Projesi Ankara'da yapılıp, mimarı, mühendisi, taşeronu ve işçisi Türkiye'den getirtilip ,su kanalları kapatılıp üstünden geçirilen ve alelacele bitirilen bir yolda kaza oldu.
Yolu kapatılan ve kendisine akacak yer bulamayan yağmur suları da sel olup yolunda akıp gitti.
Çünkü o yol eskiden beri yağmur sularının akıp gittiği kendi yoluydu.
Nereden bilebilirdi ki kapatıldığını.
Yolunda giderken de sel olup önüne geleni alıp götürdü.
Ve ne yazık ki önüne katıp götürdüklerinin arasında da evlatlarımız da vardı.
Ve sel bu evlatların kökenine bakmadı.
Ne kazalar ne de afetler köken ayrımı yapmaz çünkü.
O yüzden AKP' nin sırf birilerine rant sağlamak için yaptığı yanlışların sonucunu bu ülkede yaşayan herkes çekiyor.
Türkiyelisi de Kıbrıslısıda bu tür felaketleri yaşamaya birer aday.
Bir çoğumuz bize ülkemizde ekmek şansı bırakılmadığı için vatanımızdan kopup ya bu ülkeye ya da dünyanın başka yerlerine dağılmak zorunda bırakılmış insanlarız.
Özellikle KKTC'de ülkemize duyduğumuz özlemin yanı sıra bizimle ekmeğini, aşını paylaşan insanlarla birlikte besleme muamelesi de görüyoruz.
Bizim suçumuz ne ki ,Türkiye de yaşayan akrabalarımızdan farkımız ne ki bizim ihtiyaçlarımız için verilen para lütufmuş gibi sunuluyor?
Hadi bunu geçtim, bizim suçumuz ne ki bize çocuklarımıza mezar olacak yollar reva görülüyor?
O yüzden bu ülkede yaşıyorsak,
Bu ülkenin ekmeğini yiyip havasını soluyorsak, sorunlarını da kendi sorunumuz görüp, yanlışı yapan kim olursa olsun hep bir ağızdan eleştirerek, doğruların yapılmasını istemeliyiz.
Demin de dediğim gibi yanlışlardan doğan felaketler köken sormuyor.
Din, dil,ırk ayırımı yapmıyor.
ne gelen sel, ne de bir kaza, “bu kişi sırf Türkiye Avrupa’dan para alsın diye ülkeye doldurduğu Suriyelilerden dolayı buraya göç etmek zorunda kalmış vatandaşın çocuğudur dokunmayayım” diye bir adaletsizlik yapmıyor.
Adaletsizliği yapan bizi buraya sürükleyip hakkımızı lütufmuş gibi sunan Türkiye Hükümetleridir.
Adaletsizliği yapan bulduğu ganimeti doğacak sorunlara bakmadan dağıtan 40 yıllık KKTC hükümetleridir.
Adaletsizliği yapan ya kökeninden dolayı ya da çıkarından dolayı görüp görmemezlikten, duyup duymamazlıktan gelenlerdir.
Ama ne yazık ki adaletsizlikten zarar gören de hepimiziz.
Çünkü gelen sel, ya da bir kaza, zengine, fakire bakmadığı gibi, adaletsiz davranan ve davranmayan diye de ayırmıyor.
Bu ülkenin sorunları göçmeniyle- yerlisiyle hepimizin sorunudur.
Bu sorunlar bir milliyet sorunu değildir.
Eğer ben doğma büyüme, 7 ceddime kadar TC vatandaşı olduğum halde sırf şu an KKTC’de yaşıyorum diye kendi vatanım Türkiye’de aldığım her hizmete Suriyeliler para vermezken ben kat kat fazlasını ödüyorsam,
Aldığım her işlem sırasında Suriyeli birisi ne zaman gelirse gelsin “Yasal öncelikli” denilerek ilk sıraya alınıyorsa, ben her iki ülkede de mağdur ediliyorum demektir.
Hem Türkiye’de haklarımdan yararlandırılmıyorum, hem de buraya göç etmek zorunda bırakıldığım halde hakkım lütufmuş gibi sunuluyor, kullandığım yollar lütufmuş gibi sunulduğu halde derme çatma yapılıyor ve rant uğruna inşaat şirketlerine sonumuz hazırlatılıyor.
Başta da dediğim gibi, bir yolun projesi Ankara’da hazırlanıp, buradaki inşaat ya da, mimarlık mühendislik odaları devre dışı bırakılıp vize dahi alınmadan onaylanırsa. Yolu TC’deki bir şirket, mimarından, mühendisine hatta işçisine ve iş ekipmanlarına kadar Türkiye’den getirirse, kaza olmaz mı olur.
Çünkü gelen hem bölgeyi hem de ülke koşullarını ne kadar biliyor ki ona göre plan program hazırlasın.
İşte örneği.
Dağdan gelen suyun nereden nasıl geçtiğini en iyi bilen ve orada yaşayan halktır.
Zaten yolu yapanların bilmediğini de 4 can kaybederek öğrenmiş olduk.
Öyleyse bu yollar neden KKTC’de planlanmıyor?
Neden projeler Kıbrıs’ta yapılıp onaylanmıyor?
Kıbrıslı mühendislerin ya da mimarların suyu mu çıktı?
Yoksa burada eğitim veren üniversitelerin eğitimine mi güvenilmiyor?
Öyleyse eğer YÖK neden denklik veriyor?
“Parayı Ankara veriyor tabi ki düdüğü de O çalar” mı diyorsunuz?
Öyleyse kimse kusura bakmasın verilen o para ben ve benim gibi buraya göç etmek zorunda bırakılmış TC kökenlilerin hakkı ve vermek zorundalar.
Nasıl ki Türkiye, Suriyeliler için Avrupa ülkelerinden aldığı parayı hakkı ise.
Kaldı ki biz başka bir ülkenin vatandaşı da değiliz.
Nasıl ki o para benim hakkımsa, burada neyin nasıl yapılacağına karar vermek de, planlayıp programlamak ve uygulamak da benim çocuklarımın ve ülkemin vatandaşlarının hakkı.
Zira Avrupa ülkeleri Suriyeliler için para veriyor diye işçisini memurunu toplayıp Türkiye’ye gelerek yol ya da cami yapmıyor.