nın durumunu değil halkımızın güvenliğini, özgürlüğünü ve geleceğini düşünmek, bunu Rum tarafının insafına bırakmamak kararındayız. Bir kere daha vurgulamakta fayda görüyorum ki , bizler Türkiye’nin etkin ve fiili garantisinin sulandırlmasına asla evet diyemeyiz.
Maalesef Sayın Akıncı’nın Rum tarafının 3’ncü tur doğal gaz ihalesine çıkması konusundaki tutumu Kıbrıs Türk tarafının haklarını koruyucu nitelikte olmamış tam tersine Rum tarafını cesaretlendirmiştir.
Rum lider Anastasiades Sayın Akıncı’nın kendiler ne yaparsa yapsın sineye çekeceğini iyi bildiği için 3’ncü tur doğal gaz ihalesini sonuçlandırıyor, Türkiyemize tehdit savurma cüretini gösterebiliyor.
Türkiye Dışişleri Bakanlığı Rum tarafının doğal gaz ihalesini sonuçlandırmaya çalışması nedeniyle bizim ve Türkiye’nin hakkını korumakta kararlı olduğunu açıklıyor ama Sayın Akıncı ağzını açıp, Rum tarafına, ‘ böyle gidersen, Türk tarafının yaptıklarını yutacağını zannediyorsan yanılıyorsun. Günü geldiğinde yaptıklarına mütekabiliyet esaslarına uygun cevap verilecektir’ dahi diyemiyor.
Bazı uluslararası şirketler ülkelerinden destek alarak Ortadoğu’daki dengeleri Türkiye ve Kıbrıs Türkü’nün aleyhine değiştrebilecek şekilde Rumun açtığı ihalelere katılıyor ama Sayın Akıncı’dan her hangi bir hamle ya da açıklama yok...
Neden acaba? ”