Dünyada insanı doğrudan etkileyen kaç çeşit kriz var, hiç düşündünüz mü? Sinir krizi, Ekonomik kriz, Siyasi kriz, Ağlama krizi, Gülme krizi… Açlık ve işsizlik krizi… Ayrılık krizleri… Ve daha nice krizler sarıp sarmalamakta insanoğlunu… Yaşadığı psikolojik gerilimlerden, sıkıntı ve bunalımlardan ağlama krizine değil, gülme krizine tutulan ve sonuçta solunum yetmezliğine girerek bayılan insanın, ne büyük bunalımlar yaşadığını herhalde tahmin edebilirsiniz! Peki; Yetişkin bir insanın sinir krizine girerek üstünü başını parçalaması ve kendini yerden yere vurması hangi krizlerin sonucudur? Evlat, eş, ana, baba ve yakın akraba, arkadaş - dost ölümleri hastalık, yaşlılık gibi “ Allah’ın emri “ ölümü değilse; İnsan hatasından ve insan teröründen kaynaklanıyorsa… … nasıl bir krize, bunalıma, depresyona sokar insanı? *** İnsanın düştüğü / düşürüldüğü bu karanlık kriz kuyusundan yalnız başına çıkması olası değildir! Hele, yaşanan sistem vahşi katır kapitalizmi ise… “ Ölen ölür, kalan sağları yolmaya devam edelim “ zihniyetinin hakim olduğu bu günkü dünya düzeninde… … ne krizler biter, ne de bunalımlar! Ve herkesin birbirini bildiği, tanıdığı bu küçücük ülkede, insanların özellikle ekonomik krizler sonucunda girdikleri bunalımdan çıkamayarak “ şeytana uymaları “ bizleri en biçkin krizlere, ağır şoklara sokmakta… Kendi kendimizi, “ – nasıl oldu, nasıl yaptı, hade yahu, vay bee!” sorularıyla oyalar ve teselli ederken, İnsanları şeytanlaştıran, aptallaştıran, bönleştiren sistemi sorgulamak aklımızın ucundan bile geçmez! Ve bu paranoyak sistemde, hiçbir mahkeme insanların neden böylesi krizlere, bunalımlara sürüklendiklerini sorgulamaz ne yazık ki… Suçlu; sömürü sistemi değil, sömürülen, emeği çalınan bireylerdir her zaman! *** Kıbrıs’a çözüm aranıyor… En çetrefilli, en alengirli, en çengelli duran konu; TOPRAK!!! Düşünün, toprağın tüm halka ait olduğu, özel mülkiyetin olmadığı sosyalist sistemde, ne toprak kavgası vardı, ne sınır ne de tapu! İflas eden olmadığı gibi, bankalarda para biriktiren de yoktu… Zaten banka da yoktu! Şimdi; kimsenin beraberinde götüremeyeceği, herkesin bir gün, yaşarken uğruna savaşlar, kavgalar çıkardığı o toprağın altında çürüyeceği TOPRAK, en büyük anlaşmazlık nedeni! *** Kişisel mülkiyete ve çook paraya ulaşmak için verilen ahlaksız kavga, insanları nasıl bir çıkmaza ve itibarsızlaştırmaya sürüklüyor, farkında mısınız? Bu çıngıraklı düzende, bir mezar yeri kadar toprak, herkesin nasibi olsun! Yetmez mi?