Ülkenin hiç kuşkusuz en büyük ve en güçlü partisi konumundaki Ulusal Birlik Partisi’nde (UBP) bir şeyler oluyor. Hem de garip bir şeyler. 2015 yılı bu parti için hiç kuşkusuz değişim ve dönüşüm yılı oldu. Bu değişim ve dönüşüm beni hem sevindiriyor, bir o kadar da korkutuyor. 2013 yılında İrsen Küçük ile birlikte alınan darbe ile tarihinin en kötü seçim sonucunu alan, parlamentoda en zayıf temsiliyetini sergileyen parti çalkantılar, mahkeme süreçleri, transfer eleştirileri hatta seçim yenilgileri ile şu sıralar pek beklenmeyen davranışlar sergiliyor. UBP’nin CTP ile günün birinde koalisyon yapacağı söylense bunun çok komik bir şaka olacağını ifade eder ve kahkahalarla gülerdim. Yılların UBP Genel Başkanı olan Derviş Eroğlu’nun iç hesaplara kurban edilmesi ve siyasi geçmişi hiç olmayan bir adaya yine UBP’den bir grubun güçlü destek vermesi de siyasi dengelerde dikkati çeken, UBP geleneğinde Eroğlu’nu ortadan kaldırma operasyonunda da önemli bir adım olmuştu. Kim derdi ki Eroğlu’nun adamları Eroğlu’na böylesi bir savaş açacak ve onu sandığa gömüp, yerine Mustafa Akıncı’yı Cumhurbaşkanı yapmanın da yolunu açacak… Öte yandan Detay’ın attığı “Bu Kurultay Bitmez” başlığı ile UBP’nin gerçekleştireceği (yani gerçekleştirdiği) kurultaya atıfta bulunmuş ve daha önceki deneyimlerimizden yine sürecin çetrefilli geçeceğini kaydetmiştik. Kurultay öncesinde benzer tatsızlıklar olmasına karşın kurultay sükunet içinde, kazananı ve kaybedeni ile iç barışa, siyasi kültüre gölge düşürmeden sonuçlandı. Tüm bu gelişmeler yaşanır ve partide kurultaya kadar Hüseyin Özgürgün ciddi şekilde sorgulanırken dün Ulusal Birlik Partisi’ne gerçekleşen ziyaret bir kez daha bende ve neredeyse tüm duyanlarda şaşkınlık etkisi yarattı. Kim derdi ki adanın en büyük siyasi partisi konumundaki Rum Demokratik Seferberlik Partisi (DİSİ) UBP’yi UBP Genel Merkezi’nde ziyaret edecek. Kim derdi ki Güney Kıbrıs’ın en büyük sağcı partisi KKTC ve TC bayraklarının önünde “sahte devletin sözde hükümet partisi” UBP’de objektiflere gülücükler dağıtırken yakalanacak. Kim derdi ki iki parti Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumları ilgilendiren farklı konularla ilgili tartışmak ve görüş alış verişinde bulunmak amacıyla ortak bir komite kurmaya karar verecek ve yakın zamanda yeniden buluşmak amacı ile sözleşti. Dün yazarlarımızdan Nesip ile muhabbet ederken bu görüşmeyi de değerlendirdik. Nesip “ne konuştular çok merak ediyorum” dedi ve nasıl bir diyalog geçmiş olabileceğine dair espriyi patlattı; “Merhaba… Hoş geldiniz… Biz izi hiç sevmeyiz… Merhaba… Hoş bulduk… Bizde sizi hiç sevmeyiz…” Süreç bir kez daha referanduma doğru gidiyor. Referandumun ayak sesleri duyulmaya başlanınca, halkın beklentilerinden uzak durmamak lazım. Biz en uç kutuplar olsa da bu görüntüyü görmek istiyoruz. Çatışma politikaları yerine, uzlaşıcı, sorgulayıcı, sağlam bir irade lazım. Dünkü görüşme ve Özgürgün’ün samimi yaklaşımı ülkem siyaseti adına beni umutlandırdı. DİSİ görüşmesi UBP’de değişimi net şekilde bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdi İade-i ziyaret merakla bekleniyor. Özgürgün’ün DİSİ gelen merkezini ziyaretinde kocaman bir kutu baklava ile objektiflere gülümsemesini bekliyorum…