Bir Türk erkeğinin yabancı bir kadınla evlenmesi, 40’lı ve 50’li yılların gazeteleri için büyük haber değeri taşır. Yabancı kadının sarışın ya da zengin bir ailenin kızı olması gibi faktörler, haberi daha da kıymetli kılar.
Ancak Türklerin yabancılarla ilişkisi asıl 1961’de başlayan Avrupa’ya göç hareketinin ve özellikle 60’ların ikinci yarısında gelişmeye başlayan turizmin etkisiyle sıklaşır. Bu durum Türk erkeğiyle evlenen ya da ilişki yaşayan yabancı kadın haberlerinin patlamasına yol açar.
Türk erkeği-yabancı kız haberleri furyasının çıkışının ilk zamanlarında, haberler masum flörtler ya da evliliğe kadar giden ciddi ilişkiler üzerinedir. 6 Nisan 1964 tarihli Hürriyet’teki evlilik haberi buna bir örnektir. Saadet ismini alan Avustralyalı Felicity, turist olarak geldiği Türkiye’de Yılmaz adlı gençle evlenip Müslüman olmuştur. Her gün Sultanahmet Camii’ne gidip ibadet eden Felicity “Yılmaz’ın kaytan bıyıklarına ve mahzun bakışlı gözlerine vuruldum” demektedir.
Turist sayısının artmasıyla haber içeriklerinin yavaş yavaş değiştiğini ve yabancı kadınların Türk erkeklerine müthiş bir hayranlık geliştirmeye başladığını görürüz. Patricia Carli adlı Fransız şarkıcı 3 Ağustos 1966 tarihli Yeni İstanbul gazetesine İstanbul’a sık sık gelme sebebini şu sözlerle açıklar: “Sık sık İstanbul’a gelişimin tek sebebi kara gözlü, kara kaşlı, esmer Türk erkeklerine hayran oluşumdandır.”
Hürriyet’in 1 Ocak 1965 tarihli “Kısmet bulmak için Romanya’dan geldiler” başlıklı haberine göre ise anneleriyle birlikte Türkiye’ye gelen 15 ve 17 yaşında iki Rumen genç kızın tek amacı bir Türk erkeğiyle evlenmektir. Bu uğurda uzun ve meşakkatli bir yolculuğu göze alan kızlar gazete tarafından şöyle tanımlanır: “Kızlar bir manken kadar zayıf ve güzel. Vücut yapıları, makyajlı yüzleri, bakımlı elleri ve her hareketleri ile insana moda mecmualarından çıkmış mankenler hissini veren, serbest konuşmaları ile de iyi bir aile terbiyesi aldıkları belli olan genç kızlar…”
Kısmet bulmaya anneleriyle gelen yalnızca Rumen kızlar değildir. Hürriyet‘in 21 Ağustos 1967’deki “Esmer Türk erkekleri Alman kızların aklını çeldi” başlıklı haberinde de anneleriyle birlikte Türkiye’ye koca bulmaya gelen iki Alman kız kardeş vardır. Anne, kızlarının Almanya’daki Türk işçilerin esmer tenine ve dik bakışlarına hayran olduğunu, bunun üzerine “Madem öyle, Türk erkeğinin kaynağına gidelim” dediğini söylemiştir. Haber, gazetenin “Haydi gençler, bu kızların Almanya’ya dönmesine sadece yedi gün var” çağrısıyla bitiyor.
Elbette Türk erkeğiyle birlikte olmak o kadar kolay değildir, her yabancı kadın bu şansı yakalayamaz. 8 Eylül 1969 tarihli Hürriyet‘in “Üniversiteli Fransız kızı şoför muavini Zeki’ye abayı yaktı” başlıklı haberinde, Fransa’dan Ürgüp’e gelen 35 üniversiteli genç kızdan biri olan Agnes’in, bindikleri otobüsün muavini Zeki’ye abayı yaktığını okuyoruz. Bu arada diğer 34 kız da bu ilişkiyi kıskanıp kendilerine de sevgili bulmak istediklerini söylemişlerdir. Zaten habere bakılırsa kızlar daha Türkiye’ye gelmeden “karayağız” Türk erkeklerinin namını duymuşlardır.
Manastırdan Türk’e kaçan Alman kızı Rita
Karayağız Türk erkekleri o kadar kıymetlidir ki, yabancı kadınların onlar için yapmayacağı şey yoktur. Sözgelimi, 15 Ekim 1969 tarihinde Alman kızı Rita’nın, gönlünü kaptırdığı Bursalı güreşçi Necdet’e kaçması haberi şu cümlelerle başlar: “Aşkın dili ve dini yoktur sözünün en güzel örneğini genç bir Alman kızı vermiş, sevdiği Türk genciyle evlenebilmek için ailesi, dini ve memleketi ile bütün bağlarını koparmıştır.” Üstelik ailesi tam 17 ay boyunca manastıra kapamıştır genç kızı, ama o sevdiği Türk erkeği için her türlü fedakarlığa katlanmıştır.
29 Ağustos 1970 tarihli, İsviçreli Margot’nun Bursalı Mesut uğruna hayatını tamamen değiştirip köy kadını olmaya karar verdiğini anlatan haber de bu kategoridendir.
Hatta yabancı kadınlar o kadar büyük zorlukları göze almaktadır ki, 30 Mayıs 1970’teki haberin kahramanı Bulgar kızı İvanko, Mardinli sevgilisi için bir sirk vagonuna gizlenip illegal yollardan Türkiye’ye gelir.
Son Havadis gazetesinin 3 Eylül 1967 tarihli haberi ise Türkistanlı iki kızın, Türkistan’da Türk yokmuş gibi, Türklerle evlenmek için İstanbul’a kaçmalarını anlatır. Bu haber Türk erkeğine meftun olanların sadece Avrupalılar olmadığını göstermesi açısından son derece önemlidir.
İsveçli kız aradığı Avrupai erkeği Sivas’ta buldu
Bu haberlere dair önemli dönüm noktalarından biri Kasım 1968’de Günaydıngazetesinin çıkmasıdır. Günaydın’la birlikte, yabancı kadınların turizm sezonu açılınca koca bulmak için kitleler halinde Türkiye’ye göç ettiği hissi uyandıran, birbirinden acayip haberler ortaya çıkmaya başlar.
Bunun bir örneği 17 Ağustos 1970 tarihinden. “İsveçli kız aradığı Avrupai erkek tipini Sivas’ta buldu” başlıklı habere göre İsveçli Susan, “Bütün Avrupa’yı dolaştım, hayalimdeki Avrupai erkek tipine bir türlü rastlayamadım” demiş. Avrupa’da rastlanmayan erkek tipine neden Avrupai dendiği bir muamma olmakla birlikte, Susan’ın bu erkek tipini Sivas’tan önce gittiği İstanbul ve İzmir’deki tetkiklerinde bulamadığını da haberden öğreniyoruz.
11 Mayıs 1971 tarihli Günaydın’da ise, “Türkiye’den koca arıyoruz” başlıklı, Avustralyalı üç genç kızın kısmet bulmak için Türkiye’ye doğru yola çıktıkları haberi var. Ülkelerine göç eden Türk erkeklerini gördükten sonra Avustralyalı erkeklerin gözlerinden düştüğünü söyleyen genç kızlar yolculuk sebeplerini “Türk erkekleri tanıdıklarımız içinde en yakışıklı, en nazik ve icabında kadına hükmetme yeteneği olan tek milletin temsilcileri” diye açıklamışlar. Üç genç kızdan biri olan Margaret, aslında Türkiye’ye gelmeyecektir ama Avustralya’ya yalnızca evli Türk göçmenlerin alınmasından şikayetçidir ve bekâr Türk erkeklerine vize verilmesi için hükümete dilekçe yazmıştır. Talebi reddedilince de yola çıkmaya karar vermiştir. Haberi yazan kişinin Avustralya’nın haritadaki yerini bildiği şüpheli, zira haberin fotoğraf altlarında kızların Türkiye’ye otomobille geleceği yazıyor.
28 Temmuz 1972’de de Alman ikiz kızkardeşlerin evlenmek için Türk ikiz aradıkları haberi var. Kızlar aramalarına Kuşadası’ndan başlamıştır ve aradıkları ikizleri bulana kadar Türkiye’de arama çalışmalarını sürdüreceklerdir.
Gazetelerde nadiren de olsa Türk erkeğinin gerçek vaziyetini gösteren haberlere de rastlanır. 14 Haziran 1970 tarihli Hürriyet’teki “Turist ve seyircileri” başlıklı haber buna örnek gösterilebilir. Habere göre, bir İtalyan kadın turist, Hürriyet’in deyimiyle “Milanolu güzel sekreter Giardina Guistina”, mini etekle İstanbul’da dolaşınca peşine epey kalabalık bir erkek topluluğu takılmıştır. Gazetenin her nedense tacizciler yerine “çapkın erkekler” demeyi tercih ettiği topluluk kadının peşine Eminönü’nde düşmüş, Sultanahmet Camisi’ne kadar peşinden gitmiştir. Guistina, camiden kendisini merdivenlerde yatarak bekleyen kalabalığın üzerinden atlayarak çıkabilir. Haberin fotoğrafında Sultanahmet merdivenlerinde Guistina’yı “seyreden” tam 34 erkek görülüyor.
Türk erkekleri bilimsel araştırmalara da konu olur. 30 Ağustos 1972 tarihli Günaydın, “Sınıflarını geçebilmek için Türk erkeklerini inceleyecekler” başlıklı bir haber yapar. Çeşitli ülkelerden 19 genç kız, Avrupalı erkekler hakkında hazırlayacakları tezin son incelemesini Türk erkekleri üzerinde yapmak için Edirne’ye gelmişlerdir. 16’sı Avustralyalı, 2’si Yeni Zelandalı, 1’i de Rodezyalı olan 19 genç kız gittikleri ülkelerdeki erkekleri çeşitli yönlerden incelemektedir. Kızlar Türk erkekleriyle ilgili ilk gözlemi Kapıkule’deki gümrük memurları üzerinde yapmışlar ve “Türk erkekleri fizikman güçlü ve çok centilmenler. Fakat pek yakışıklı değiller” sonucuna varmışlardır. Haberin fotoğrafında görülen 17 kişinin 5’i erkektir gerçi ama olsun.
70’li yılların Günaydın’ı gibi 1985’te yayın hayatına başlayan Sabah da bu tip haberlerin öncülüğünü yapar. Zaten bu haberlerin ustası olan eski Günaydınyazıişleri ekibi Sabah‘a geçmiştir. Değişen tek şey, yabancı kadınlarla kurulan ilişkilerin, zamanın ruhuna uygun olarak biçim değiştirmesidir. 80’lerin gözdesi, Türkiye’de bir libido patlaması yaşandığını düşündüren tek gecelik ilişkiler ve “Helga yatakta Türk erkekleri gibisi yok dedi” türü haberlerdir.
Hayırseverlerin dikkatine; Hakan iki İngiliz kızı otele götürmek istiyor
Sabah’ın 7 Haziran 1986 tarihli “Anita Abdullah’ı esir etti” başlıklı haberinde, İsviçreli kızın Türk gencini otel odasına hapsettiği, Abdullah’ın ise “böyle esarete can kurban diyerek Anita’yı memnun ettiği” yazıyor örneğin.
İki gün sonraki “Postadan çıktılar” başlıklı bir başka haberde ise üniversiteli Hakan’ın mektupla tanıştığı iki İngiliz kızın, sürpriz yapıp Türkiye’ye geldikleri haberini okuyoruz. Grup seks imalarıyla dolu haberdeki ilginç bir detaysa Hakan’ın kızları ailesiyle yaşadığı eve götüremeyecek oluşu nedeniyle kara kara düşündüğü bilgisi. Otelde kalacak parası da yoktur Hakan’ın, bu konuda hayırseverlerden destek ister.
14 Mayıs 1987 tarihindeki “Amerikan erkeğiyle gez, Türk erkeğiyle seviş” başlıklı haber hazırlayanların bakış açısını göstermesi açısından ilginçtir. Habere göre ABD’li Linda ile Belçikalı Janine, Sabah muhabirine yaşam felsefelerini şöyle özetlerler: “Amerikalı’yla gez, İngiliz’le yemeğe çık, İtalyan’la eğlen, Fransız’la içki iç, Türk’le seviş, Yunan’la evlen.” Türk erkeğinin “elinin kiri” olan kadınlar gidip elbette Yunan’la evlenecektir.
1988’de “Yahu bu yabancı kadınların işi gücü yok mu, neden sürekli Türk erkeklerine âşık oluyorlar?” sorusu Sabah gazetesinin de aklına gelmiş olmalı ki, bir Alman dergisinin yaptığı sözde araştırmaya dayanarak, “Alman kadınlar neden Türk erkeklerini seçiyor?” başlıklı bir haber hazırladıklarını görüyoruz. Habere göre Alman kadınları en çok Türk erkeklerinin bitmek tükenmek bilmeyen enerjisini sevmektedir. “Türkler kötü beslendikleri halde nasıl bu kadar enerjik oluyorlar?” diye soran Alman kadınlardan biri olan Karin, “Sevgilim Ali’yle her gece çılgınlar gibi sevişiyoruz. Bundan önceki Alman sevgililerimle 15-20 günde bir yatağa giriyorduk” diye değerlendirir durumu.
Peki ya Türk kızları?
Görüldüğü gibi 60’lı yıllardan itibaren gazetelerde efsane Türk erkeğinin yakışıklılığı, etkileyiciliği ve cinsel gücüyle ilgili sayısız haber okumak mümkün. Ama söz konusu Türk kadınları ise işler biraz karışıyor. Elbette “Hans yatakta Türk kadınları gibisi yok dedi” benzeri bir haber, basın tarihimiz boyunca görülmüş duyulmuş değil. Zaten erkek yabancıysa kızımızla evlenmesi, bunun için de din değiştirip sünnet olması ya da başlık parasını bastırıp işleri Türk örf ve âdetlerine uygun yapması gerekiyor.
Örneğin 2 Nisan 1967 tarihli habere göre Amerikalı Ady Bashir, Kayseri’nin Bozkurt ilçesinde tanıştığı Hamiyet’e âşık olur, 100 bin lira başlık parasını verip evlenir. Her şey usulüne uygun olduğu için damadın 50, genç kızın 19 yaşında olması da sorun yaratmaz.
Sünnet olan yabancı erkek haberleri başlı başına enteresandır. Diyebiliriz ki, “Hollandalı Dick sünnet olurken ‘Yandım Allah’ diye bağırdı” haberinde olduğu gibi, bir Türk kızıyla evlenecek her yabancı erkek sünneti tadacaktır.
Bir başka sünnet haberi de 23 Ağustos 1967 tarihinden. Buna göre Cibalili Emel isimli genç kızı seven İtalyan Armangelo’nun ilk işi, İstanbul’a gelip sünnet olmak olmuştur. Sünnet haberlerine çok sayıda örnek gösterilebilir. Hepsinin ortak noktası kazık kadar adamların takkeli, cibinlikli sünnet fotoğraflarının kullanılmasıdır.
Bazen Sabah’ın 6 Ağustos 1987 tarihli haberinde olduğu gibi işin suyunun çıktığı da olur. Fransız Gerard’ın âşık olduğu Hatice için sünnet olması alışıldık haberdir ama damadın 73, “Türk kızı” diye söz edilen Hatice Demir’in 46 yaşında olması haberi daha da tuhaf hale getirir.
Peki, Allah göstermesin kızımız yabancı erkekle evlenmeyip flört ederse ne olur? Bunun bir örneğini de 12 Mayıs 1958 tarihli Demokrat İzmir‘den okuyalım: “Dün Ankara Gençlik Parkı’nda bir Türk kızı ile öpüşen Amerikalı linç edilmekten zor kurtulmuştur. (…) Bir Türk kızının Amerikalı’yla öpüşmesi, parkta bulunan kalabalığın galeyana gelmesine sebep olmuşsa da yetişen polisler hadiseleri durdurmuştur. (…) Amerikalı ile kız karakoldan çıkarken karakolun önünde toplanan kalabalık Amerikalı’ya hücum etmiş, bazı kimseler ‘Amerikalı’yı bırakın. Kabahat bizimkinde, onu parçalayın’ diye bağırmışlardır. (…) Suçüstü hükümleri gereğince yargılanan Amerikalı ile Türk kızına para cezası verilmiştir.”
***
Murat Toklucu tarafından hazırlanan ve İletişim yayınlarınca basılan Zihinler Altında 20.000 Fersah derlemesinin ikincisi Nurcihan’ın Çamaşırları ve Diğer Meseleler çıktı. Kitabın önsözü 5Harfliler’den. Yukarıda okuduğunuz yazı ise ilk kitap Türk Erkeği ve Diğer Mucizeler‘de yer alıyor.