“Tumba” lafını ne kadar uzun zamandır kullanmadığımı hatırlamıyorum. Bu terimin bir denizcilik terimi olduğunu ise düne kadar bilmiyordum. Türk Dil Kurumu “Tumba” sözcüğünü; “denizcilik Altüst etme, altüst olma” şeklinde açıklıyor. Aslında yazıda bahsetmek istediğim Ulusal Birlik Partisi’nin alt üst olması, devrilmesi değil. Geçmişe olan özlemimizi, seçimlerin ne şekilde değiştiğini hatırlatmak adına bu tabiri kullandım. Tumba eski seçim dönemlerinde sık sık duvarlara yazılan ifadelerdendi. Özellikle denizcilik yerine siyaseti çağrıştırıyordu. Şu sıralar çok sık kullanılmasa da seçimi çağrıştırmaya devam ediyor. Eski ile yeniyi karşılaştırırken peki ne değişti dersiniz? Çok şeyin değiştiğini görebiliyorum. Eski seçim sistemi, seçim şarkıları, seçim konvoyları artık yok. Seçimin eskisi kadar gürültülü ve de samimi olmadığını da gözlemliyoruz. Gerçi artık seçim konusunda baskıcı bir rejimin olmadığını da belirtmek gerek. Söz samimiyetten açılmışken siyasi ideolojilerin, siyasetçilerin dayanağı olan dünya görüşlerinin de şekil değiştirdiği aşikar. Biz verdiğimiz oylar ile bir çok siyasetçiyi koltuklara yerleştirdik. Beğenmedik değiştirdik. Bize uymadı değiştirdik. Ancak eski ve yeniyi karşılaştırırken, değişimin gayet net şekilde karşımıza çıktığını gördük. İsmail Bozkurt’un Rauf Denktaş karşısında Cumhurbaşkanı adayı olduğu dönemi hatırlıyorum. O dönem çok renkli ve sanatsal bir seçim dönemi yaşanmıştı. Üstelik seçim kıran kırana geçmişti. Duvarlarda boya fırçaları ile farklı renklerde yazan yazılar vardı. Özellikle çocukluğumun geçtiği Geçitkale’de, UBP’nin çok yoğun şekilde duvarları UBP yazıları ile doldurduğunu hatırlıyorum. Ertesi gece ise UBP muhalifleri, “UBP Tumba” şeklinde değiştirilmişti bu yazıları. Ardından “Tumba” ifadeleri bu kez UBP’liler tarafından karalanmıştı ve yeniden duvarlarda UBP yazıları vardı. Derken, oyuna dönen bu yazma çizme yarışında, bu kez UBP’nin muhalifleri U, B ve P harflerini komik karakterlere dönüştürmüş, kaç göz şeklinde resmetmişti. Biz ise normal vatandaşlar arasında duvarlardaki siyasi yarışı gözlemlemiştik. Derken ilerleyen yıllarda sprey boyalar kullanılmaya başlandı. Yarış yeniden şekil değiştirdi. Günümüzde artık duvarlar karalanmıyor. Onun yerini bilboardlar aldı. Üstelik bilboard reklamlarına ilave olarak, savaş sosyal medyaya geçti. Çok daha ekonomik, çok daha az insan gücüne ihtiyaç duyulan alternatif mecralar tercih ediliyor. Seçim cep telefonlarımıza girdi. SMS mesajları ile propaganda yapılan bir dönemdeyiz. Google, Facebook ve Twitter üzerinden sürdürülen bir maraton yaşanıyor. Eski siyasi yaklaşımlar, geri kalmış daha doğrusu demode olmuş yaklaşımlar seçmenin gözünde de bir değere sahip değil. Devlet televizyonu BRT’de isim çekme YSK takvimine girmişken, özel televizyonların bu yaklaşımı da tükettiği ve Youtube üzerinden videoların paylaşıldığı bir dönemdeyiz. Zamana ayak uydurabilen, yenidünyanın halkla ilişkiler yöntemlerini, yani gençliği dinleyenlerin ve gençlere güvenenlerin dönemini yaşıyoruz. Hal böyle olunca adayların yakalaması gereken vizyon “yeni dönem vizyonu”ndan başka bir şey değil. Anlayana… ***** DİKKAT ÇEKENLER