Kıbrıs TMT Mücahitler Derneği, “sonuç alıcı olmayacaksa müzakerelere başlanılmaması” gerektiğini bildirdi.
Dernek genel başkanı Yılmaz Bora yazılı açıklamasında, 50 yıldır sürdürülen görüşmelerden neden bir sonuç alınmadığının herkes tarafından bilindiğini belirterekk, “1878’de Rumlar tarafından ileri sürülen Kıbrıs’ın Yunanistan’a ilhak gayelerinden bugüne dek vazgeçmemeleri yüzünden Kıbrıs sorununa kalıcı ve yaşayabilir bir çözüm bulunamamıştır.” dedi.
Bora, 16 Ağustos 1960’da iki halkın siyasi eşitliğine dayalı ilan edilen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin maalesef Rumların değişmeyen “Enosis” zihniyetleri dolayısı ile yıkıldığını ve Kıbrıs Cumhuriyeti’ni silah zoru ve terörle gasp eden Kıbrıs Rumlarının kendi iradeleri ile kurdukları gayri meşru idarelerini “sözde Kıbrıs Cumhuriyeti” olarak 1 Ekim tarihinde kutlamaya yönelmelerinin; Kıbrıs Türk halkını eşit ve ortak olarak kabule yanaşmaya niyetli olmadıklarını gösterdiğini ifade etti.
Rumların 21 Aralık 1963 – 20 Temmuz 1974 yılları arasında Kıbrıs Türk halkına yaşattıkları insanlık dışı uygulamaları ve 15 Temmuz 1974 Rum ile Yunanistan’ın ortak “Enosis” amaçlı darbelerini unutturmaya ve meselenin 20 Temmuz 1974’de ortada haklı bir neden yokken Türk Silahlı Kuvvetleri’nin adanın Kuzeyini “işgalden” ibaret olduğunu hiç utanmadan ve çekinmeden bu yöndeki gerçek dışı iddiaları öne sürmeye devam ettirdiğine işaret eden Bora şunları kaydetti:
“Oysa 19 Temmuz 1974’de darbeden sağ kurtulan Makarios’un BM’lerde yaptığı konuşma ve Atina Temyiz Mahkemesi’nin 1979 yılında Kıbrıs’ta çıkan savaşta kusurlu tarafın Yunan Subaylarının olduğunu ve Türk müdahalesinin uluslararası hukuka uygun olduğuna dair karar yok sayılmaktadır.
1975’de barış için gerçekleştirilen toplu göçü sağlayan Nüfus Mübadele Antlaşması ile 1977 – 1979 Doruk Antlaşmaları ile iki ayrı bölgede, iki ayrı halktan oluşan “iki ayrı idare” yi teyit ederek mal mülk meselesinin de toplu takas ve tazminatlarla halli öngörüldü. Kıbrıs’ta iki ayrı “Otonom İdare” nin varlığı da kabul edildi.
Sürdürülmek istenen görüşmelerde yaşanan bu gerçekler dikkate alınmayarak Rumların iki kez “1963 Akritas, 1974 İphestos” soykırım planları ile Türkiye’nin garantör ülke olması dolayısı ile Kıbrıs Türk halkını topyekun katletmekte başarılı olamadıklarını ve olamayacaklarını dikkate alarak sıfır asker, sıfır garanti tezine sarılarak Türk tarafını yıldırmaya ve garantilerle ilgili olumsuz yorumları gündemde tutarak kamuoyu oluşturmaya ve Tük tarafını can alıcı bu koşuldan vazgeçirmek için her türlü insanlık dışı yollara başvurmaktadırlar.
Unutulmamalıdır ki bugünkü yapının yaratıcısı ve kalıcılığını yaratan Rum ile Yunan’ın ortak, değişmeyen “ENOSİS” amaçlı çabalarıdır. Aradan 44 yıl geçti ve yaşanan bunca acı ve ızdırablardan sonra Kıbrıs Türk halkı varlığının yegane teminatı olan Bağımsız Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nden ve O’nun yegane hamisi Anavatanımız Türkiye’den hiçbir suret ve şart altında vazgeçemez ve vazgeçmeyecektir.
Anavatanımız Türkiye’nin desteğinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti sonsuza dek varlığını sürdürecektir.”