Almanya‘nın saygın haftalık gazetesi Die Zeit yorum sütununda, ABD’de Cumhuriyetçilerin başkanlık adayı Donald Trump hakkında şu değerlendirmeyi yapıyor:
“Trump nihayet bir seçim kampanyası ekibi oluşturur ve bir milyar dolar bağış toplarsa, vahşi söylemlerini dizginlerse, kadınlara ve öfkeli etnik azınlıklara karşı kimsenin başkan olamayacağını anlarsa, köprüler kurar ve partisini kucaklarsa, böylelikle bir yıldır kapalı kaldığı yüzde 40’lık gettodan çıkabilirse her şey mümkün. Ancak Trump’ın o zaman bambaşka bir insan olması gerek. Ve şu ana kadar bunu yapabileceği ve bunu istediği yönünde herhangi bir emare görünmüyor.”
Lüneburg kentinde çıkan Landeszeitung adlı gazetede de Trump hakkında şu yorumu okuyoruz:
“Donald Trump konusunda uyaranların sayısı her geçen gün artıyor. Zira Trump’ın ateşle oynama sevdası çok korkutucu. Ancak Trump’tan sonrasına yönelik uyarılar daha da önemli. Hiçbir kamuoyu araştırmacısı, geleneksel olarak sandık başına gitmeye pek meraklı olmayanlar arasında nasıl bir potansiyel olduğunu görmemişti, ta ki Trump bu potansiyelden nasıl yararlanılacağını gösterene kadar. Korkaklar, öfkeliler ve nefret dolu olanlar için bir nevi supap işlevi gören Cumhuriyetçilerin adayı, bu öfke sayesinde Beyaz Saray'ın kapısının önüne kadar geldi, ancak muhtemelen içeri giremeyecek. Bunun için daha ılımlı olması gerek, fakat bunu başarması mümkün değil. Trump'ın kampanyası Amerikan toplumundaki kutuplaşmayı daha da artıracak ve belki de Cumhuriyetçi Parti'nin bölünmesine neden olacak. Bu gelişmeler aynı zamanda, Trump'tan daha yetenekli bir demagogun dünyanın en güçlü demokrasisinde bir nefret kampanyası yürüterek iktidara gelebileceğini gösterdiği için ayrı bir tehlike teşkil ediyor.”
Almanya'da İçişleri Bakanı Thomas de Maizière'in perşembe günü kamuoyuna bir terörle mücadele eylem planı açıklaması bekleniyor. Önlemler arasında bulunan burka yasağı ve psikologların tıbbi gizlilik ilkesinden vazgeçerek potansiyel eylemcileri yetkili mercilere bildirmesi gibi uygulamalar tepki çekiyor.
Die Welt gazetesinin yorum sütununda, terörle mücadele önlem önerileri ele alınıyor:
“Federal İçişleri Bakanı terörle mücadele önlemlerinin yer aldığı uzun listeyi sunduğunda görevini yapmış oluyor. Oysa birçok alanda gerçekten de bazı imkanlar var. Önlemleri ele alırken fayda ve imkan analizi yapmak, bu önlemden tümüyle vazgeçmekle sonuçlanabilir. Mesela burka yasağı veya doktorların tıbbi gizlilik ilkesinden vazgeçmesi. Bu ilkeyi bir kenara bırakarak psikologları resmi mercilere potansiyel eylemcileri bildirmekle yükümlü kılmak, verimli olmaktan ziyade verimsiz olur. Eğer olası failler bu nedenle piskologlara gitmeyi bırakırsa, şiddet eğilimlerinin tedavi edilmesi imkanı da ortadan kalkmış olur.”
Nürnberger Nachrichten gazetesi de aynı konuda bir yoruma yer veriyor:
“Burka yasağı önerisi olumlu karşılanıyor. Bu tür giysileri kimse sevmek mecburiyetinde değil, fakat bugüne kadar Almanya'da günlük hayat içerisinde bir sorun da teşkil etmediler. İçişleri Bakanı'nın önerileri arasında en anlamlı olabilecek öneri ise polis mevcudiyetinin artırılması. Zira iyi bir soruşturma saldırılardan korunmanın en iyi yolu ve güvenlik birimleri şimdiye kadar bu konuda gayet başarılıydı.”