Deprem Kriz Masası'nın bülteni “Hibrit” gerçekleştirilen toplantıda açıklandı.
“Deprem, Sel, Hava Kirliliği: Afetler Felaketlere Dönüşürken” temasıyla hazırlanan bülten toplantısında ilk sözü alan TTB Halk Sağlığı Kolu üyesi Dr. Çiğdem Çağlayan; termik santraller, sanayi tesisleri, fosil yakıt kullanımı gibi halihazırda bölgenin hava kalitesini olumsuz etkileyen unsurlara, deprem sonrasında hem enkazlara hem de yangınlara bağlı kimyasal madde yayılımının eklendiğini söyledi.
ÖNERİLENİN 5 KATI
Greenpeace'in deprem bölgesinde tespit ettiği ölçüm değerinin Dünya Sağlık Örgütü önerisinin beş katı olduğunu aktaran Çağlayan, kısa vadede solunum yolu ve kardiyovasküler hastalıklar ile zehirlenmelerin, uzun vadede ise kanserlerin görülebileceğini belirtti.
Enkaz kaldırma çalışmaları sırasında alınması gereken önlemleri sıraladı. Geçici yerleşim alanlarının yangınların ve zehirlenmelerin önüne geçecek biçimde, kurallara uygun düzenlenmesi, yağmurlar nedeniyle kimyasal maddelerin su kaynaklarına karışma riskine karşı gerekli testlerin ve hava kirliliğine yol açan tüm kaynaklar üzerinde denetimlerin yapılması gerektiğini kaydetti.
“BULAŞICI HASTALIKLAR KAPIDA”
TTB Halk Sağlığı Kolu Başkanı Dr. Gamze Varol ise barınma, beslenme, temiz içme suyu, tuvalet, hijyen gibi en temel ihtiyaçların karşılanmasında dahi büyük bir organizasyonsuzluk olduğunu kaydetti.
Şiddetli yağmura ve sele bağlı olarak içme ve kullanma suyunun temizliğine özel olarak dikkat çeken Varol, deprem bölgesinde bulaşıcı hastalıkların kapıda olduğu uyarısında bulundu.
Saha aktarımları bölümünde Hatay, Diyarbakır, Adıyaman ve Şanlıurfa'dan bağlanan hekimler ise şu konuların altı çizdi:
“KORUYUCU SAĞLIK HİZMETLERİNDE BÜYÜK SORUNLAR YAŞANIYOR”
* Şiddetli yağmur ile birlikte konteynır ve çadırların kalıcı bir yerleşim alanı olamayacağı görülmüştür. Prefabrik yapılar için hazırlıkların hızla yapılması gerekmektedir.
* Temiz suya erişimde yaşanan sorunlar, sel sonrasında daha da artmış; bulaşıcı hastalık riski tırmanmıştır.
* Koruyucu sağlık hizmetlerinin sunumunda halen büyük sorunlar yaşanmaktadır.
* Kadınlar, çocuklar, göçmenler ve LGBTİ+'lar olanaklardan çok daha yoksundur.
* Üreme sağlığı hizmetlerini ve doğum kontrol yöntemlerini kısıtlama politikası bilinçli bir biçimde sürdürülmekte; doğum kontrol hapı, gebelik testi, ped gibi ihtiyaçlara kulak tıkanmaktadır. Gebe takipleri ve aşılarında eksiklikler göze çarpmaktadır.
* Hekimlerin/sağlık emekçilerinin çalışma, barınma, beslenme ve özlük haklarında yaşanan sorunlar halen giderilmemektedir.
* Uyuz ve bit vakalarının daha sık görülmesi temizlik sorununun sürdüğüne işaret etmektedir.