Tatar, “ hükümetin şu ana dek kararsızlık, tutarsızlık ve uyumsuzluk ortaya koymaktan başka hiç bir şey yapmadığını “ savundu ve şunları kaydetti:
“Devletin tüm imkanları, bürokratları, uzmanları hükümetin elinin altındadır. Üniversitelerimiz, ilgili ekonomik kuruluşlarımız, çalışanların temsilcileri hükümete katkı sağlamaya hazırdır. Ayrıca ve en önemlisi Hükümet, Türkiye ile istişare etme ve destek isteme konumundadır.
Ancak tüm bunlar ortadayken Başbakan sosyal medyayı takip etmekte ve Kıbrıs Türk Halkı’nın Türk parasının manipülasyon ve saldırıların da etkisi ile döviz karşısında büyük oranda değer kaybetmesi dolayısı ile yaşadığı tarihimizin en ağır ekonomik bunalımlarından birinden kurtulması için öneri bulamamaktan şikayet etmektedir.
Bir Başbakan’ın böyle bir duruma düşmesi ülke için büyük şansızlıktır.
Oysa baştan beri yapması gereken çok danışmak, çok çalışmak, doğru kararlar verip bunları uygulamaya koymaktır.
Yapması gereken her kesimi düşünmek ama sonuçta halkın genelinin, ülkenin, Devlet’in yararını her şeyin üstünde tutarak kararlar vermektir.
Yapılması gereken bir an önce bir taraftan sektörlerin sıkıntılarını aşacak önlemleri almak diğer taraftan da halkı , özellikle de dar ve orta gelirli insanları rahatlatacak çareleri uygulamaya koymaktır.
Hangi önlemlerin alınması gerektiğini ise üç aşağı, beş yukarı bellidir.
Kimden destek isteneceği de ortadadır.
Yani, şimdi ağlama, sızlanma zamanı değil, kararlı, dik bir duruş sergileyerek icraat yapma zamanıdır.
Yok yapılamıyorsa, sıkıntılar buna engelse, hükümette ciddi görüş ayrılıkları söz konusu ise bunun gereği yerine getirilmeli, dört parti sonucuna katlanmalıdır."
Kimsenin halkımızı sıkıntılar içinde umutsuz bırakmaya hakkı yoktur.
Çareler vardır ve bulunmalıdır.
Kıbrıs Türk Halkı Anavatan Türkiye’nin de desteği ile bu günleri de geride bırakacak ve daha aydınlık, daha parlak yarınlara mutlaka ulaşacaktır.
Bundan kimsenin kuşkusu olmasın."