Son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar bir kez daha ne kendi kendimizi, ne de kurumlarımızı yönetmediğimizi ortaya koymaktadır. Ülkemizde yıllardır süren dayatmalar ve bunlara boyun eğen hükümetlerin sürdürdüğü politikalarla yaratılmış bu ucube sistemle Kıbrıslı Türkler kendi ülkesinde güvensiz yaşamaya, susmaya, boyun eğmeye, fakirleştirilmeye, demografik yapısı bozulmaya, siyasi, sosyal, kültürel, nüfus, çevre, eğitim yapısı bozulmaya zorlanmakta, kısaca yok olmaya mahkûm edilmek istenmektedir.
Sorma gir hanına döndürülmüş ülkemizde, ne yaşanan kriminal olaylarla ilgili, ne de yolsuzluklarla ilgili hesap sorulmaktadır.
Polis, merkez bankası gibi kurumlarımız başka bir ülkeye bağlı olacak şekilde tasarlanmış, egemenlik kavramının nereye konacağı sorgulanan 'bağımsız' bir devlet modeli yaratılmıştır. Bir alt yönetim olan bu düzende bir zamanlar yasemin kokularıyla geceleri kapıları açık yatan Kıbrıslı Türkler şimdilerde kendi ülkelerine her geçen gün yabancılaşmaya başlamış, kendi ülkesinden nemalanan ama dönüp kendisine hakaret eden, aşağılayanların yönettiği, güvensiz bir ortamda yaşamak zorunda bırakılmıştır.
Kadınlarımız gece sokağa çıkamayacak duruma getirilmiştir.
Sokaklarımızın, okullarımızın güvenliği tehlike altındadır. Hiç alışkın olmadığımız cinayetler, faili meçhuller, tacizler, tecavüzler, yolsuzluklar artmaya devam etmektedir. Halkımız tedirgindir.
KTOEÖS ve KTÖS olarak yaratılan bu düzeni, bu topluma reva görülen bu ucubeyi kınıyor, toplumsal varoluş için, barış ve demokrasi için, çocuklarımızın bağımsız, özgür ve güvende yaşayacağı ülkemiz için mücadelemizi sürdüreceğimizi bir kez daha ortaya koyarız.