TC-KKTC arasındaki 2016-2018 mali protokolü “ağır baskı”

Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ABD’de olduğundan, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 8 Haziran’da yapacakları görüşmeye Anastasiadis’e Pois Poliviu’nun eşlik edeceği haber verildi...

Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis ABD’de olduğundan, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in 8 Haziran’da yapacakları görüşmeye Anastasiadis’e Pois Poliviu’nun eşlik edeceği haber verildi.

Haftalık Kathimerini “Lefkoşa Müzakerelerde Netleşme İstiyor” başlıklı haberinde Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in ABD’ye gidişi sonrasında, 8 Haziran’da yapılacak liderler görüşmesinde Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e, Kıbrıs sorununda oluşturduğu uzmanlar grubu mensubu Polis Poliviu’nun eşlik edeceğini yazdı.

Anastasiadis hükümetinden bir kaynağın “Yeni durumlar yaratmak (coming into being) gibi, henüz görüşülmemiş birçok önemli şey var” sözünü öne çıkaran gazeteye göre yeni liderler görüşmesinde bundan sonra uygulanacak usulün de belirlenmesi beklenirken Rum tarafı (ayın 8’indeki hariç) Haziran sonuna kadar liderler arasında 4’ten fazla görüşme öngörüyor.

ABD’de görüştüğü BM Genel Sekreteri’nin siyasi konulardan sorumlu yardımcısı Jeffrey Fildman ve Edmond Mulet’e, müzakerelerin değerlendirilmesi ve bundan sonraki adımlar konularını aktaran Rum Sözcü Nikos Hristyodulidis muhataplarına Anastasiadis’in şu üç mesajını da iletti:

“1-Yürütülmekte olan diyalogda karşılıklı olması saygı ve İstanbul’daki gibi hareketlerden kaçınılması zaruridir, 2-Mevcut durumda bütün tarafların ilerleme ve var olan anlaşmazlıklar konusunda aynı anlayışta olması gerekir. 4 başlıkta, halen görüşülmemiş konular vardır. 3-Kıbrıs Rum tarafı, hangi noktada olduğumuzun belirlenmesi için bundan sonraki müzakerelerde ayrıntılı görüşme olmasını öneriyor.”

Kıbrıs sorununun özlü konularının görüşülmemiş olması, “Ankara’dan net sinyaller gelmemesi ve KKTC hükümetinin tavrını sertleştirmesinin,  liderlerin 2016’da çözüm ümidinin gerçekleştirilmesini çok zorlaştırdığını” yazan gazete özetle şöyle devam etti:

“Lefkoşa BM’ye ve Washington’a, nihayetinde pratiğe dökülmezse hayal kırıklığı ve sürtüşmeye neden olacak yersiz iyimserlik yaratılması tehlikesiyle ilgili güçlü mesajlar gönderiyor. En basit örneği Toprak başlığıdır. Kıbrıs Rum tarafı en az 100 bin Kıbrıslı Rumun Kıbrıs Rum idaresi altında geri dönmesinde ısrar ediyor. Resmi bir kaynak, ‘bunda uzlaşılmazsa, çözüm söz konusu olmaz’ dedi.

GÜZELYURT OLMAZSA OLMAZ…

Toprakta şu ana kadar yapılan kısıtlı görüşmede Akıncı tarafından sunulan tek yenilik, iki oluşturucu eyaletin sınırlarının düz olmasıyla ilgiliydi.

Anastaiadis’in bu öneriye cevabı, kendisini ilgilendiren şeyin ‘Annan planının Omorfo (Güzelyurt) açısından tahrif edilmemesi ve aynı zamanda sadece boş tarlaların değil meskun bölgelerin de Kıbrıs Rum idaresi altına verilmesi olduğu’ idi. Akıncı, Karpaz’da Federal Hükümet idaresi altında kanton oluşturulması (ABD’deki ulusal parklar modelinde olduğu gibi) ihtimaliyle ilgili Rum önerisini reddetmedi ama daha sonra incelensin dedi.  Bunun ötesinde, çözümün ekonomik yönü gibi büyük bir mesele daha var.”

MOLDOVA MODELİ…

Simerini “Moldova Modeli” başlıklı haberinde Rum Yönetimi’nin yoğunlaştırılmış müzakerelerde “alternatif seçenekleri, KKTC’nin “Kıbrıs Cumhuriyeti’ne entegrasyonunun hukuki ve siyasi yönlerini, dönüşümü, devamı ve müteakip devletler sorununu açıkça ortaya koyması gerektiğini” öne sürdü.

Rum yönetiminin elindeki, AB üyeliğinden kaynaklanan bir fırsat olduğuna dikkat çeken gazete “alternatif seçenek ve fırsatları” özetle şöyle sıraladı:

“Akıncı Avrupacı göründüğüne göre müzakerelerin zeminini AB ilke ve değerleri belirlemelidir. 10’uncu Protokole göre Kıbrıs Cumhuriyeti AB’ye bütün olarak katıldı, müktesebatın Kuzey kesimde uygulaması ertelendi.  10’uncu protokole göre, Anayasa tasfiye edilerek değil ama değiştirilerek, işgal altındaki bölgelerin Kıbrıs Cumhuriyeti çerçevesine entegrasyonu söz konusu olmalıdır.

Entegrasyon ifadesi hiç de tesadüf değildir çünkü AB tarafından da kabul edilen bir Moldova emsali vardır. Moldova, 17 Eylül 2006’da Rusya’ya bağlanmak için referandum yapan ancak katılımı gerçekleştirmeyen ayrılıkçı Transdinyester için Entegrasyon Bakanlığı kurmuştu. AB de, AB üyesi olmadığı için Transdinyester ile AB arasında ticari alış veriş yapılmasına izin vermeyen Moldova’nın bu bakanlığı ile görüşmeyi kabul etmişti.

Yoğunlaştırılmış müzakereler başlarsa, müzakere zemininin bir parçası olması gereken Türkiye’nin Kıbrıs kökenli yükümlülükleri rafa kalkmaması, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması gerekir çünkü bu tanıma Kıbrıs Cumhuriyeti’nin dönüşümü ve devamının garantisi olacaktır.”

TC-KKTC MALİ PROTOKOLÜ “AĞIR BASKI”

Fileleftheros “Ağır Baskı Sahnesi Kuruyorlar” başlıklı haberinde müzakerelerin, gayrı resmi ancak ağır takvimlerin baskısıyla başlayacağını iddia ederek “baskı” ifadesi ile kast ettiğinin, TC ile KKTC arasında imzalanan 2016-2018 Mali Protokolü’nün uygulanması olduğunu yazdı. Müzakerelerde havada kalan pek çok konu olduğunu, örneğin, Mülkiyet’teki sorunlar aşılmadan prosedürün ilerleyemeyeceğini, Yönetim’de birçok zorluklar olduğunu (dönüşümlü başkanlık ve seçim yöntemindeki anlaşmazlık) yazan gazete nüfus konusunda mutabakat sağlandığını, bu konunun 802 bin Rum ve 220 bin Kıbrıslı Türk olarak “kapatıldığını, ancak Türk tarafının yurt dışında yaşayan 30 bin Kıbrıslı Türkü de 220 bin rakamına eklemek istediğini belirtti.

Haberde “müzakere alanındaki görüşme detaylarının ötesinde çok endişe verici olan, kısa süre önce Türkiye ile sahte devlet arasında imzalanan 2016-2018 Mali Protokolü’nün uygulanmasıdır” denildi.