Sönmez, "2021'de yeni bono ihracı sürecine gireceğiz. Yatırımcı bizi tanıdı. 2021'de daha hızlı bir şekilde finansalları toparlayarak doğru bir pencerede yola çıkacağız. Çünkü Varlık Fonu Hazine kadar olmasa da piyasaya sürekli gelen bir oyuncu olacak. Her 18-24 ayda fonun bir bonosunu göreceksiniz. Altyapısını hazırlamış durumdayız. Bizim için bononun fiyatı ve tutarından daha önemli olan bir şey var. Yatırımcı bazını oluşturmamız lazım" ifadelerini kullandı.
Sönmez iptal edilen eurobond süreciyle ilgili “Maliyetler istediğimiz noktada oluşmadı” değerlendirmesini yaptı.
Sönmez Borsa İstanbul’un yüzde 10’unun Katar Yatırım Otoritesi’ne devrine ilişkin 200 milyon dolarlık ödemenin Türkiye Varlık Fonu hesaplarına geldiğini belirtti. Sönmez geçmişte EBRD'nin borsadaki payını Katar Yatırım Otoritesi'ne yapılan satıştan çok daha düşük bir tutara aldıklarını belirtti.
Sönmez, Borsa İstanbul'un iki yıl içinde halka arzının da söz konusu olabileceğini söyledi. Sönmez fonun borsadaki payının yüzde 51'in altına düşmeyeceğini belirtti.
TPAO ve Botaş'ın halka arzı konusundaki soruya Sönmez bu iki şirketin halka arzını değer oluşmadan yapmak istemediklerini belirtti.
Sönmez Ziraat’in Çukurova’ya verdiği 1,6 milyar dolarlık kredinin de Turkcell hisse devriyle birlikte TVF tarafından devralındığı bilgisini verdi.
Sönmez “Turkcell’in çarpanı 3-4’lerde, bunun 8’lerde olması gerekir. Turkcell’in değerinin gelecekte hayal edilemeyecek yerlere geleceğini inanıyorum” ifadelerini kullandı.
ÇAYKUR NEDEN ZARAR EDİYOR?
Varlık Fonu bünyesinde yer alan ÇAYKUR ile ilgili soruları da yanıtlayan Sönmez, Türkiye Varlık Fonu'na dört tane KİT'in devredildiğini hatırlattı.
Sönmez, "Bunlar TPAO, BOTAŞ, Eti Maden ve ÇAYKUR. KİT kanunu ayrı bir regülasyona tabi. ÇAYKUR, Tarım Bakanlığının kontrolünde olan bir yapı. Türkiye Varlık Fonu, burada ekonomik fayda olarak, hissedarlık olarak şirketlerin sahibi. Buna aslında toplam bir devlet bakış açışı olarak bakmak lazım" dedi.
Sönmez, ÇAYKUR'un neden zarar açıkladığını sorusuna şu yanıtı verdi: "ÇAYKUR esasında sosyal bir şirket. Türkiye'nin stratejik bir ürünü olan çay, Türkiye'ye ilk kalkınma planı ile 1930’larda gelmiş. Ondan öncesinde Türkiye'de çay yok, kahve içilen bir ülkeyiz. ÇAYKUR, bölgesel kalkınmayı destekleyen bir şirket esasında. Bugün Rize'nin ekonomisine baktığınızda çayın her yerde olduğunu görüyorsunuz. ÇAYKUR'un sosyal bir yanı var, bunu sadece ticari mantıkla çalıştıramazsınız. Burada tabii belli verimlilik alanları yaratılabilir, mesela dağıtım kanalları gibi... İnsanların gözünden kaçabiliyor, mesela bugün ÇAYKUR, Asya'da kullanılan maça çayını bile üretebiliyor, soğuk çayı da üretiyor. Sadece bildiğimiz siyah çayı üreten bir şirket değil, katma değerli üretim de yapıyor. Ama bu zaman içerisinde bizim ihracat tarafını da güçlendirerek ve katma değerli ürünleri de daha fazla satarak ve raflarda daha iyi görünerek ÇAYKUR'u daha verimli hale getirebiliriz. Ama bu bir süreç, bir gecede olmuyor."
Varlık Fonu olarak bazı önceliklerinin olduğunun altını çizen Sönmez, "ÇAYKUR yönetimiyle de çok yakın çalışıyoruz, iletişim halindeyiz. Ama buradaki yapıya devlet gözünden bakmakta fayda var, sadece Varlık Fonu olarak değil. Çünkü kanun ve regülasyon daha geniş bir çerçeveyi kapsıyor. KİT'lerin sadece ticari bir şapkası yok, bunu unutmayalım. KİT'lerin bir de sosyal şapkası var. Çok önemli bir ürünü spesifik bir bölgede alan, işleyen, dağıtan ve satan bir yapı. Bunu gözardı etmememiz gerekiyor" dedi.