Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasının, Kıbrıs Türk halkının ortak arzusu olduğunu belirterek, bulunacak çözüm formülünün Kıbrıs Türk ve Rum toplumları tarafından benimsenmesinin, yeni gerginliklere yol açmaması açısından önem taşıdığını kaydetti.
Meclis Başkanlığı basın ve halkla ilişkiler biriminden yapılan açıklamaya göre, BRTK’da “Çerçeve” isimli programa konuk olan Meclis Başkanı Siber, Kıbrıs sorunuyla ilgili soruları yanıtladı.
Kıbrıs’ta yakın tarihte yaşananlarla ilgili toplumsal hafızanın canlı olduğu, bu nedenle halkın kendini güvende hissetmeyeceği bir çözümü kabul etmeyeceğini ifade eden Siber, Güney’de Kıbrıslı Türklere yönelik bazı şiddet olaylarının münferit gibi görünse de toplumsal hafızayı geçmişte yaşanan travmalarla ilgili canlandırdığı ve güvensizlik yarattığına dikkat çekti.
“DEVLETİN ZİRVESİNDE GERGİNLİK, ZARAR VERİR”
Kıbrıs sorununun bir kişi ya da kurumun sorunu olmadığı, toplumsal bir sorun olduğunu da belirten Siber, bu nedenle Devletin zirvesinde gerginlik yaşanmasının halkta umutsuzluk ve güvensizlik yaratacağı uyarısında bulundu.
“TOPLUMUN GÜVEN DUYACAĞI BİR ÇÖZÜME ‘EVET’ DİYECEĞİNE İNANIYORUM”
Programda, devam eden müzakere süreci ile ilgili görüşleri sorulan Siber, toplumun beklentisinin verdiği uzun mücadelelerden sonra kendi kimliği ile dünyadaki ve uluslararası camiadaki yerini almak olduğunu söyledi.
Güven duyacağı bir çözüme toplumun “evet” diyeceğine inandığını belirten Siber, güven duygusunun önemi üzerinde durdu.
Siber şöyle devam etti:
“Bugün toplumda geçmişte yaşanan travmalarla ilgili bir toplumsal bellek vardır. Bulunacak çözümde öncelikli olarak kendimizi güvende hissetmeliyiz. Türkiye’nin garantisinin devam etmesi, ortak iradedir, Meclis kararıdır. Cumhurbaşkanı da zaten garantilerin devam edeceğini birçok kez açıklamıştır. Çözümden sonra iki toplum barış içerisinde hiçbir sorun olmadan uzun yıllar yaşamayı başarabilirse, ileride belki toplumların kararıyla başka garanti formülü düşünülebilir. Ama şimdiki aşamada Türkiye’nin garantisi devam etmelidir. “
“AHİM, MÜLKİYETTE ŞİMDİKİ KULLANICIYA HAK VERDİ”
Mülkiyetteki çözüm formüllerinin Annan Planı döneminde “takas, iade ve tazminat” şeklinde olduğunu ve bunun da belli kriterlere dayandığını belirten Siber, bulunacak çözümde iki bölgeliliğin esas olduğu ve mülkiyet çözüm formülünün de bu iki bölgeliliğin korunması temeline dayandığını kaydetti.
Annan Planı sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde alınan ‘Demopulos’ kararına dikkat çeken Siber, “ AİHM’e başvurarak mülkünün iadesi talebinde bulunan Kıbrıslı Rum’a, mahkeme mülkte oturanın, ‘kullanıcının’ da hakkı olduğunu söyleyerek iade talebini reddetti. Bu karar mülkiyette yeni bir kapı açtı. Bazılarının önceden savunduğu gibi Global takasın olamayacağını biliyoruz. 2. Dünya Savaşı’ndan sonra bireyin mülkiyet hakkı korunuyor ama bu hak ille de malın geri iadesi anlamını taşımıyor. Çözümde iki bölgeliliği korumak bizim için çok önemli o nedenle mülkiyet çoğunlukla tazminat ve takas yoluyla çözülmeli” dedi.
“TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU AKTİF KULLANILAMADI”
Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) önemli bir kazanım olduğunu ama gerektiği kadar aktif ve verimli kullanılamadığını ifade eden Siber, komisyonun kadrosunun güçlendirilemediğini söyledi.
Komisyonun “takas” ı açmadığını ifade eden Siber, aslında takasın iki bölgeliliği koruyan önemli bir yol olduğunu, sorunsuz tapu sahibi olunabilmesi için bunun açılması gerektiğini belirtti.
Siber, ”hem iskan politikamızı adil uygulamamamız, hem takası açmamamız, hem de elinde puanı olan güney göçmenlerine ‘artık size verecek mülk kalmadı’ diyerek devlet sorumluluğuyla hareket etmememiz bizi kendi içimizde de mülkiyet konusunda zora soktu.” dedi.
Güney’de bazı Türk mallarının senet yapılarak satıldığı haberlerini üzülerek duyduklarını anımsatan Siber, henüz mülkiyet sorununun çözülmediği, dolayısıyla satılan bu mülkiyetin Türk tarafı açısından büyük bir kayıp olduğunu söyledi.
“ABD COLOMBİA MAHKEMESİ KARARI ÖNEMLİ”
ABD’ nin Colombia eyaletinde Kıbrıslı Rumların açtığı ‘Toumazaou Davası’nın 2012 yılındaki kararın da Kıbrıslı Türkler için önemli bir karar olduğunu belirten Siber, bu kararda KKTC için mahkemenin yaptığı tanıma dikkat çekerek, “mahkeme; ‘ABD tarafından tanınmasa da KKTC, Cumhurbaşkanı, Başbakanı, Yargısı ve kurumlarıyla demokratik bir devlettir’ tanımını yapmış ve mülkiyetini geri almak için müracaat eden Kıbrıslı Rumlara Taşınmaz Mal Komisyonu’nu işaret ediyor” dedi.
“ÇÖZÜM ZORLAŞIYOR”
2004 yılından bu yana geçen 10 yılın, çözüme ulaşmayı daha da zorlaştırdığı düşüncesinde olduğunu belirten Siber, aradan geçen yıllarda insanların yaşadığı yerle ilgili aidiyetinin daha da arttığının altını çizerek, özellikle mülkiyet ve toprak ayarlaması gibi konuların bu durumda çözümlenmesinin zorlaştığını söyledi.
“10 yıl önce toprak ayarlamasında verilecek olan bir bölge için örneğin Güzelyurt, yüksek bir yüzde ile olumlu yönde irade kullanan bölge halkının geçen bu zamandan sonra aynı iradeyi kullanabileceği konusunda iyimser değilim” diyen Siber, Cumhurbaşkanı’nın 2016 yılı içerisindeki çözüm ısrarının anlamlı olduğunu söyledi ve yılların devam etmesi halinde çözümün daha da zor bir hale gelebileceğine işaret etti.
Çözüm konusundaki düşüncesi sorusuna ise Meclis Başkanı Siber, her şeyden önce bir hekim ve bir anne olarak bu ülkede en çok arzu ettiği şeyin bu adada toplumların barış içinde yaşayacağı bir çözüm olduğuna vurgu yaparak, ancak bulunacak çözümün yeni çatışma ve bölünmelere yol açmaması gerektiğini söyledi.
Çözüm ve barışın ayrı şeyler olduğunu belirten Siber şöyle devam etti:
“Önce savaş yaşamış halkların barışması gerekir. Bunun için de barış çalışmaları ve eğitimi gerekir. Güney tarafı bu anlamda ne kadar yol aldı? Bugün hala okullarda gençlerine okuttukları eğitim kitapları düşmanlığı ve kini besliyorsa, geçen bunca zamanda değiştirmemişlerse demek ki daha çok yolumuz var. Siz bugün toplumunuzu barışa hazırlamaya başlasanız, ancak birkaç nesil sonra bunu başarabilirsiniz. Çözümün koruyucusu barış kültürüdür. O nedenle çok sık tekrarladığım bir sözü burada da söylemek istiyorum. Çözüm masada, barış gönüllerde yapılır.”
“DEVLETİN ZİRVESİNDE GERGİNLİK OLMAMALI”
Programda, Cumhurbaşkanlığı ile Hükümet arasında basın aracığıyla yapılan açıklamalar ve gerginlik ile ilgili görüşleri sorulan Siber, devletin zirvesinde yaşanabilecek bir gerilimi kabul etmenin mümkün olmadığını söyledi.
Sibel konu ile ilgili şunları ifade etti:
“Bizler uzun mücadeleler sonrası buralara geldik. Kıbrıs sorunu, bir kişi ya da kurumun sorunu değil toplumsal bir sorundur. Müzakere süresince tartışmaların, eleştirilerin olması doğaldır; bunların önüne geçmenin yolu ise iyi bir iletişimden geçer. Çünkü bilgi kirliliği özellikle bu iletişim çağında çok hızlı yayılır. Devlet üst yönetiminde görüşmelerle ilgili öneri, endişe, eleştiri varsa bunun yolu temas kurmaktır, iletişime geçmektir.”
Geçen gün Cumhurbaşkanlığında parti liderleri ile yapılan toplantının bu kapsamda çok iyi bir örnek olduğunu ifade eden Siber, “Müzakere devam ederken güç birliği çok önemli ve bu tip görüntüler halkımıza moral verir, güven verir” dedi.
Siber, üslubun önemli olduğuna dikkat çekerek, devlet makamlarının saygınlığına gölge düşürülmemesi gerektiğini ifade etti.
Yapılan eleştiri ve söylemlerde diplomasi dilinin kullanmaya özen gösterilmesi gerektiğini de belirtti.
“MÜZAKERELER DEVAM EDERKEN KAMPLAŞMA ZARAR VERİR”
Müzakerelerle ilgili farklı görüşlerin, farklı endişelerin olabileceğini belirten Siber, müzakereler sürerken daha henüz ortada somut bir taslak yokken, kutuplaşmanın ve kamplara bölünmenin kimseye fayda sağlamayacağını belirtti.
Siber, “Burada hepimiz halkın birer bireyi olduğumuzu ve ortak hedefimizin şimdi ve gelecekte kendi varlığımızla, kimliğimizle huzur ve güven içinde bu adada yaşamak olduğunu unutmamamız gerekir” dedi.
“KURUMSALLAŞMAYI SAĞLAYAMADIK”
Devletteki kurumsallaşma yapısının istenilen düzeyde olmadığına da vurgu yapan Siber, bir süre önce Meclis kürsüsünden yapmış olduğu konuşmaları da anımsattı ve uluslararası anlaşmaların yasalara uygun yapılmadığı için birçok sıkıntı ile karşılaşıldığını söyledi.
Bir uluslararası anlaşma 1 yıllık bir süreyi aşıyorsa mutlaka Meclis onayından geçmesi gerektiğini ama bu uygulamanın çoğu zaman yapılmadığını söyleyen Siber, ekonomik protokolleri örnek gösterdi.
Ekonomik protokollerin aslında Meclis’te onaylanması gerektiğine işaret eden Siber, bugüne kadar bu protokollerle ilgili Meclis’te sadece bilgiye sunma işlemi yapıldığını belirtti.
Siber, Koordinasyon Ofisi anlaşması ile ilgili Anayasa Mahkemesi’nin vurgu yaptığı maddeninn de yine önceden yapılan bir uluslararası anlaşmanın Meclis onayı olmadığı için yürürlükte olmamasına dayandığını kaydetti.
Eksik olanın kurumsal hafıza olduğuna işaret eden Siber, buna benzer hataların yaşanmaması için kurumsal hafızanın önemli olduğunu söyledi.
“MÜŞAVİRLİK, İNSAN KAYNAKLARINI HARCAMAK DEMEKTİR”
Devlette yaratılan müşavir sisteminin her zaman karşısında olduğunu belirten Siber, Meclis Başkanlığı döneminde de göreve geldiği andan itibaren Mecliste atanmış hiç bir müdürü görevden almadığını söyledi.
Bu konuda her zaman liyakat sistemini savunduğunu belirten Siber; “uzun yıllar devlet kadrolarında çalışmış, konusunda deneyimli bürokratlarımız var. Her hükümet değiştiğinde biz bu insanlarımıza “git evinde otur” diyoruz. İnsan kaynaklarımızı değerlendiremiyoruz. Bu, bürokraside yarattığımız sistemsizliktir ve zararını hep birlikte çekiyoruz. Bu sistemin değişmesi ile ilgili Meclis’te yasa önerisi var. Ümit ediyorum ki daha fazla geç kalmadan konsensusla bu yasayı geçiririz ve daha fazla zarar görmeden liyakata dayalı sistemi kurarız.” dedi.
GAZETE ARŞİVİ DİJİTAL ORTAMA AKTARILIYOR
Programda Meclis Başkanlığı olarak yaptıkları çalışmaları da değinen Siber, Meclise engelli vatandaşların erişimini sağlamaktan büyük mutluluk duyduklarını, yaptıkları girişim sonucunda yeniden hayata geçirdikleri Dr.Fazıl Küçük Müzesi’ne gelen ziyaretçilerin gösterdiği ilgiden büyük memnuniyet duyduklarını söyledi.
1940’lı yıllardan bugüne kadar çıkan gazetelerin digital ortamda erişimin sağlanması için büyük bir uğraş verdiklerini belirten Siber, projenin tamamlanmasıyla resmi tarih dışında araştırmacıların zengin bir kaynağa sahip olacakları ve aynı zamanda toplum tarihi ile belleğine büyük bir hizmet gerçekleştireceklerine inandıklarını belirtti.
“AKINCILAR YOLU İLE İLGİLİ ÇALIŞMA İLK KEZ BAŞBAKANLIĞIM DÖNEMİNDE BAŞLADI”
Akıncılar’da yaşayan vatandaşların yol talepleri ile ilgili Başbakanlığı döneminde yaptığı girişimleri de anlatan Siber şöyle devam etti:
“Bu köyde yaşayan vatandaşlarımızın evlerine daha kolay ulaşımını sağlamak en büyük beklentiydi. Ancak o güne kadar ‘Askeri makamlar buna olumsuz bakıyor’ duruşu vardı. Başbakanlığım döneminde gerekli yazışmaları yaparak, gerekli makamlardan onay izinlerini yazılı olarak aldım. Bu yolun yapılmasında hiçbir engel olmadığını açıkladım, ardından proje için ulaştırma bakanlığı çalışmalarına başladı ama ondan sonra bizim hükümetimiz görevden ayrıldı. Gelen hükümetlerin ulaştırma bakanlıklarının göreviydi bu projeyi hayata geçirmek. Defalarca yazılı ve sözlü olarak bu yolun yapımının niçin geciktiği konusunda bilgi talep ettim, şimdi aldığımız bilgi yol yapım çalışmalarının kısa sürede başlayacağı yönündedir. Umarım bu kez Akıncılar halkı yola kavuşur.”