TEMA Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Dr. Hikmet Öztürk, “Her yere gelişigüzel ağaç dikilemez, doğa size hangi türü istediğini söylüyorsa, o bölgede o ağaç dikilir” diyor.
Yanan bir bölgenin ağaçlandırılması için ne kadar zamana ihtiyaç var?
Bu konu yanan alanın büyüklüğüne göre değişiklik gösterir. Öncelikle bölgede yanan, tahrip olmuş ağaçların çıkarılması gerekir. Ardından bu sahanın ağaçlandırma etüt çalışması yapılması için bir süreye ihtiyaç vardır. Bu işlemlerden sonra ağaçlandırma çalışmalarına dair hazırlıklar başlar. Karşımıza “Sahayı ağaçlandıracak uygun fidan var mıdır” sorusu çıkar.
HEMEN AĞAÇLANDIRMA OLMAZ
Elinizde hazır fidan varsa en erken, yangından ortalama 1.5 yıl sonra ekime başlanabilir. Eğer uygun fidan yoksa, o fidanın da fidanlıkta büyütülmesi gerekir. Bir fidanın büyütülüp sahaya ulaşması için de ayrıca ortama 8-10 aya ihtiyaç vardır. Temmuz ayında çıkan yangını ele aldığımızda yaklaşık ekim/kasım aylarına kadar saha incelemesi yapılacaktır. Nerede ağaçlandırma çalışması yapılacağı, nerede kendiliğinden topraktaki tohumlarla gerçekleşecek çimlenme yapılacağı belirlenecek. Ağaçlandırma yapılacak yerler tespit edilince, fidan ihtiyacına göre üretim çalışmaları başlayacak. Etüt bittiği tarihte tohum ekilemeyeceği için ocak-şubat aylarını beklemek gerekecektir. Büyüme periyodu 10 ay ise, 2022 kasım-aralık en erken dikim tarihi olarak karşımıza çıkacaktır. Kızılçam için konuştuğumuzda, nisan-mayıs ayında kozalak hasadına başlamak gerekir. Kozalaktan tohum çıkarma işlemi devreye girer. Bu da yanan alandaki ekim süresinin 2.5 yıla uzaması anlamına gelir. Yani yanan bir bölgede hemen ağaçlandırma yapılamaz.
30-50 YILDA BÜYÜYOR
Bir ağacın dikilmesi ve büyümesi için geçen süreçte ne kadar zaman gerekiyor? Yeni dikilen fidanlar, bölgelere göre farklılık gösteriyor mu?
Bu bölgelerdeki ağaç türümüz kızılçamdır. Diğer türlere göre hızlı büyüyen bir türdür. Bu ağaçların tekrar, yanmadan önceki büyüklüklere ulaşması yaklaşık 30-50 yıl alabilir. Bu, toprağın özelliğine, derinliğine, yağış miktarına, bulunduğu konuma göre değişiklik gösterir. Fidanlar dikilen bölgelere göre farklılık gösterir. Bütün yanan alanlar ağaçlandırılmaz, fidan dikilmez. Yeterince yaşlı ağaçların bulunduğu ve toprakta yeterli yaşayabilir tohum olduğu görünen alanlar, o tohumlar çimlenerek yeniden orman oluşturduğu için, gelişimi için bırakılabiliyor. Yangın sonrası etüt çalışmaları çok önemlidir, nereler kendi haline bırakılarak orman oluşması sağlanacak nereler ağaçlandırılacak belirlenir. Ardından ağaçlandırma projesiyle uygulama başlar. Neden aynı ağaçlar dikildiğine dair sorular alıyoruz.
AĞAÇ TÜRÜNÜ DOĞA BELİRLER
Ormancılıkta esas, doğa size hangi türü istediğini söylüyorsa o bölgede o ağaç dikilir. On binlerce yıldır o bölgede hangi ağaç türünün yaşayacağını doğa kendisi belirlemiştir. Başka ağaç türünü getirdiğinizde, adaptasyon sorunları, hastalık ve büyüme gerilikleri gibi sorunlar ortaya çıkar. O nedenle kural eski orman nasılsa benzer yapıda ormanın kurulması beklenir. Öte yandan ağaçlandırma çalışmaları yapılırken, mümkün olan yetişme ortamlarında karışık ormanlar kurulabilir.
DOĞAL HALİ AYNI OLMAZ
Yanan ormanlarda pek çok canlı yaşıyor. Doğal yaşamın tekrar kurulması mümkün mü?
Bu çok uzun zaman alan bir süreç. Tekrar doğanın birebir özdeş haline gelmesi mümkün değil. Ancak doğal haline çok yakın özellikleri alması için de yaklaşık 100 yıl gibi bir sürenin geçmesi gerekir.
Ağaç ve orman farkındalığı konusunda topluma düşen görevler neler?
Topluma büyük görev düşüyor. Biz ormanları ne yazık ki insan eliyle yakıyoruz. Orman Yangınları iki nedenle çıkar, doğal nedenlerin kaynağı yıldırımdır. Ancak Türkiye’de yıldırımla birlikte yağış göründüğünden çok büyük orman yangını oluşmaz. Örneğin Amerika’da bunun tersidir durum. Türkiye’de yangın istatistiklerine baktığımızda hemen hemen yangınların yüzde 95’ini insan hata ve kasıtlarıyla çıktığını görüyoruz. Burada en önemli nokta, ormanların bizim yaşam kaynağımız olduğunu görmemizde saklı. Onlar olmazsa hayatımızda aldığımız nefesten su üretimine kadar, çok sayıda canlıya yaşam olmasından biyolojik çeşitliliği korunmasına kadar birçok şeyden mahrum kalırız. Ormanların insanların en önemli yaşam varlıkları olarak korunması önemli. Bir kıvılcımın bile büyük sonuçları olacağını düşünerek ateşi ormandan uzak tutmalıyız. Enerji nakil hatlarındaki bakımların zamanında yapılması da olası kazaların önlenmesi açısından önemli. Yangınlar karşısında toplumun kendine ödevler üstlenmesi, sorumluluk duyması çok kıymetli. Toplumsal hareket haline gelmesi bu anlamda çok önemlidir. Ama yangınların sönmesinden ziyade yangının çıkmasını engellemek gerekmektedir. Orman yanıcı maddenin en yüksek olduğu varlıktır. Yangında, ekosistem olarak tahrip olur. Bu nedenle ateş ile ormanı buluşturmamamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmak isteriz.