TUNUS Resmi temaslarda bulunmak üzere Tunus'ta bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun mevkidaşı Munci Hamdi ile sabahki buluşmasının ardından heyetler arası görüşmeler yapıldı. Türkiye-Tunus ilişkilerinin ve iki ülkeyi yakından ilgilendiren bölgesel ve uluslararası konuların ele alındığı belirtilen ikili görüşmelerin ardından düzenlenen basın toplantısında Bakan Davutoğlu, konuşmasına şöyle başladı: "Gerçekten evim gibi hissettiğim Tunus’ta tekrar bulunmaktan büyük bir mutluluk duyuyorum. 2011 yılında Tunus devriminin hemen akabinde bu ülkeyi ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı ben olmuştum. Daha sonra 2012’de devrimden sonra kurulan ilk hükümet sonrası bu ülkeyi ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı, şimdi de yeni hükümetin kurulmasını ve anayasanın kabulünü müteakip Tunus’u ziyaret eden ilk Dışişleri Bakanı olmaktan büyük gurur duyuyorum." Tunus’a ilk ziyaretimde bu ülkenin aydınlarıyla görüştüğünü hatırlatan Davutoğlu, şunları söyledi: "İbn Haldun’un ve Tunus’lu Hayreddin Paşa’nın torunları olan Tunuslular aslında dünyaya siyasetin erdemini ve irfanını öğretirler. O konuda kimseden alacak dersleri yoktur. Son gelişmeler gösterdi ki Tunus halkı, bütün siyasi liderleriyle, sivil toplumuyla gerçek bir siyasi erdem ve hikmet sahibidir. Anayasa ve yeni hükümet konularında sağlanan uzlaşı ve son dönemde Tunus’ta yaşananlar hepimiz için bir gurur vesilesidir. Biz Tunuslu siyasilerin ve Tunus toplumunun gerçekleştirdiği bu başarıdan hakikaten gurur duyuyoruz. Bölgede Arap baharı hususunda birçok karamsar görüşler dile getirilirken Tunus’ta yaşananlar yükselen bir yıldız olarak Tunus’u bir ümit ışığı haline getirmiştir. "Son üç yıl içinde Suriye’de kayıtlı 150 bini aşkın kişi öldürüldü" Yerel ve uluslararası basının yoğun ilgi gösterdiği basın toplantısında gazetecilerin sorularını da cevaplayan Bakan Davutoğlu, Cenevre 2 görüşmelerine dair sorulan soruyu şöyle cevapladı: “Suriye’de yüreklerimizi yakan bir insanlık trajedisi ve dramı yaşanıyor. Bir komşu ülke olarak, Suriye halkının kardeşi bir halkın temsilcisi olarak her şeyden önce bunu ifade etmek durumundayım. Suriye’de yaşanmakta olan insanlık trajedisi karşısında duyduğumuz derin üzüntüyü hem komşu bir ülke olarak, hem de Suriye halkının dostu bir halkın temsilcisi olarak ifade etmek istiyorum. Son üç yıl içinde Suriye’de kayıtlı 150 bini aşkın kişi öldürüldü. Kayıtlara geçmeyenlerin sayısını ise bilmiyoruz. Buradan şu çağrıda bulunmak istiyorum: Cenevre 2 görüşmeleri sürerken alanda mutlak anlamda ateşkes sağlanmalı ve insani yardım koridorları bu bölgelere, insani yardım ulaşacak şekilde tesis edilmeli. Son olarak şunu söyleyeyim: Türkiye her zaman kardeş ve dost Suriye halkının yanında olmaya devam edecek. 700 bin Suriyeli kardeşimizi mülteci olarak Türkiye’de ağırlıyoruz. Onlara kendi vatandaşlarımıza sağladığımız imkanları sağlamaya çalışıyoruz. Bu konudaki tutumumuz da sürecek.” "Gençlerin Suriye’ye geçmesine rıza göstermeyiz" Dışişleri Bakanı Davutoğlu, bazı Tunusluların Türkiye üzerinden Suriye’ye savaşmaya gittiği ve Türkiye devletinin bu savaşçılara destek olduğuna dair iddiaların hatırlatılması üzerine şunları söyledi: "Bu konuyu değerli kardeşim Dışişleri Bakanı Sayın Munci Hamdi beyle ele aldık. Bir kere şunu ifade etmek isterim ki: Biz ne Tunuslu ne de herhangi bir başka milletten gençlerin Türkiye üzerinden veya başka ülke üzerinden Suriye’ye geçmesine rıza göstermeyiz. Teşvik etmeyiz. Bunu engellemek için herşeyi yaparız. ” Bir gazetecinin “Türkiye-İsrail ilişkilerinin gelişmekte olduğunu görüyoruz. Gelişen bu ilişkiler Filistin sorununa nasıl yansıyacak? Türkiye Filistin’den ve Mavi Marmara davasından vaz mı geçti?” şeklindeki sorusuna ise Davutoğlu şöyle cevap verdi: “Her şeyden önce şunu ifade etmek isterim: Türkiye’nin dış politikası belli ilkelere dayanır. Şartlar ne olursa olsun bu ilkelerde sapma olmaz. Bu ilkelerden biri de şartlar ne olursa olsun Filistin davasına sahip çıkmaktır. Başkenti Doğu Kudüs olan bağımsız bir Filistin devleti kurulana kadar da bu desteğimiz hiç aksamadan sürecektir. 2012 Kasım ayında Filistin Devleti BM’ye üye olmayan devlet statüsüne kabul edildiğinde o salonda olup Filistin Devleti adına, ona destek için konuşan tek Dışişleri Bakanı bendim ve bundan da gurur duyuyorum. Gazze’ye bombalar altında giren bir Dışişleri Bakanı olmaktan da gurur duyuyorum." Muhabir: Faruk Tokat