Tatil gününe yakıştı mı?

Kıvanç BUHARA

Haberler ne kadar uçuk, ne kadar can sıkıcı olursa olsun; Soygun, Cinayet, Uyuşturucu, Dayak, tecavüz, taciz… … tepkilerimizin giderek azaldığını, birkaç sönük demeç, beş on kişilik yapmacık protesto ile sınırlı kaldığını görmenin sıkıntısı var yüreğimizde! Nedendir bu atalet, Nedir bu “bana necilik?” Yetmedi mi bu dipsiz kör kuyudaki çırpınışlarımız? Ya o elit kişilerin, o kendilerini toplum yaşamından soyutlayan zenginciklerin at kişnemelerine ne demeli? Nasılsa ellerine geçirdikleri Japonya’nın ve Avrupa’nın ikinci el “ pahalı “ arabalarıyla sokaklarda gerçekleştirdikleri horoz kavgası gösterileri… … bıktırdı, gına getirdi! Yolda sakin ve yol kurallarına (*) uyarak giderken… Ansızın, yanınızdan uzay aracı geçmiş gibi, sizi yolun dışına iten bir Azrail geçer ki… Asfaltı yalayarak boşlukta kaybolurken; İkinci bir korku ile tiril tiril titremeye başlarsınız dümen başında! Bir patlama ile sarsılırsınız… Sanki asfalt yolun ortasına geri tepmesiz top mermisi düşmüş gibi! Arka tamponun sağ ve solundan çıkan egzoz borularından kıvılcımla birlikte boşalan gazın patlaması… Anasının, babasının günahı varsa… Yazıklar olsun ki, küfürleriniz onlara kadar ulaşır! “ – Plakasını aldın mı? “ diye sordu yanımdaki arkadaşım, emniyet kemerini bağlamaya çalışırken! “ – Hergele ( **), rüzgar gibi geçti, görmedin mi? Plakayı bir yana bırak arabayı da görmedim ben!” Arkadaşım kaygılı bir sesle; “ – Biraz sonra tarlada devrilmiş bulacağız onu. Kendi geberip gitsin de, belki başkasını da canından etmez.” “ – Söyleme öyle, oda ana kuzusudur nihayetinde…!” dedim. Arkadaşımın gözleri kısıldı, sinirlendi! “ – Rahmetlik dedemi tanırdın, hani eve çağırmıştık seni, hatırladın mı? “ “ – Hatırlamaz olur muyum Mahmut amcayı! Bu sigara seni öldürecek demiştim de, inceldiği yerden kopsun be doktor, biz çoktan öldük demişti.Ne demeye getirdi, hala anlamış değilim!” Devam etti arkadaşım; “ - İşte, Mahmut dedem derdi ki… Paranın bolluğu, Yedirir adama her boku!” O aracı tarlaya uçmuş halde bulmadık ancak; Karşı şeritten gelen araç sürücüleri, ışıklarını yakıp söndürdüler. Bu ,” ileride yol polislerinin denetimi var “ anlamındaydı! “ Huzur operasyonundaydı “ yol polisimiz! Polis sordu, biraz sitemli… “ – Beyefendi, arkadaşınızın kemeri bağlı, siz niye bağlamadınız?” “ – Biraz önce yanımızdan bir canavar geçti, arkadaşım çok korktu, hemen bağladı kemerini “ dedim. “ – Onu belirledik, ilerideki karakola bildirdik, yakaladılar!” dedi polis kardeşimiz! Ohhh be! Bu arada, belgelerimi gösterirken, usulca kemeri bağladım. Polis kardeşim güldü. Bir şey diyecek gibi durdu, vazgeçti! Bu yazı Cumartesi gününe yakıştı mı, bilmiyorum! (*)  Trafik sözcüğü dilimize İngilizceden girdi. Türkçesi ; yol polisi, yol kuralları olmalı! (**)  Görgüsüz, sonradan görme anlamındadır!