Çok arttı çok dediğizi duydum bir an. Son yıllarda ailelerin sorunu olmaktan çıkıp tüm toplumun meselesi haline gelmiş, bu bağlamda mücadele etmek esas haline gelmiştir. Bu davranışın nedenleri olarak hem psikolojik hem de sosyolojik etmenleri göz önünde tutmak esastır. Öyleki kişinin psikolojik manada zayıf olup bu davranışa meyillenmesi sosyal yapıdaki aksaklıklarla baş göstermektedir. Başka bir deyişle iki katmanlı bir yapı söz konusudur. Fransız sosyolog Emile Durkheim bu konuya dair incelemeler yapmış ve hayli etkileyici sonuçlara varmıştır. Durkheim akıl sağlığı, bağımlılık gibi faktörleri geri planda bırakmasa da esases toplumsal noktalara odaklanmaktadır. Durkheim’a göre anomik intihar dediğimiz bir takım toplumsal bunalımlar sonucu, toplumun yapısında meydana gelen değişiklerle bireyin yaşam biçiminin, değerlerinin alt-üst olması sonucu gerçekleşen intiharlardır. Ekonomik krizler intihara neden olmaktadır. Bunun nedeni zenginlik ya da fakirlik değil; toplumsal yapıdaki değişiklik olduğunu belirtir. Meydana gelen bu değişiklik toplum için yararlı ya da zararlı olsun, bunun hiçbir önemi yoktur. Önemli olan toplumda meydana gelen değişikliğin bireyin yaşam koşullarını alt-üst etmiş olmasıdır. İşte, intiharın nedeni bu anomi (kargaşalık) halidir. Bunun yanısıra bu etkenlerden dolayı tersine dönen aile ilişkileri de bu duruma sebep olmaktadır. Evlilikle ilgili sorunlar, işsizlik, düşük sosyoekonomik düzey, yalnız yaşama, göç öyküsü, stresli yaşam olayları, örneğin bir yakının ölümü veya iş kaybı, gözaltında bulunma ve tutuklu olma gibi durumlarda da intihar riski artar. İntihar konusunu detaylı olarak ele aldığımızda en önemli sebep kişinin kendisini yalnızlık, çaresizlik ve umutsuzluk içinde hissetmesidir. Bütün bunları dış faktörlere de bağladığımızda (ekonomik kriz ve diğer nedenler) intihara neden olabiliyor. Toplum yapısının bireyleri barındırma gibi bir özelliği olmadığından herhangi bir bunalım anında hasta başvurusu yapma fırsatı azaldığından kişi bu davranışa yönelir. İskoçya’da yapılan bir araştırmada yalnız yaşayan ve düşük sosyoekonomik düzeyli insanlara daha az depresyon tanısı konulduğu bunun sonucunda depresyonlu hastaların herhangi bir muamele görmediğinden daha fazla intihar riski taşıdıkları şeklinde bir sonuca rastlanmıştır. Bunların yanı sıra tarihsel vakalardan dolayı geçmek bilmeyen bir yas süreci mevcut. Bu nedenle kişilerde halihazırda bir çökkünlük vardır bu durumla başedebilmek için refah düzeyi yukarı çekilmektedir.
Önlemek için özel birimler şart!
Evvela şunu tespit edelim; son dönemde insanlar her şeyin mükemmel olmasını istiyor. Rahat bir yaşam istiyor.Ama ülke olarak büyük bir ekonomik krize girdik. Bu kriz derinleşti ve büyüdü. Bunu kimse inkar edemez. Dolayısıyla bu olumsuz durumdan çok sayıda insan etkilendi. Ve ne yazık ki bu kriz ve çıkmaz içine giren insanlar zaman zaman bu tip yollara başvurabiliyor. Eğer bu intihar olaylarını biraz daha irdeleyecek olursak, çoğunun çok büyük borçlara girdiğini, ya da başka bir şekilde çıkmaza girmiş durumda olduklarını görebiliriz. Böylece insanlar bu çaresizlikleri ve beraberinde gelen iletişimsizlikleri neticesinde intihara başvurabiliyorlar. Yani bu kişiler kendileri için bir ümidin olmadığını ve mutlak bir çıkmazda olduklarını düşünüyorlar ve buna inanıyorlar. Bunun sonucunda da sık sık rastladığımız ve okuduğumuz, okudukça da üzüldüğümüz olaylarla karşı karşıya kalıyoruz. Bu yönde önleme politikaları esas olmakla birlikte intihar vakalarının azalmasına ilişkin belediyelerde ya da farklı kurumlarda özel birimlerin kurulması ve hem bölgesel hem de genel çalışmalar yapılması gerekmektedir. Son olarak ölüm sonrası yas tutma döneminin çok önemli olmakla birlikte bu yönde çalışacak ‘’Bağımlılığa Karşı Önlem Alma Merkezi” ve “Psikososyal Destek Merkezi’’ tipi kurumlar gereklidir. Bu konuda bizlere ailelerin kendileri de başvurabileceği gibi, okul yöneticileri, belediyeler ve diğer yerel yönetimler de başvurabilir.
İntihar bulaşıcıdır
Medyada intihar vakalarının tüm detaylarıyla, dramatize edilerek, görsel öğeler eşliğinde sunulması, intihara eğilimli insan üzerinde olumsuz etkiler yaratıyor. Bu nedenle haberi yaparken sağlık uzmanlarıyla birlikte çalışılmalı, yalnız gerekli bilgilerle yetinilmeli, yönteme değinilmemeli, intihar davranışına yönelik alternatifler vurgulanmalı ve intihar hiçbir zaman yüceltilmemelidir. Aynı durum günlük sohbetlerde de gözetilmeli, olabildiğince bu başlığa az yer verilmelidir.
Problemleri çözmek için önce paylaşmayı öğrenmek gerekir
‘’Derdini söylemeyen derman bulmazmış’’ demiş eskiler. Bir kişi yaşadığı sorunlar ve sıkıntılar nedeniyle ilk önce can sıkıntısı yaşamaya başlar. Bu durum bir süre sonra ya kaybolur ya da sorunu çözme konusunda başarısızlık olursa daha vahim bir hal alır. İşte bu noktada kişinin yakınları ve ailesinin yapacağı çok önemli. Aile bu durumu anlayabilirse harekete geçip yardım edebilir. Bu durumları önceden tespit etmek çok önemlidir. Bu kişiler problemlerini ve dertlerini bir kişiyle mutlaka paylaşmalıdırlar. Dolayısıyla öncelikle insanların problemlerini çözebilmek için paylaşmayı öğrenmeleri gerekir.İnsanların çoğu sıkıntılarını kendi içinde çekiyor ve ailesiyle bile bu sıkıntıları paylaşmak istemiyor. Günümüzde, yani modern dünyada insanların çoğu yalnızlaşmayla karşı karşıya. Hep birlikte yaşıyor olabiliriz. Fakat insanların çoğu gerçekte çok yalnız. Yani insanlar sorunlarını, sıkıntılarını ve içinde bulundukları durumu anlatamıyor ve paylaşamıyor. Bunun sebebi ise toplumdaki işleyiş kaynaklı insanların birbirinden kopuk ve benmerkezci olmasıdır. Bu vesileyle kişi bu ayrıklığı ailesine de yansıtıyor. Bir vaka üzerinden gitmek istersek; iş eksikliği nedeniyle bir şirkette evli çocuk sahibi bir kişiyi işten çıkartıyorlar. Baba bunu 16 yaşındaki oğluna söylemiyor. Bu durumu belli etmemek ve çocuğun isteklerini karşılayabilmek için eşinden, dostundan, tanıdıklarından borç para alıyor. Bir noktadan sonra bu durum tabii ki devam edemiyor. Baba bana geldiğinde bu durumu çocuğa anlattık. Daha sonra çocuk o kadar çok üzüldü ki anlatamam. ‘Ben nasıl olur da babamdan bu kadar çok isteklerde bulunuyormuşum’ sözlerini sarf etti. Burada paylaşmak çok önemlidir. Bizler paylaşmayı ailenin içinde öğrenemezsek ve uzman bir kişiden de fikir almazsak, bu vakalarla maalesef karşılaşmaya devam ederiz. Paylaşmak önemlidir, paylaştıkça dertler azalır.
İntiharlar önlenebilir
Bunu herkes çok iyi bilmelidir. Toplumumuz önceden bu semptomları tanımak zorundadır. Bizim toplumumuzda şöyle bir durum var; ruh sağlığı, vücut ya da organ sağlığına göre önemsenmiyor. Böyle bir durumda aileler bu belirtileri gördükleri andan itibaren kesinlikle kişi, zorla da olsa bir psikiyatriste götürülmelidir. Örneğin, yakın komşumuz ya da arkadaşımızın intihar etmeyi düşündüğünü tespit ettiğimizde, bu durumda yapılabilecek tek şey hemen acil uygulamasını aramak ve kişiyi bir sağlık merkezine yönlendirmek olmalıdır. Bir intiharın önlenebilmesi için ilaç tedavisi zorunludur. Kişinin bu davranıştan ve bu davranışa sürükleyecek düşüncelerden arınması için profesyonel yardım gerekmektedir.
Direnelim direnebileceğimiz kadar…Benim güzel ufuklara inancım tam…