Ortadoğu coğrafyasında, çözümü zor, çok bilinmeyenli denkleme benzeyen işler ardı sıra sıralanmaya başladı. Önceleri Türkiye’ye ilk tokat, Türkiye ile işbirliği içerisinde olduğunu ve Türkiye’nin stratejik ortağı olması nedeni ile birlikte hareket ettiğini öne süren ABD’den geldi. Almanya’dan kalkan askeri kargo uçakları C 17’ler, 114 sandık askeri teçhizatı YPG bölgelerine attı.
Sonrasında yine Almanya’daki ABD üssünde görev yapan 50 seçkin Amerikan özel birliği, önce İncirliğe gelerek buradan da Suriye’ye geçti. Burada YPG güçlerine eğitim vererek belki de birlikte operasyon yaparak, Türkiye’nin sınırlarında ayrı bir tampon oluşturmaya çalıştı.
İncirlikten idare edildiği öne sürülen askeri darbenin arkasında, CIA’nin özel ajanı Graham Fuller’in olduğu ortaya çıktı. Graham Fuller’in darbe ile ilgili ‘Büyük Ada’da toplantılar yaptıktan sonra Yunanistan’a kaçan darbeci askerler ile Yunanistan’a gittiği, öne sürüldü.
Sonra ortaya Fırat Kalkanı çıktı. Fırat Kalkanı operasyonu ile PYD birliklerini ‘Fırat’ın Batısına atmak isteyen Türk Ordusu daha sonra kendini El Bab önlerinde buldu. Stratejik öneme haiz olan ve Kürt kanton bölgelerinin birleştirilmesinde çok önemli rol oynayan El Bab’ı ele geçirerek askeri başarı kadar politik inisiyatifi ele geçirmek ve İslamcı örgütler ile pazarlık gücünü arttırmak isteyen, Türk siyasilerin önlerine konan engeller nedeni ile bunu başardıklarını pek sanmıyorum.
Türkiye, Cerablus’tan, El Bab’a kadar bir alanı kontrol ederek, hem Kürtlerin stratejik hedeflerini engellemek hem de Esad rejimiyle pazarlığa otururken, İslamcı örgütlerin denetiminde olan özerk bir bölge yaratma hesapları yaptı. Yine Türkiye yaratacağı bu özerk bölge sayesinde, askeri ve politik etkisini Suriye rejimine de hissettirmek istedi. İstemesine istedi de kol kola girdiği Rusya’nın ‘Brutüs’e dönüşerek arkadan hançeri saplayacağını sanırım pek düşünmedi.
El Bab’da ABD askerleri ile Rus Askerleri arasında sıkışan birliklerimiz buradan Membiç ve sonrasında da Rakka’ya yürümeyi hedeflerken birden Kilis ile Hatay arasındaki sınır bölgesinde Rus askerlerini görüverdi.
Hatay’ın tam karşısında bulunan Afrin’e yerleşen Rus Birlikleri ile ilgili olarak PKK’nın Suriye kolu olan YPG birlikte iş yapacağız. Rusya burada üs kuracak derken, Rus sözcü biz ateş kes ile ilgili arabuluculuk için buradayız diyerek softa şaşırtması yapmaya çalışıyor.
Dimyata giderken evdeki bulgurdan da olma ile karşı karşıya kalan Türkiye’nin, önce ABD’den sonrasında da Rusya’dan darbe yemesi, bölgede yapılması istenen olayın ne olduğunu gözler önüne serdi. Tabi bu olay da Türkiye’nin, bölgede yalnız kaldığının bir işareti oldu.
El Bab şehir merkezini ele geçirip, Membiç’i kuşatmayı ve oradan Rakka’ya doğru ilerlemeyi planlayan Türk ordusunun temel hedefi, Kürt askeri güçlerinin hareket alanını sınırlamak ve baskı altına almak olurken, şimdi sınırlarının yanı başında Kürt kantonunun oluşturulmasını görmek oldu..
Rusya’nın aktif olarak desteklediği Esad rejimi için de El Bab çok yönlü bir öneme sahiptir. Esad ordusu tarafından kontrol altına alınan Halep’in askeri saldırılardan korunmasının ön koşullarından biri El Bab’ın ele geçirilmesi ve Türkiye tarafından desteklenen İslamcı örgütlerin pazarlık gücünün sıfırlanmasıdır. Ayrıca, Kürt kantonları arasında coğrafik bağın kesilmiş olması Türkiye kadar Esad içinde de önemlidir.
Bu nedenle, Rusya ile işbirliği içerisine giren ABD ile Afrin olayı ile Türkiye’yi arkadan vurduğu öne sürülen Rusya, Türk ordusunun, Rakka operasyonuna katılmasına sıcak bakmıyor.
Çok güvendiğim siyasi bir deha, Erdoğan, Suriye ve Irak’ta, Türk Ordusunun başarılarını siyasette başarısızlığa tahvil etmenin acısını yarın Türkiye’deki referandumda ‘EVET’ çıkması halinde, KKTC’yi Türkiye’ye ilhak etmek suretiyle çıkartmak isteyebilir dedi.
Yok be gardaş olmaz öyle şey. Burası Avrupa toprağı yer yerinden oynar dememe karşın, dostum, Erdoğan zaten AB ile köprüleri attı. İşte bu nedenle misilleme yapabilir dedi. Kafam karıştı. Bilmiyorum diyebildim.