Tatar'dan "hayır kampanyasına" destek

UBP Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, Kıbrıs konusuyla ilgili misyonunu açarak, "Anavatan Türkiye ile bağlarımızın gelişerek hep devam etmesini savunduğunu" açıkladı.

Ulusal Birlik Partisi Lefkoşa milletvekili Ersin Tatar, “ kimsenin Kıbrıs Türkü’nün geleceği ile ilgili kumar oynayamayacağını, halka Rum tarafının açıklamaları dikkate alınarak doğru neyse onların söylenmesi gerektiğini” belirtti.

“Rum Yönetimi Başkanı ile Rum müzakerecinin dört özgürlük üzerinde anlaşıldığını, Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nde mülkiyet ve nüfusta Kıbrıs Türk Halkı’nın sarih çoğunlukta olması gibi bir durumun söz konusu olmayacağını söylediklerine “ işaret eden Tatar, “ böylesi bir durumda daha önce Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nde mülkiyet ve nüfusta sarih çoğunluğun Kıbrıs Türkü’nde olacağını bildiren Cumhurbaşkanı Akıncı’nın görüşme sürecinde halka verdiği sözleri tutamayacağının ortaya çıkacağını, bu konuya derhal bir açıklık getirilmesi gerektiğini” vurguladı.

Ersin Tatar, “ Rum tarafının varılacak antlaşmanın Avrupa Birliği’nin birincil hukuku olmasına karşı çıkması, iki kesimlilik ve iki toplumlu yapıyı bozan bir siyaset izlemesi, Güzelyurt ve Karpaz’ın Türk idaresinden çıkarılması ve oyunlarla kendilerine verilmesi ile , garanti sisteminin kaldırılmasındaki ısrarının Kıbrıs Türk Halkı’nın çözüm umutlarını çökertmekte olduğunu dolayısı ile halkı pembe tablolarla yönlendirmemesi gerektiğini” kaydetti.

Tatar açıklamasında şunları belirtti:

Rum müzakereci Mavroyannis ‘e göre yüzde 20 sınırlandırması oy verme haklarına ilişkindir. Yani bu tarafa sınırsız sayıda Rum yerleşip, bunlar mülk sahibi, iş sahibi olabilecekler ve yüzde 20’si bizim mahalli seçimlerimizde ve Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy kullanabilecekler.

Eğer durum Mavroyannis’in henüz KKTC makamları tarafından yalanlanmayan, bizim de duyduğumuz öğrendiğimiz gibi ise vay halimize demektir.

Böylesi bir durumda Kıbrıs Türk Kurucu Devleti’nin adı sadece Türk olabilecek ama sakinleri ve bu bölgedeki mülklerde çoğunluk Rumlara geçebilecek. Bir başka deyişle kısa süre sonra 1974 öncesindeki gibi bir yaşam ortaya çıkacak.

Sayın müzakereci Nami’nin  Cumartesi bir toplantıda yaptığı konuşmada müzakerelerde güvenlik ve garantiler dışındaki konularda resmin netleştiğini söylerken Mavroyannis’in demecin bir itirazda bulunmaması oldukça manidardır.

Burada kamuoyumuz önünde Sayın Akıncı ve Sayın Nami’ye soruyorum:

1.Resim netleştiğine göre mülkiyet ve nüfusta Kurucu Devletlerin durumu ne olacak?

2.Dört özgürlük hiç bir kısıtlamaya tabi olmaksızın uygulanacaksa Birleşmiş Milletler parametresi haline gelen iki kesimli, iki toplumlu yapı nasıl sağlanacak?

3.Mülkiyette nasıl düzenlemeler getiriyorsunuz ki Rum kesimi bu tarafta mülkün çoğunluğuna sahip olabileceklerini açıklıyor?

4.Kıbrıs Türk Halkı’nın nüfusunun hep ada nüfusunun beşte biri olarak devam edeceğini sağlama bağladıklarını söyleyen Rum yetkililer hangi tavizi kopardı ki bunları söyleyebiliyor?

Sayın Akıncı ve müzakerecisi Rum yetkililer kendi halkını bilgilendirirken bizleri bilgisiz bırakma ya da yanlış bilgiler peşinde sürükleme hakkına sahip değillerdir.

Rum tarafı varılan uzlaşmalardan ne anladığını net bir şekilde ifade ediyor ve bunlar hiç de bizim halkımızın hayrına şeyler değildir.

Kimse, kalkıp da ‘ Rumu boşverin’ demesin. Bu antlaşma Rum tarafı ile birlikte uygulanacak. Eğer Rum farklı, Türk fatklı anlıyorsa ileride büyük problemler ve çatışmalar yaşanacak demektir.Bunun en açık kanıtı 1960-1963 arasında yaşananlardır.

Kıbrıs Ulusal Davası’nın hedefine ulaşmasını, Kıbrıs Türk Halkı’nın özgürlük, güvenlik ve refah içinde yaşamasını, Anavatan Türkiye ile bağlarımızın gelişerek hep devam etmesini savunma misyonuyla eden tarihi sorumluluğu layıkı ile yerine getirmekte kararlı davranılmalı, asla tereddüt ve acz içine girilmemelidir.

Söz konusu olan güvenliğimiz, egemenliğimiz, malımız, canımızdır.”